GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:17.07.2025

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve kıymetli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bir selamı da günlerdir köylerinde, Mecliste, Meclis kapılarında, alanlarda toprağını, doğasını savunan yurttaşlarımıza gönderiyorum.

Şimdi buradan soruyorum iktidar partisine: Bu doğaya düşmanlığınız ne? Bu toprağa düşmanlığınız ne? Bu suya düşmanlığınız ne? Bu canlılara düşmanlığınız ne? Herkes bunu çok merak ediyor ama biz biliyoruz ki her şeye düşman değilsiniz, sevdiğiniz şeyler de var; parayı seviyorsunuz, pulu seviyorsunuz, ihale vermeyi seviyorsunuz, yandaşları seviyorsunuz; sevdiğiniz şeyler de var. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, hem burada hem de gerekçede Komisyon Başkanının sarıldığı bir ifade var; nedir o ifade? Kamu yararı. Kamu yararı için ormanlar feda ediliyor, kamu yararı için zeytinlikler talan ediliyor, üç beş müteahhide ısmarlanıyor, kamu yararı için ÇED raporlarına gerek görülmüyor yani bunu söyleyeyim. Ya kamunun anlamını bilmiyorsunuz ya da gözümüzün içine baka baka yanlış söylüyorsunuz. Kamu bir ülkede yaşayan halkların tamamının bütünüdür. Köylü istemiyor, çiftçi istemiyor, mahalleli istemiyor, halkın bir itirazına dahi tahammülünüz yokken hangi halkın, hangi kamunun yararından bahsediyorsunuz? Hadi kamu yararına inandık, tamam; bu yarardan çiftçiye pay düşüyor mu? Bu yarardan üç kuruş maaş verdiğiniz emekliye, memura, işçiye bir pay düşüyor mu? Bu yarardan öğrencinin bursuna, ev emekçisi kadınlara pay düşüyor mu? Bu soruların cevabını siz de biz de açlığa mahkûm ettiğiniz milyonlar da çok iyi biliyor. O yüzden vazgeçin artık; kimin yararı olduğunu çıkın açıklayın, hangi şirketler alacak çıkın onu açıklayın. Bunu da yapmayacaksınız. Sonuç ne olacak peki? Kamunun zararı, yandaş müteahhidin yararı olacak; çok açık ve nettir. Dolayısıyla bu görüştüğümüz şey ne bir kanun teklifidir ne de kamu yararının zerresini içermektedir.

Değerli milletvekilleri, iktidar doğayla ilişkisini kâr-zarar hesabı üzerinden kurmaktadır. Bu kanun teklifiyle, nesillerdir zeytinliklerle, meralarla geçinen on binlerce yurttaşımıza "Artık geçim kaynağınız yok." deniliyor. Biliyor musunuz, kaç nesil bu zeytin ağaçlarıyla yetişti? Belki siz bıraksanız kaç nesil daha bu zeytin ağaçlarıyla büyüyecek ve topluma yararı olacak. Ama siz ne diyorsunuz? "Köyünüzü, toprağınızı bırakın gidin." diyorsunuz, "Şehirde ucuz iş gücü mü olursunuz, işsiz kalıp aç biilaç mı kalırsınız, umurumuzda değil." diyorsunuz. Bu kanun teklifiyle sadece toprağı, havayı, suyu kurutmuyor iktidar; on binlerce yurttaşımızın gelecek nesillerini de kurutuyor. Hâl böyleyken yıllardır ısrarla Türkiye'nin her yerini maden sahasına çevirme hırsınız ve arzunuz hâlen devam ediyor. Ne Allah'tan korkuyorsunuz ne de kuldan utanıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, dün seçim bölgem olan Bingöl'deydim. Yıllardır birçok mahallenin musluğundan su akmıyor. Su talebini protestoyla dile getiren halkımız gözaltına alınıyor. Her yerinden su fışkıran Bingöl'de maden ocakları açarak, barajlar yaparak, sondajlarla delik deşik ederek bir damla su bırakmadınız. Şimdi, buradaki kanun teklifini hazırlayan anlayış ile Bingöl Belediyesini yöneten anlayış aynıdır. Bingöl Belediyesi şehrin en büyük yeşil alanı olan kültür parkına asfalt döktü yani bütün yeşilliği kuruttu. Yine kent meydanı yapacağım diye şehrin en yeşil alanını, en yağışlı alanını kesti ve tamamen beton yığınına döndürdü. Beş yıldır 15 kilometrelik su projesini bitiremedi. Şimdi, burada iktidar kanun teklifi diye önümüze bu talan fermanını getiriyorsa AKP'li belediyesi de ağacın altına asfalt döker, beton sevdasından ağaçları keser biçer, ne hesap verir ne de cevap verir; bu anlayışın karşısındayız. Doğayla birlikte yaşadığımız bilinçle hareket ediyoruz. Bugün yürüttüğümüz barış ve demokratik toplum çağrımızın dediği en önemli yerlerden biri de doğadır, ekolojidir. Doğayla barışmayan, doğaya ilişkin demokratik ekolojiyi, paradigmayı benimsemeyen bir anlayış halkların barışını sağlayamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Devamla) - Bu sebeple, bu kanun teklifini kabul etmiyoruz. Direneceğiz; toprağımız için, suyumuz için, çocuklarımız için, geleceğimiz için birlikte mücadele edeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)