GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:17.07.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA MEHMET KARAMAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada görüşmekte olduğumuz önerge, ülkemizin ilmî geleceğini, yükseköğretim sistemimizi ve akademik hayatı yakından ilgilendiren bir meseleyi gündeme taşımaktadır. Akademisyenlerimizin karşı karşıya kaldığı ekonomik, özlük ve mesleki sorunlar sadece bir meslek grubunun değil, doğrudan milletimizin istikbaliyle ilgili bir sorundur. Bu anlamda, önerge yerinde bir denetim mekanizmasıdır ve bizler yapıcı muhalefet anlayışıyla bu meseleye sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Anayasa'mızın 2'nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti'ni hukuk devleti ve sosyal devlet olarak tanımlar, 130'uncu maddesi ise üniversiteleri bilimsel özerkliğe sahip yükseköğretim kurumları olarak tanımlar ve devleti bu kurumlara gereken mali desteği sağlamakla yükümlü kılar. Ancak bugün gelinen noktada üniversitelerimizin bilimsel özerkliği zayıflatılmış, akademide liyakatin yerini sadakat ve itaat almıştır. Akademik kadro bekleyen akademisyenlerimiz hak ettikleriyle tehdit edilmektedir, geçim derdine itilmiştir. Fikir hürriyeti ise fiilen sınırlandırılmıştır. Bu durum hem Anayasa ihlalidir hem de kul hakkının çiğnenmesidir. Millî görüş anlayışına göre ilim hikmetin kapısıdır, âlim ise toplumun önderidir. Bizim medeniyetimizde âlime hürmet iman alametidir fakat bugün akademisyenlerimiz bırakınız saygı görmeyi, ay sonunu getirmeye çalışmakta, geçici sözleşmelere mahkûm edilmekte, araştırma imkânlarından mahrum kalmaktadır. 2025 verilerine göre bir profesörün maaşı asgari ücretin sadece 4,5 katı düzeyindedir, sizin geldiğiniz zamanlarda bu oran 2002'de 11 kat civarındaydı. Bu gerileme sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir sorundur.

Uzmanlık gerektiren branşlarda emekçilerin hakları kattıkları değer nispetinde fazla olmalıdır. Geleceğimizi dizayn eden bu düşünce kuruluşlarında ise bu durum az önce söylediğim gibi tersine işlemiştir. Bakınız, her iş kutsaldır, her işe ve emeğe saygımız sonsuzdur ancak söylediğimiz gibi, ülkeye olan katma değerlerini düşündüğümüzde bir doçentin, bir profesörün, amiri olduğu kamu işçisi bir hizmetli kardeşimizden daha az alıyor olması hiçbir açıdan kabul edilebilir ve sürdürülebilir değildir. Bu durum iş barışında verimliliği de düşürmektedir.

İş Kanunu, Yükseköğretim Kanunu ve Devlet Memurları Kanunu akademik personelin haklarını düzenlemektedir. Ancak bu mevzuat günümüzün sosyoekonomik koşulları karşısında yetersiz kalmıştır. Vakıf üniversitelerinde çalışan hocalarımız başta olmak üzere akademisyenlerimiz hiçbir güvence olmadan çalıştırılmakta; bir memurun, sözleşmeli temizlik görevlisinin bile var ama akademisyenin yok. Böyle bir çifte standart olabilir mi? Hele ki ilim insanının aleyhine.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET KARAMAN (Devamla) - Bu şartlarda ne bilim yapılır ne nesil yetiştirilir. Kimse ama kimse ekmeğiyle korkutulamaz, korkutulursa da yaptığı işten en ufak verim alınamaz. Bizler adaletin, liyakatin, hakkın ve hakkaniyetin savunucusuyuz. Liyakat yoksa akademide nitelik kalmaz, adalet yoksa fikir hürriyeti gelişmez, ahlak yoksa ilim hikmeti doğurmaz. Akademisyen geçinemiyorsa bu devletin itibarı zedelenir. Beyin göçü sadece insan kaybı değil gelecek kaybıdır. Bu nedenle bizler hem iktidara hem Meclise çağrıda bulunuyoruz: Gelin, bu önergeyi siyasi gözlükle değil milletin yararıyla değerlendirelim. Akademik hayatı güçlendirecek, ilim insanını koruyacak, hak ve hakkaniyet esas olacak düzenlemeleri birlikte yapalım. Unutmayalım, kul hakkı sadece işçiye, esnafa, memura karşı değil emeğe ve ilme karşı da sorumluluktur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)