GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:33
Tarih:10.12.2011

AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Benim cumhuriyetle hiçbir problemim yok, mukayese etmek açısından söyledim bunları. Cumhuriyete saygım var, hele demokrasiyle taçlandırılan cumhuriyetin başım üstünde yeri var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasinin biricik sigortası yine ve ille de demokrasidir. Demokraside hukuk, adalet süzgecinden, devlet de adil hukuk süzgecinden geçirilirse ortaya hukukun üstünlüğü çıkar. Hukukun idesi de adalettir. Hukukun kimliği, adaletin muhtevası evrenseldir, ülkelere göre değişmez. Hukuk kurumsal adalettir. Demokraside devletin dokunduğu her şey hukuka dönüşmelidir. Devlet, çok hukuk az devlet formülünde hukukun üstünlüğünü yaşama geçirirse devleşmez ama gerçek devlet olur. Devlet hukuka saygılı olduğu oranda, hukuk da insanları özgürleştiği oranda güç kazanır. Hukuku demokrasilerde milletin kendisi veya temsilcileri düzenler, yürütme uygular, yargı da denetimi yapar. Denetimi yapan yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekir. Hukukta kimse kendi kendisinin yargıcı olamaz. Bağımsız ve tarafsız yargı, yasama ve yürütme ayrılığının en önemli teminatıdır. Türk geleneğinde yargının bağımsızlığı hep tartışma konusu olmuştur. Nitekim yüzyıllar önce Serasker Bedrettin, "Divan bağımsız, hüküm yasal olmalıdır" demiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; maalesef siyasete bulanmış ya da politize olmuş, adaleti siyaset terazisinde tarttığı izlenimini uyandıran yargı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 ucubesini icat etmiştir. Gazete kupürlerinden iktidar partisine kapatma davası ikame eden bir Yargıtay Başsavcısı, şekilden esasa girerek kendi Anayasa'sını ihlal eden Anayasa yargısı siyasetin ta göbeğine düşmüştür.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kara Avrupası ve özellikle Fransa'dan etkilenen ülkemizde devlet merkezli cumhuriyet rejimi vardır, devlet her yerde hazır ve nazırdır. Bu ülkelerde hukuku üreten temel güç devlettir. O yüzden hukuk hep devletten yanadır, hukuk taraftır, bu nedenle özel hukuk-kamu hukuku ayrımı çıkmıştır. Burada hukuk edilgen, devlet etkendir, vesayetçi devletin yukarıdan aşağıya tanzim ettiği bir anayasa vardır. Bu anayasayla devlet sınırlanmak istenmişse de bu mümkün değildir. Her ne suretle olursa olsun hukuk ve adalet hiçbir zaman hiçbir nedenle hikmeti hükûmete kurban edilmemelidir. İşte, bu nedenlerle AK PARTİ hükûmetleri güven veren bir adalet sistemini ve insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğüne inanan, çağdaş ve eksiksiz tam demokrasiyi inşa ediyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; artık Türkiye'de, Türkiye'nin en ücra ve en ıssız köşelerine kadar en ucuz, en hızlı adaleti dağıtan, kürsülerinde siyaseti değil, hukuku referans alan, yasalara ve Anayasa'ya, hukukun genel ilkelerine, AİHM kararlarına bağlı, tarafsız, tam bağımsız, hukukun üstünlüğüne inanan, kürsüye çıkarken ideolojisini mahkemenin eşiğinde bırakan hâkimler vardır, var olacaktır. Artık Türkiye'de darbeciler karşısında postala selam çakan, brifing alan, "Vicdanımız ile cüzdanımız arasında sıkıştık." diyen, kendi Anayasa'sını kendi ihlal eden yüksek anayasa yargıcı da yoktur. Artık Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasetin göbeğine düşmüş, 367 ucubesine imza atan Yüksek Mahkeme yargıcı da yoktur. Artık Türkiye'de hukuk var, adalet var, tam bağımsız ve tarafsız yargı var. Artık Türkiye'de milletin iradesine, siyasetin vatandaşla yapılmasına engel oluşturan, sivil iradeye baskı kuran, her türlü apoletli anlayışa, sivil postalcılara, muhtıracılara karşı duran, meydan okuyan bir milletin iktidarı AK PARTİ var.

Artık Türkiye değişmiştir. Artık Türkiye'yi yöneten?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAMAZAN CAN (Devamla) - Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Can.