GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de çalışma ve emek alanında yapılan düzenlemelere, çıkarılan yasa ve yönetmeliklere baktığımızda, maalesef, işçiyi, işçilerin haklarını korumak ve geliştirmek bir yana var olan hakların da peyderpey ellerinden alınmaya çalışıldığını görüyoruz. Çıkarılan her yeni düzenleme kamuoyuna farklı şekillerde sunulsa da gerçekte iş güvencesini zayıflatan, ücretleri baskılayan, emekçilerin örgütlenme hakkını kısıtlayan içerikler barındırmaktadır. Diğer yandan, sahada da işçi ve emekçilere yönelik baskılar devam ediyor. Bir yandan sendikal faaliyetler, grev hakkı ve örgütlenme özgürlüğü çeşitli bahanelerle kısıtlanmakta, öte yandan bu faaliyetlere katılan işçiler işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bazı durumlarda yalnızca bir sendikaya üye olmak bile işten çıkarma gerekçesi yapılmakta, sendikalı olmak âdeta cezalandırılmaktadır. İktidarın sendikal örgütlenmeye karşı baskıcı uygulamaları nedeniyle sendikalı işçi oranı yüzde 15'lerin altına inmiş durumda. Toplamda 2,5 milyonu aşkın sendikalı işçiden sadece 1 milyon 350 bini toplu sözleşme hakkından fiilen yararlanabilmektedir.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz maddeyle işveren ve emekçilerin çalışma şartlarını düzenleyen 4857 sayılı Kanun'un 109'uncu maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut hâliyle bildirimlerin ilgiliye yazılı olarak ve imza karşılığında yapılması gerektiği yer almaktadır. Fakat yapılan değişiklikle yazılı ve imza karşılığı şartı aynı kalmak üzere işçilerin yazılı kabulleri durumunda bildirimlerin kayıtlı elektronik posta sistemi üzerinden de yapılabilmesinin önü açılmaktadır. Kısacası bu düzenlemeyle deniliyor ki: İşçiye yapılacak bildirimler artık yazılı olarak ya da "KEP" adı verilen elektronik sistemle yapılacak. Ancak kayıtlı elektronik posta her yurttaşın rahatlıkla kullanabildiği bir sistem değil. Bugün Türkiye'de pek çok işçinin ne e-devlete ne internete düzenli erişimi var. Hele ki taşrada, fabrikada, tarlada çalışan emekçiler belki de bu sistemden haberdar bile değil. Deniliyor ki: Fesih bildirimi yani işten çıkarma bildirimi yazılı yapılacak; sonra da eğer işçi kabul ederse elektronik ortamda da olur denilmektedir. İşverenin karşısında güvencesiz bırakılan bir işçi mecbur kaldığı için bu elektronik bildirimi kabul edebilir. Bu, işçinin işten atılmasını kolaylaştıran bir uygulamaya dönüşebilir, elektronik ortamda sessiz sedasız bir bildirimle işçinin çıkarılmasına zemin hazırlayabilir. Bu durumda, söz konusu değişiklik işçiyi korumaktan çok, işten çıkarılmayı kolaylaştıran bir araç hâline gelebilir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her ne kadar dijitalleşen dünyaya uyum sağlamanın amaçlandığı belirtilse de bu düzenlemenin işçilerin aleyhine sonuçlar doğurması göz ardı edilmemeli. İşçi sendikaları yaptıkları açıklamalarda, bu uygulamayla iş barışının bozulabileceği ve birçok noktada hak kayıplarının meydana gelebileceğini ifade etmektedir. Türkiye'de işçilerin dijital sistemleri kullanım oranının gerektiği ölçüde olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumda, bazı işçiler aşina olmadığı sistemi yeterince takip edemediği veya kullanamadığı için düzenlemenin işverenin lehine işlemesi mümkündür. Dolayısıyla, işçilerle ilgili yapılan kimi olumlu gibi görünen düzenlemelerin pratikte işçilerin aleyhine sonuçlar doğurabilme ihtimali her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Çıkarılan her yasanın sadece niyetine değil, uygulama biçimine de dikkat edilmelidir. "Dijitalleşen dünyaya uyum" söylemi elbette ki önemlidir ancak dijitalleşmeden söz edilecekse başta işçiler olmak üzere bu sistemlerin herkes için erişilebilir, anlaşılır ve güvenli hâle gelmesi sağlanmalıdır diyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)