GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Ben bugün bu kürsüden umudu selamlamak istiyorum, barışı ve demokrasiyi selamlamak istiyorum çünkü bugün barışın şafağını görmek her zamankinden daha olasıdır diyorum.

Ve bu kanun teklifiyle ilgili de kürsüye çıkan her milletvekilince -iktidar vekilleri hariç- aslında bir kanun yapma biçimi hâline gelen ve alelacele olmakla eleştirilen bu tarzı bir kez daha eleştirmek istiyorum çünkü hiç kimseye danışmadan, dehşet bir süratle kanunlar yazılıyor, komisyonlardan jet gibi yasalar geçiyor, Genel Kurulda ise soluksuzca bitirilmeye çalışılıyor. Hız tutkusu kapitalizmin en temel alametifarikasıdır çünkü ve kapitalizmin anahtar kelimesi hızdır; mesela "fast food" da kapitalizmin yiyeceğidir, "fast politika" da bugün çarpıştığımız bu sistemin siyaset yapma biçimidir. Neoliberalizmin sürat pistinde kasislerden kurtulmak için Meclis de arabanın arkasına takılmış bir palto misali oradan oraya sürükleniyor. Aman, bir yasanın ne getirdiği, ne götürdüğü anlaşılmasın, tartışılmasın; sivil toplumun sesi duyulmasın, uzmanlar hiç konuşmasın, hatta mümkünse biraz sınırın dışına doğru gidilsin diye, ne yapmak istenildiği anlaşılmasın, vakit kaybedilmesin diye politikanın ama esasında demokrasinin temeli olan müzakere süreci hız pistinde ne yazık ki yerini alamıyor. Demokrasi bu hız pistinde ne yazık ki mümkün olmuyor ontolojik olarak. Kapitalizmin hızına yetişmeye çalışanlar, halk, doğa, emek, kadın, çocuk, genç için soluklanıp bir nefes almak değil günde üç öğün doping alarak hızlı bir şekilde kanun yapmakla meşguller ne yazık ki. Ancak bu durum yani bir nefes almama hâli, Tanıl Bora'nın Hartmut Rosa'ya referansla söylediği gibi "Demokrasi zaman alır." meselesini bir kez daha gündeme getiriyor. Evet, demokrasi zaman alır çünkü derinlikli tartışmaya ihtiyaç duyar. Çağın bizi peşinden sürüklediği modaya uygun şekilde teknokratlar, yapay zekâlar tarafından hazırlanan ama insani hiçbir yanı bulunmayan bu tekliflerin konunun muhataplarına, yaşama ne kattığına dönüp bir bakmak gerekir diyorum, tefekkür etmeye davet ediyorum; öyle karar almak gerektiğinin de bir kez daha altını çiziyorum.

Bakın, sistemin zaman olgusuyla olan serüveni, sermaye için olmayan bir saniyeye bile müsaade etmiyor. O yüzdendir ki Türkiye, haftalık mesai ortalaması 43,1 saatle Avrupa'nın en uzun mesai yapan ülkelerinden biri. Emeği, zamanı, yaşamı bir bütünen sömüren ve gasbeden tablonun bir parçası bu veriler. Kimsenin, iş çıkışlarından, yaşama mecalinin kalmadığı bir çağdayız. Emekçiye zammı fazla gören, hak ettiği karşılığı alamayan, emekçinin zamanını en çok alan bu sisteme sözümüz, kanun maddesinde geçen "esnek çalışma"nın içini doldurması, ücretini veremediği emekçinin bari zamanını geri vermesi, mesai saatlerini düşürmesi.

Bugün ayrıca istatistiki verilere sığdırılamayacak, görünmeyen, kayıtlara geçmeyen kadın emeği ve sömürüsünden de bahsetmek gerekir. Önce soğuk ve önemli oranda manipülasyona açık alan verilere bir bakalım: TÜİK'in Mayıs 2025 verilerine göre dar tanımlı işsizlik 8,4; erkeklerde bu oran 6,5 iken kadınlarda 11,9 olarak belirtiliyor. Geniş tanımlı işsizliğe baktığımızda ise erkeklerin oranı yüzde 31'e çıkarken geniş tanımlı kadın işsizliği ise yüzde 40,8'e yükseliyor. Bugün yoksullaştırılan, açlıkla yüz yüze bırakılan toplumsal grupların başında maalesef ki biz kadınlar geliyoruz. Çünkü kadın emeği sadece kapitalizmin eliyle değil eş güdümlü olarak patriarkanın eliyle de sömürülüyor. Bu çifte sömürü sistemi içerisinde, cinsiyetçi istihdam rejiminin içerisinde yer alsa da kadınlar, erkeklerle eş değer işlerde daha düşük ücret alıyor; güvencesiz, her gün cam tavanlara çarparak geçici, kayıt dışı işlere mecbur bırakılıyor.

Açıkça belirtelim: Toplumsal yoksulluğun en derininde ve başlangıcında cinsiyet eşitsizliği, kadın yoksulluğu vardır ve en büyük sebeplerinden biri de görünmeyen emektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güneş Altın, lütfen tamamlayın.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Tamamlıyorum.

Kadın emeğinin yok sayılması, görmezden gelinmesi, emek sömürü sisteminin inşasına neden olmuştur. Bu sebeple kadının yoksullukla, yoksunlukla, işsizlikle, patriarkal düzenle olan ontolojik problemini görünmez kılıp bu düzen devam ettirilmek istense de "Doğru tespit, doğru mücadeleye götürür." diyerek çözümün ancak ve ancak demokratik toplumun kadın özgürlüğü, kadın emeği olmaksızın olmayacağı bilinciyle emeğimizi, zamanımızı kazanmanın yolunda demokratik inşada mücadele etmeye bütün kadınları, bütün toplumu, bütün siyasetçileri ve en çok da bu Meclisi davet ederek barışa ve demokratik toplum çağrısına hep birlikte emek vermeye davet ediyorum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)