GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, 6 Temmuz tarihinde Pençe-Kilit Operasyonu'nda kaybettiğimiz şehitlerimizi ve diğer tüm şehitlerimizi minnetle anarak başlıyorum. Bu operasyonda şehit olan askerlerimizin bu metan gazından zehirlenme meselesinin araştırılması gerektiğini tekrarlıyorum. Burada pek çok konu var açıklığa kavuşturulması gereken, bu konuda Meclisin bir araştırma komisyonu kurarak bir an önce bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken yerlerin açıklanması gerektiğine inanıyorum.

Evet, görüşmekte olduğumuz torba kanun teklifinde Millî Savunma Bakanlığını ilgilendiren 3 adet kanun maddesi mevcut. Maalesef ki bu kanun maddeleri yine Millî Savunma Komisyonunda görüşülmeden apar topar Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilerek görüşülüyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi demek, bu konuda uzmanlığı olan Millî Savunma Komisyonunun uzmanlığından faydalanmamak demek. Kötü yönetim anlayışınız hem Türkiye'de olduğu gibi hem de Meclis yönetiminde de maalesef kendini gösteriyor ama bunun bedelini bizim ülkemiz, bizim milletimiz ödüyor ve maalesef ki bu bize acı veriyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet, teklifin 1'inci maddesinde özellikle bahsetmek istediğim husus muharipliğin kalkması. Eğer bu madde geçerse Deniz ve Hava Kuvvetlerinde hiç gemi kullanmamış, hiç pilot olmamış komutanlarımız kuvvet komutanı olabilecekler. Bu, onun yolunu açan bir madde. Her ne kadar bu, Yüksek Askeri Şûra kararına bağlı olsa da bunun önüne geçecek herhangi bir engel yok çünkü Yüksek Askeri Şûrada yaptığınız değişiklikle şu an Yüksek Askeri Şûra sivillerin hâkim olduğu, siyasetin hâkim olduğu bir hâle geldi. Bundan yola çıkarak da buradaki kuvvet komutanlığının yolunun açılmasının yani hiç gemi kullanmamış bir Deniz Kuvvetleri Komutanının olması, hiç pilotluk yapmamış bir Hava Kuvvetleri Komutanının olmasının önünü açıyorsunuz. Maddenin gerekçesinde de Hava Kuvvetlerinde İHA, SİHA gibi kullanılan operasyonel teknikler ve onlara yönelik yöntemlerle ilgili komutanların önünü açmak olarak gösteriyorsunuz ama şunu bilin ki Hava Kuvvetlerinin silahı kesinlikle uçaklarımızdır, Deniz Kuvvetlerinin de gemilerdir. Bunları kullanmadan kuvvet komutanlığı yapmak bence kesinlikle -bir yanı eksik olacak- liyakatsizliğe yol açacak bir durumdur, bundan acilen vazgeçilmelidir.

2'nci maddede de kuvvet komutanlığı yaşının, emeklilik yaşının 67'den 72'ye çıkarılması söz konusu. Bunu daha önce, geçen dönemde Genelkurmay Başkanı olan -o zaman ki- Yaşar Güler için, onun devam edebilmesi için yapmıştık. Şimdi de yine bir kişiye özel, Deniz Kuvvetleri Komutanının devam edebilmesi için Cumhurbaşkanına bir yetki veriyoruz, 67'den 72'ye çıkarıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakın, orduda kişiye özel böyle uygulamalar yaparsanız orduyu mahvedersiniz. Kişiye özel bir ordu anlayışı olmaz; ordu, bu milletin ordusudur. Bu şekilde davranırsanız liyakatsiz kadroların kadroya gelmesinin, parti aidiyeti güden kadroların yükselmesinin önünü açacaksınız, sizin niyetiniz bu. Oradaki gerekçede demişsiniz ki: "Bizim terörle olan mücadelemiz akamete uğramasın." Terörle mücadele eğer bir kişiyle akamete uğrayacaksa o zaman çok ciddi sorunlarımız var demektir. Buradaki yaptığınız düzenleme bir kişiye dayalı bir düzenlemedir, asla kabul edilemez; demokratik, laik bir cumhuriyette bu uygulama olmaz; bu, ancak saray özentisi sultanlara layık bir yetkidir, bundan da hemen vazgeçilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

3'üncü maddede de kurmaylığı kaldırıyorsunuz. Her ne kadar "Kalkmıyor, eskisine göre çok daha önemli olacak." gibi ifadeler gelse de şu an yapılanla kurmay olmadan ilerlemenin, general olmanın yolunu açıyorsunuz. Eski şartlarda kurmay olma şartı vardı, kurmaylık eğitimi alma şartı vardı. Gerekçede, orada yazmayan gerekçedeki sayın komutanımızın ifadesiyle "Ya, 15 Temmuzdan sonra kurmay subaylar arasından öyle bir FETÖ'cü çıktı ki şu an yükseltecek kurmay subay bulamıyoruz, onun için bunu getiriyoruz, kurmay subay olmayanların da önünü açıyoruz."

Değerli arkadaşlar, bunu yapamazsınız. Bu, ordunun genetiğiyle oynamaktır; bu, yüzlerce yıllık ordu geleneğini tersine çevirmektir. Kurmay olmadan yükselmenin önünü açarsanız her şeyin önünü açarsınız. Bu da tamamen AKP ordusu yaratmanın, orduda siyasallaşmanın önünü açmanın bir yoludur. Kurmay olmak kesinlikle şarttır. Bu yıl yoksa bundan sonraki süreçte bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılmalı, gerekli eğitimler verilerek hızla bizim personelimize bu yetkiler kazandırılmalıdır, daha sonrasında onların önündeki imkânlar sağlanmalıdır ama asla kurmay eğitiminden vazgeçilmemelidir, yerine konacak herhangi bir şey olmamalıdır. Adım adım kurmaylıktan vazgeçmenin bir yolunu bu olarak düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bu şekilde yaparsak yarın öbür gün TSK'de çok büyük sorunlarla karşılaşacağız.

TSK'nin, bakın, çok önemli sorunları var aslında. Bizim bu sorunları konuşmamız gerekirken her gün getirdiğimiz MSB düzenlemeleriyle, yaptığımız çalışmalarla maalesef ki ordunun genetiğiyle oynayıp parti ordusu yaratma yolunda hızla ilerliyoruz. Aslında çözülmesi gereken çok önemli kurumsal sorunlar var: Askerî hastaneler. Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti; en son yaşadığımız şehitlerimizde, kaybımızda da gördük. Askerî hastaneler de hemen açılmalıdır. Ordu cerrahlığı ayrı bir konudur. Ordunun doktorları operasyoneldir, o timin içerisindedir, hemen anında müdahale ederek orada şehit sayımızın azalmasını sağlayacaktır. Gelin, şu inadınızdan vazgeçin, GATA'yı tekrar açın, askerî hastaneleri tekrardan açın.

Askerî yargı sistemi... Şu anki sistemde maalesef ki sivillere askeri yargılatmaktasınız. Bizim hep söylediğimiz şey şudur: Askerlik başlı başına bir gelenektir, bir yaşam biçimidir. Sivillerin askeri yargıladığı bir sistem sağlıklı değildir; anlayamayacaktır, kesinlikle doğru bir yargılama olmayacaktır. Bunun yerine özel mahkemeler, uzmanlaşmış mahkemeler, ihtisas mahkemeleri yoluyla da bunu çözebilirsiniz; bununla ilgili çalışma yapmalıyız.

Askerî eğitim sistemiyle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Askerî eğitim sisteminde öyle bir düzenleme yaptınız ki şu anda operasyonel öğrencilerin, askerî öğrencilerin sahayla ilgisi kalmadı, tamamen akademik bir çalışmaya odaklanan bir eğitim sistemini hedeflediniz ama bu şekilde yaparsanız ileride çok büyük zafiyetler doğacak çünkü askerlik bir bütündür, saha tecrübesi ile eğitimin beraber olması gereklidir, bunların beraber yürütülmesi gereklidir. Özellikle bu üç konuya çok temel konular oldukları için dikkat çekmek istiyorum.

Personelin özlük sorunları var. Bakın, astsubaylarımız geçim sıkıntısı çekiyorlar. Bu astsubaylarımızın tazminatları, kıdem tazminatları bir an önce verilmelidir. Bu insanlar açlık sınırının altında ek iş yaparak geçinmek zorunda kalıyorlar.

Uzman çavuşlarımız... Uzman çavuşlarımız şu anda atama bekliyorlar, sözleşmeli erlerimiz atama bekliyorlar. Maalesef ki bunları hâlâ atayamadık, bu çocuklar perişan; bunlara uygun kadrolar bir an önce açılmalı ve bu kadrolara gereken atamalar yapılmalıdır.

Evet, bunların hepsi dururken biz maalesef ki bir tek kişiye yönelik düzenlemelerle, ordunun siyasallaşmasıyla ilgili yasa tekliflerini görüşüyoruz. Her gün üstüne koyduğumuz maddelerle de bunun önünü açacak düzenlemeler yapıyoruz. Gelin, vazgeçin; ordunun genetiğiyle oynamaktan vazgeçin.

Bakın, TSK'yi yönetemiyorsunuz, aynı şekilde ülkeyi de yönetemiyorsunuz. Ülkemizde de emeklimiz geçim sıkıntısı içerisinde; çiftçimiz zor durumda, üretemiyor; memurumuz aldığı maaştan memnun değil. Bakın, her tarafta şu anda büyük bir umutsuzluk var.

Bir de bunun üzerine seçimi kaybetme korkusuyla yaptığınız hukuksuz uygulamalar var. Bizim belediye başkanlarımıza, Cumhurbaşkanı adayımıza yaptığınız bu hukuksuz uygulamalar kamu nezdinde hiçbir karşılık görmüyor. Bu tamamen bir vicdansızlıktır. Sizin hapiste yatırdığınız her masum başkanımız, her masum personelimiz inanın ki yarın öbür gün sizden ahirette de hesap soracaktır, sandık geldiğinde de hesap soracaktır. Bu yaptığınız çok yanlıştır. Bu insanların aileleriyle, gelecekleriyle oynuyorsunuz. Bizim belediye başkanlarımızın da Cumhurbaşkanı adayımızın da veremeyeceği hiçbir hesap yok. Tutuksuz yargılama esas olmalıdır. Onları içeri atarak sahte tanıklarla, ürettiğiniz sahte ihbarlarla, sahte ifadelerle maalesef ki hüküm kurmaya çalışıyorsunuz ve iktidarınızı devam ettirmeye çalışıyorsunuz. Bir kişi için, yalnızca Recep Tayyip Erdoğan için bu ülkenin geleceğini maalesef ki çok büyük bir ateşe atıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ceylan, lütfen tamamlayın.

ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - Bundan hemen vazgeçin, bir an önce sandığı getirin; göreceksiniz ki ilk sandıkta bizler Türkiye'nin ve gençlerimizin önünü açacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)