GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

AK PARTİ GRUBU ADINA CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama Pençe-Kilit Operasyonu bölgesindeki arama tarama faaliyetlerinde kaybettiğimiz 12 kahraman şehidimizi ve ülkemizin birçok bölgesinde yaşanan yangın felaketlerinde kaybettiğimiz orman şehitlerimizi anarak başlamak istiyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Kıymetli milletvekilleri, AİHM'in 8 Temmuz tarihli kararının asıl konusunun 6-8 Ekim olayları, bu olaylar sırasında işlenen şiddet eylemlerine ve özellikle HDP Merkez Yürütme Kurulu ile başvurucu tarafından yapılan çağrılara dayanan delillere binaen Eylül 2019 tarihindeki tutuklanmasına ilişkin olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, geçen hafta aslında gene burada ayrıntısıyla değindiğim AİHM Büyük Dairesinin 22 Aralık 2020 tarihli kararında da incelemiş olduğu 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili faaliyetler bu son kararındaki incelemenin esasını oluşturmaktadır. Bu son kararda AİHM'in kendisi de kararın özellikle 226 ve 229'uncu paragrafları arasında daha önce verilen Büyük Daire kararında incelenen konuların bu davada da örtüştüğünün altını çizmiştir. Bu nedenle, geçen hafta Büyük Daire kararıyla ilgili yaptığım hukuki değerlendirmelerin incelenen konu ve delillerin benzerliğini ve örtüştüğünü de dikkate alarak hâlâ geçerli olduğunu da vurgulamak istiyorum. Bu son kararda AİHM'in aynı konularla ilgili olarak farklı veya daha ileri bir makul şüphe değerlendirmesine girmeyip neredeyse sadece Büyük Daire kararını takip ettiğini açıkça görmek mümkündür. Kaldı ki kararda Büyük Daire kararından farklı olarak sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10'uncu maddesinin incelenmesine gerek olmadığına karar vermiştir. Sözleşmenin tedbir uygulamasına dair 46'ncı maddesi altında da Büyük Daire kararından farklı olarak bu aşamada herhangi bir tedbir uygulanmasına yer olmadığına işaret edilmiştir.

Kısacası, kararın 321'inci ve 323'üncü paragraflarından anlaşıldığı üzere, başvurucu Büyük Dairedeki derhâl serbest bırakılma tedbirini iddialarında tekrar etmiş olsa da Sözleşme'nin 46'ncı maddesi altındaki incelemesinde mahkeme, ulusal düzeydeki yargılamayı ve mevcut ceza dolayısıyla başvurucunun şu anki hukuki statüsünün değiştiğini dikkate alarak iddia ettiğinizin aksine, bu aşamada bireysel veya genel tedbirler belirtmesinin uygun olmadığına karar vermiştir, 321'inci ve 323'üncü paragraflara bakabilirsiniz.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Saadet Yüksel bile... Başkanım, lütfen ya!

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Bırak paragrafı Hocam ya, bırak! Sözleşme'nin 5'inci ve 18'inci maddeleri hakkındaki karara gel!

CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) - Konunun hâlâ yargı makamlarının önündeki bir konu olduğu, uluslararası yargı tarafından dahi hatırlatılmış ve önemsenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - 5'inci maddeye bir gel, 18'inci maddeye bir gel...

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Cüneyt Hocam... Zorlama yorum, zorlama yorum...

BAŞKAN - Sayın Yüksel, lütfen tamamlayın.

CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) - Dolayısıyla, büyük ölçüde Büyük Dairede yapılan değerlendirmeleri hatırlatan ve takip eden bu kararın, davanın Anayasa Mahkemesi önünde derdest olduğu da dikkate alınarak değerlendirilmesi hukuken makul ve geçerli olan bir değerlendirmedir. Kamuoyunda, tabii, Kobani davası olarak bilinen bu dava bir kumpas davası değildir ve yargılama sürecinde alınan kararların da siyasi olduğu vurgusu işlenen suçların üzerini örtme çabasından ibarettir. 37 insanımızın katledildiği olaylar hiçbir şekilde bir hakkın ya da özgürlüğün kullanılması değildir. Yargı organları bu acıyı milletimize yaşatanlardan elbette hesap sormak zorundadır diyorum.

Bu düşüncelerle huzurdaki genel görüşme açılması önerisinin reddedilmesi gerektiğini belirterek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)