GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan 12 askere, Çorlu ilçesinde yaşanan tren kazasının yıl dönümüne, hafta sonu gerçekleştirilen gözaltılara, orman yangınlarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:106
Tarih:08.07.2025

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, nezaketiniz nedeniyle teşekkür ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Pençe-Kilit Harekât bölgesinde 12 askerimizi şehit verdik. Burada "12 asker" deyip deyip geçiyoruz ama bunlar bir sayı, bir istatistik değil birer can, birer çocuk, eş ve baba olduğunu, her birinin birer büyük hayat olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Mühimmat Astsubay Kıdemli Çavuş Abdurrahman Akdoğan Malatya Pütürgeliydi, bekârdı ve 4 kardeşi vardı. İstihkâm Uzman Çavuş Ümit Üzüm Kayseriliydi, 34 yaşındaydı; Hacı Mehmet, Ayşe Mina ve Aysima adında 2 kızı, 1 oğlu bulunuyordu. Piyade Sözleşmeli Er Celattin Uyanık Bitlisliydi; sosyal medyada Kur'an-ı Kerim okuduğu bir videoda "Eğer ben şehit olursam sonra yayınlarsınız." dediği, aynı şekilde, altı ay önce başka bir mağaraya gönüllü olarak girerken "Eğer bana bir şey olursa TSK'deki tüm sözleşmeli erlere yardımcı olun." dediği görülüyordu. Piyade Sözleşmeli Er Ahmet Gültekin İstanbulluydu, 23 yaşındaydı ve bekârdı. Piyade Sözleşmeli Er Özkan Özkanlı Aksaraylıydı, çocuk yaşta yetim kaldığı için İHH'nin Yetim Programı'nda bir başka yetime düzenli olarak destek sağlıyordu. Piyade Sözleşmeli Er Mahsun Yeşildemir Bitlisliydi ve babası Nevzat Yeşildemir sadece "Vatan sağ olsun." diyebildi. Piyade Sözleşmeli Er Ahmet Kuşak Balıkesirli ve 23 yaşındaydı, bekâr ve 5 kardeşi vardı, babası Mehmet, annesi Cemile ise 60'lı yaşlardaydı. Uzman Çavuş Kani Obi Ordulu, 29 yaşındaydı; pek fotoğraf çektirmeyi sevmediği, hiç yayınlamadığı söyleniyor ancak şehadetinden sonra yayınlanmak üzere birkaç fotoğrafının bulunduğu görülüyor sosyal medyada. Piyade Teğmen Furkan Sert Malatyalıydı, Kara Harp Okulundan mezun olduktan sonra piyade sınıfında teğmen rütbesiyle görevine başladı; ailesi onun için "Güler yüzlü, sorumluluk sahibi ve vatansever birisiydi." diye anlatıyor. Komando Astsubay Kıdemli Çavuş Fikret Mangura Manisalıydı, 2013'te TSK'de görevine başladı, 2018'de evlendi ve 6 yaşında da bir kızı vardı. Üsteğmen Ege Akar, İzmirliydi, 26 yaşındaydı, asker kökenli bir ailenin evladıydı bu mesleği seçtiğinde, bekârdı. Piyade Uzman Çavuş Enver Yaman da Niğdeli, 31 yaşındaydı, evli ve 2 çocuk sahibiydi.

Bu elim olay hepimizin yüreğini bir kez daha dağladı ancak unutmayalım ki her bir şehidimiz birer sayı, birer istatistik değil candır, çocuktur, eştir, babadır. Ümit ediyoruz ki bu kayıplar terörle mücadele başlığı altında verdiğimiz son kayıplar olur. Terörsüz Türkiye yarınlarında askerlerimizin terörle mücadelede hayatını kaybetmediği, vatan savunmasını daha güvenli ve güçlü bir biçimde sürdürebileceği bir düzeni, bir ülkeyi hep birlikte inşa ederiz. Vatan kaybettikleriyle değil yaşattıklarıyla güzeldir. Ancak böylesine vahim bir olayın ardından elimizi vicdanımıza koymalı ve sorumluluğu olanlar hakkında gerekli adımların atılmasını sağlamalıyız. Boş bir mağarada yürütülen arama tarama faaliyeti sonucu 12 askerimizin metan gazına maruz kalarak vefat etmesi kabul edilemez bir durumdur. Yas süreci elbette saygıyla beklenmeli ancak ardından idari bir soruşturmayla bu olayın tüm yönleriyle araştırılması, varsa ihmallerin ve sorumluların tespit edilerek cezalandırılması gerekir. Bölgede savaş çanlarının çaldığı bir dönemde açık alanda, çatışmasız bölgede yapılan bu ihmaller çok sert bir şekilde sorgulanmalıdır.

Şehitlerimizin hatırası önünde saygıyla eğilirken Şehriyar'dan bir dizeyi okumak istiyorum: "Bir insan göçerse dünyadan eğer/Sen öyle bilme bir tek can gider/Her sönen bakışta sayısız dilekler/Her küçük tabutta bir cihan gider." Allah rahmet eylesin.

Sayın Başkanım, hukuk uygulamaları açısından da yoğun bir hafta içerisindeydik, gözaltılara az sonra değineceğim. Ama bugün aynı zamanda 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşanan elim tren kazası sonucu hayatını kaybeden 25 vatandaşımız ve 340 vatandaşımızın yaralandığı olayın da yıl dönümü. Aradan geçen yedi yıl boyunca hayatını kaybedenlerin yakınları, adaletin gereğinin bulunması ve benzer acıların yaşanmaması adına büyük bir metanet ve onurla mücadele etmişlerdi. Bugün de buradan kendilerine bir kez daha sabır, sağlık, selamet ve vefatlar için rahmet diliyorum. Ancak bu olay bile sorumluların yargı önünde hesap vermediği bir ülke fotoğrafının en net örneğini vermiştir.

Kartalkaya yargılaması devam ediyor. Zaman kısıtı nedeniyle gün içerisinde veyahut da yarın buna değinmeye çalışacağım.

Halk TV ve Sözcü TV'yle ilgili kararlar ortada. Gazeteci Timur Soykan'ın maruz kaldığı muamele ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmen, lütfen tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Selahattin Demirtaş hakkında bugün AİHM'in yeni bir kararı yayımlandı. Tüm bu konulara, ihlal yönündeki karara bugün ve yarın değinmeye çalışacağız.

Hafta sonu güne âdeta rutine döndüğü üzere gözaltılarla uyandık. Bilemiyorum, bu savcılar, bu gözaltılardan nasıl bir tatminlik veyahut da nasıl bir nema elde ediyorlar? Çünkü birçok veriye göre 2015 yılındaki bir olay nedeniyle Sayın Zeydan Karalar gözaltına alındı. Keza, Sayın Abdurrahman Tutdere'nin -ki Sayın Abdurrahman Tutdere'yi şahsi olarak da yakından tanıdığımı; dürüstlüğüne, namusluluğuna ve Adıyaman'la kurduğu bağa şahit olduğumu ifade etmek isterim- az önce ev hapsiyle salıverilmiş olması da bu gözaltı işleminin ne kadar yanlış olduğuna delalettir. Sayın Tutdere kendisinden önce ihale alan bir firmayla ihale ilişkisini sürdürmediği için bir iftiraya maruz kalmıştır, bu da en yakın zamanda ortaya çıkacaktır. Ancak bu veya başka bir iddianın henüz görevi başında olan belediye başkanlarının ifadeye davet suretiyle, bırakınız tutuklamayı, gözaltına alınmadan dahi soruşturmaların sürdürülmesi niçin mümkün değil? Biz onlarca gün, aylarca tutuklu kalan kişilerin beraat ettiği bir yargı pratiğiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla başsavcılık siyasal ajandadan hızla uzaklaşmalı, bunları bir hesaplaşma aracı görmekten çıkarmalı ve ülkenin büyük bir çürüme içerisinde olduğu bir dönemde sadece belli belediyelere değil bütün bakanlıklara, bütün kurumlara, bütün belediyelere yönelik hakkaniyetli bir soruşturma dönemini başlatmalıdır diyoruz.

Yine, bu hafta ciğerlerimiz yandı. Sadece İzmir'de değil Hatay'da, Mersin'de orman yangınları yakıcı bir şekilde canlarımıza mal oldu; insanlarımız öldü, hayvanlar canlarını kaybetti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmen, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Orman yangınlarına baktığımızda konuşulacak çok konu var, gündemde de var ama iki konuya dikkat çekmek istiyorum. İl bazlı, bölge bazlı, ülke bazlı ve komşu ülkeleri kapsayan bir bütünleşik orman yangınlarıyla mücadele eylem planımız yok. Bu bir kere daha ortaya çıktı. Keza, sadece Orman Genel Müdürlüğünü değil büyükşehir belediyelerini, ilçe belediyelerini, itfaiye teşkilatını, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve polisi de sisteme dâhil eden bütünleşik bir eylem planımız yok. Afet Eylem Planı on yıldır yenilenmiyor. Orman yangınlarıyla ilgili özel bir eylem planı düzenlenmelidir.

İkinci ve daha vahim bir konu da hem İzmir Valisi hem Mersin Valiliği bu orman yangınlarında enerji nakil hatlarının yarattığı riske dikkat çekmiştir. Bu kadar para alınıyor, bu kadar sübvanseler yapılıyor, bu kadar özel yollarla onlar için özel yasalar çıkarılıyor ama gereken altyapı yatırımları neden yapılmıyor? Bu konuları da inşallah bugün ve yarın konuşmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim.