Konu: | Cezaevlerindeki hasta tutuklulara ve hükümlülere, Hazreti Muhammed'le ve Hazreti Musa'yla ilgili bir karikatür paylaşan dergiye, orman yangınlarına, İklim Yasası'na, açıklanan enflasyona ve zam oranlarına, fahri Kur'an kursu öğreticilerinin haklarına, giderilmesi gereken bazı mağduriyetlere ve NATO üyesi olan ülkelere getirilen yüke ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 105 |
Tarih: | 03.07.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cezaevlerinde hem tutuklu hem de hükümlü olarak ağır hastalar var; bunlarla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti kendine yakışır tarzda davranmalı, bir hukuk devleti olduğunu, bir sosyal devlet olduğunu göstermelidir. Bu, sadece tutuklular için değil hükümlüler için de geçerlidir çünkü bir devletin ne kadar demokratik ve hukuk devleti olduğu kendi vatandaşlarına -tutuklu değil hükümlü bile olsa- yapmış olduğu davranışlarıyla ölçülür; bu, o devletin onurudur ve şerefidir. Burada bir belediye başkanı tutuklandı, ağır hasta olarak cezaevinde kalıyor, kendisi lenf kanseri ve yarın da ameliyat olacak; bu noktada hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir, o nedenle de evinde istirahat etmesinde fayda vardır diyorum.
İkinci olarak bir ironi yapayım: Bu Leman dergisi Peygamber Efendimiz'le ve Hazreti Musa'yla ilgili hadsiz bir karikatür paylaştı ve ardından da protestolar meydana geldi. Bu protestolarda da taşkınlıklar ve aşırılıklar vardı. Peki, bu Leman dergisinin baskısını kim yapıyor? İhlas Gazetecilik. Peki, dağıtımını kim yapıyor? Turkuvaz Dağıtım yapıyor. Ya, paraya gelince bunlarla beraber oluyorsunuz da ötekileştirmeye gelince, kamplaştırmaya gelince, kutuplaştırmaya gelince de maşallah, üstünüze de yoktur diyorum. Ha, basmasınlar mı? Bassınlar ama bu tür şeyleri yapanları da kamuoyu bilsin diye de buradan özellikle söylemek istiyorum.
Orman yangınları içimizi acıtıyor ve kalkıyor, burada milletvekilleri de konuştu, Bakan konuşuyor. "Efendim, şu kadar arazözümüz var." "Bu kadar helikopterimiz var." "Bu kadar gece görüşlü helikopterimiz ve uçağımız var." Ya, olsaydı bunlar, bu yangınlar olur muydu? Türkiye'nin tamamı yandı hemen hemen ya! Elli yılda, yüzyılda ancak bu ağaçları telafi edebileceğiz; bu toprakları tekrar yerine elli yılda, yüz yılda koyabileceğiz. Suyumuzu koyamayacağız, iklimimizi koyamayacağız, havamızı koyamayacağız, ırmaklarımızı koyamayacağız, hayvanlarımızı koyamayacağız, mikroorganizmalarımızı koyamayacağız; niye önceden tedbir almıyorsunuz?
Soru önergeleri veriyoruz, "Kaç tane helikopteriniz vardır." diyoruz. "Efendim, helikopter envanterimize yeni helikopterler ekledik." Kaç tane var kardeşim? Hatay'dan ta Çanakkale'ye kadar niye tedbirler almadınız siz? Niye uyuyorsunuz siz? Çünkü neden? Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bu problemlerin tamamının anası. Diyorsunuz ki: "Sayın Cumhurbaşkanından talimat bekliyoruz." veyahut da "Talimat aldık." Demek ki bu noktada talimat almada ya siz geciktiniz, ihmal ettiniz veyahut da Sayın Cumhurbaşkanı talimat vermede gecikti ki bunun sonucunda bu ormanlar yanmaya devam ediyor. O nedenle, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden kurtulun ve de kurtulmakla beraber de hantal bürokrasiden, oligarşik bürokrasiden de kurtulun diyorum.
Ismarlama ve de birilerinin Avrupa Birliğine şirin görünme İklim Yasası dün gece maalesef buradan geçti arkadaşlar. Bu yasa bir imtiyaz yasasıydı, zenginlere bir imtiyaz yasasıydı. Paranız varsa, zenginseniz, yatırım yapıyorsanız, yatırım yaparken suyu kirletebilirsiniz, havayı kirletebilirsiniz, toprağı kirletebilirsiniz, "Verirsiniz parayı, istediğinizi yaparsınız." diyerek ama bunun ceremesini ülkemiz çekecek, göreceksiniz. Yakında bununla ilgili olarak da bir torba yasa daha getirip "Ama yanlış yapmışız." derseniz de biz şaşırmayacağız.
Enflasyon ve zam oranları... Enflasyonu açıkladı TÜİK. TÜİK 1,37 olarak bu ayın enflasyon rakamını açıkladı ve enflasyon da yüzde 35,05'miş. Ya, kim inanır buna Allah aşkına? Mutfaktaki enflasyonun ne kadar olduğunu bilmiyor musunuz? AK PARTİ milletvekilleri de biliyor ve bütün kamuoyu da biliyor. Kiralardaki enflasyonu bilmiyor musunuz? Akaryakıttaki enflasyonu, mazottaki enflasyonu, kreşlerdeki, ulaşımdaki, elektrikteki, doğal gazdaki enflasyon miktarlarını siz bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz, çok da rahat biliyorsunuz ama maaşlara geldiği zaman düşük gösteriyorsunuz. 16 milyonun maaşını bir noktada TÜİK gasbediyor, sizler de bu gasba bir noktada göz yumuyorsunuz hatta bir noktada talimat vererek de bu gasbın ortağı hâline dönüşüyorsunuz. TÜİK, enflasyonu gerçeğin yarısı kadar göstermek için film fırıldak çevirirken tarihimizin en büyük hırsızlığına meşruiyet kazandırmakta ve ortak olmaktadır. Emekli, memur ve asgari ücretlinin maaşlarının çalınması hırsızlık değilse nedir? TCK'de buna "yardım ve yataklık" denir arkadaşlar. Bu ülkede çok büyük hırsızlar var ve itibar da görüyorlar. Bana göre en büyük hırsızlık enflasyonun bizzat kendisidir ama onunla aynı hırsızlığa ortak olan ise TÜİK'in, enflasyonu gerçeğin yarısı kadar göstermesidir.
Bir diğer hususa gelince; Kur'an kursu, fahri Kur'an kursu öğreticileri... Mütevazılığı, kul hakkını önemseyen, komşusu aç iken tok yatmayı zül kabul eden bir inancın mensubu bir din insanının kamuoyuna yansıyan çok yavan, çiğ davranışlardan biri; Müslüman olarak o kadar rahatsız oluyorum ki inanın, bu konuları konuşurken defalarca düşünüyorum. Acaba bir kişinin bir mümine yakışmayan işlerini anlatırken dinimize, inancımıza bir bühtan gelir mi diye de tereddüt etmiyor değilim ama mesele kul hakkı ve dinimize bizzat kendilerinin verdiği zarar olunca susmanın dilsiz şeytan olmakla eş değer olduğunu da biliyorum değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bakınız, bu ülkede yatağa aç giren müminler var, insanlar var ama bu zat "Bana bir Audi 8'i bile çok gördüler." diyerek konuşabiliyor. Binlerce defa yurt dışı gezileriyle kendilerine ayrılan o dev bütçeyi har vurup harman savurarak yılın ortası gelmeden bir o kadar daha bütçe istemeyi de ihmal etmiyorlar. Bir de burada bir vakıf var, bu vakıf için şöyle söyleniyor: "Bu vakıftakiler son dokuz sene içerisinde 52 bin defa yurt dışına gidip gelmişler." Bu rakamı da açıklamaya davet ediyorum Diyanet İşleri Başkanlığını ama aynı Başkanlık, sınavları geçip emeğiyle çalıştırdığı mesela fahri Kur'an kursu öğreticilerinin haklarını gasbedebiliyor, onların özlük haklarını vermeyip cüzi paraya köle gibi, maraba gibi çalıştırabiliyor. Hani Peygamber'in ümmetiydiniz? O zaman "Çalışanlarınızın alın terleri kurumadan haklarını verin." diyen Peygamber'in öğüdüne niye riayet etmiyorsunuz?
Fahri geçici Kur'an kursu öğreticileri, 657'ye tabi olarak bir yılda 2 defa KPSS'ye giriyorlar ve aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığının kendi iç bünyesindeki sınava giriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tamamlayacağım.
Mülakat puanı ve belirli belgelerle ek ders karşılığı yıllardır atama şartlarını taşıyarak, kadro ve özlük şartlarını taşıyarak hizmet ediyorlar. Fahri geçici Kur'an kursu öğreticileri on beş yıldır kadro bekliyor. Bu esnada sözleşmeli imamlarla ilgili kadrolar verdiniz 2 defa; doğru yaptınız, güzel yaptınız. Şimdi, bu insanlara ihtiyacınız yoksa niye fahri olarak çalıştırıyorsunuz, ihtiyacınız varsa niçin fahri olarak çalıştırıyorsunuz bu insanları? Hemen kadroya geçirin, KPSS'yle geçirin, mülakatla geçirin, kendi hizmet içi sınavınızla yapın bunları. O nedenle, sosyal güvenlik primlerini 8-9 gün yatırmayın bunların, bir ay yatırın. Bunların maaşları da asgari ücretin altında, bunları da eziyorsunuz, 30 gün üzerinden primlerini yatırın.
Ayrıca, çok önemli bir konuya temas etmek istiyorum. EYT'lileri yıllarca inim inim inlettiniz biliyorsunuz. Çıraklık mağdurları var, bunlar aynı zamanda çok ciddi şekilde mağduriyet yaşıyorlar. 5000 prim günü var EYT'lilerle ilgili, bunu gideremediniz. BAĞ-KUR'luların ihya sorunları ve tescil sorunları var, orada duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - 8'inci dakika, son dakika.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tamamlayacağım efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Söz verdiğiniz hâlde 3600 prim günü olanları hâlâ emekli etmediniz. Taşeron belediye işçilerini ve KİT'lerdeki taşeronları kadroya almadınız. Yardımcı hizmetler sınıfının görev tanımını niçin yapamadınız? Ekonomik ve hukuki sorunlarını gideremediniz. "Sözleşmeli" "ücretli" "kadrolu" diye öğretmenleri mobbinge ve açlığa mahkûm ettiniz; bu ücretli öğretmenliği de kaldırın, derhâl kadro verin bunlara. Söz verdiğiniz hâlde -1'inci derece memur olan dört meslek grubuna verdiniz- bütün meslek gruplarına söz vermiştiniz 2018 ve 2023 öncesinde, 1'inci derece memurlar 3600 ek göstergeyi bekliyorlar. Emeklilere seyyanen zammı bu sefer unutmayacağınızı tahmin ediyorum, hem memurların hem de emeklilerin seyyanen zamma ihtiyacı var; bunları da bir an önce yerine getirmenizi temenni ediyorum.
Son söz olarak şunu söylemek istiyorum: NATO üyesiyiz biz, NATO üyesi olanlara yüzde 5'lik bir yük daha getirildi; Amerika Birleşik Devletleri getirdi, NATO üyeleri getirmedi, onlar dayattılar ve biz burada bir noktada egemen güçlerin ekmeğine yağ sürüyoruz. Bu noktada da yüzde 5'lik bir yük de Türkiye'ye fazla gelir diyoruz. Hani dünya lideriydi Sayın Erdoğan? Bununla ilgili bir itirazını bekliyoruz.
Genel Kurulun hayırlı çalışmalar yapmasını temenni ediyor, herkesi saygıyla selamlıyorum.