Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 103 |
Tarih: | 01.07.2025 |
MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İklim Kanunu Teklifi'nin 15'inci maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi ülkemizin ve gelecek nesillerin kaderini belirleyecek nitelikte bir düzenleme olarak önümüze gelmiştir. Ancak iklim krizinin yarattığı tehditlerin boyutu göz önüne alındığında bu teklifin ne kadar yeterli olduğu konusunda ciddi soru işaretleri bulunmaktadır. Özellikle iklim değişikliğiyle mücadelenin temel prensibi adalet ve kapsayıcılıktır. Ancak önümüze gelen bu düzenleme hem yerel yönetimleri hem de sivil toplum kuruluşlarını sürecin dışında bırakarak merkeziyetçi bir anlayışa dayandırılmaktadır. Yerelden gelen bilgileri ve toplumsal talepleri göz ardı eden bir düzenlemenin sahada uygulanabilirliği son derece tartışmalıdır. Yerel yönetimler bu süreçte en fazla sorumluluk üstlenmesi gereken kurumlar olmasına rağmen onlara ne bir kaynak ne de karar alma mekanizmalarında bir yetki verilmiştir. Bu eksiklik giderilmeden ülke genelinde etkili bir iklim politikası oluşturmak da mümkün değildir.
Avrupa Birliğinin uygulamaya koyduğu "Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması" gibi sistemler karşısında sanayicilerimizin rekabet gücünü koruyabilmesi son derece mühimdir. Bu sebepten, kamu tarafından ciddi bir finansman desteği sağlanmalıdır. Ancak, bu konuda işletmelerin nasıl bir yol haritası izleyeceği, yeşil dönüşüm için hangi finansman araçlarının sağlanacağı konusunda net bir çerçeve çizilmemiştir. Sanayiciyi ve ihracatçıyı cezalandıran bir modelle iklim değişikliğiyle mücadele edilemeyeceği aşikârdır. Bu düzenleme ülkemizin ekonomik gerçekleriyle örtüşmemektedir. Sanayicilerimiz ve üreticilerimiz yeni iklim normlarına uyum sağlamak zorundadır. Ancak vatandaşlarımız destek ve teşvikler yerine sadece yükümlülükler ve yaptırımlarla karşılaşmaktadır.
Değerli arkadaşlar, desteklerin yetersizliğinden daha da vahim olanı, bu düzenlemenin Türkiye'yi uluslararası finans çevrelerinin taleplerine uygun hâle getirmeyi esas almasıdır. İklim politikası sadece karbon piyasaları üzerinden bir gelir kapısı olarak değerlendirilmekte ve büyük şirketlerin "yeşil dönüşüm" adı altında ekonomik avantaj elde etmesinin önü açılmaktadır. "Emisyon ticareti" adı altında büyük kirleticilere para karşılığı çevreyi kirletme hakkı verilmekte ancak gerçek anlamda bir emisyon azaltım hedefi ortaya konmamaktadır. Eğer gerçekten iklim krizini önlemeyi amaçlıyorsak karbon ticaretine değil karbon azaltımına odaklanmamız gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, ilgili kanun teklifinde enerji politikalarımızın fosil yakıtlardan uzaklaştırılması hususunda ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Türkiye, hâlâ kömür teşviklerine devam etmekte, doğal gaza bağımlılığını azaltmak için yeterli yatırımı yapmamaktadır. Eğer bir iklim kanunu hazırlıyorsak bu kanunun en temel hedeflerinden biri de yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak olmalıdır ancak burada görüyoruz ki bu konuda bırakın somut adımlar atmayı herhangi bir hedef bile ortaya konamamıştır. Su kaynaklarımızın korunması, tarımsal üretimin sürdürülebilir hâle getirilmesi, orman alanlarının ve biyolojik çeşitliliğin güvence altına alınması gibi temel konular da bu kanun teklifinde ya eksik ya da yetersiz ele alınmıştır. Ülkemizde giderek artan kuraklık tehdidine karşı nasıl bir uyum politikası izleneceği ise belirsiz bir durumdadır. Orman yangınlarının ve sel felaketlerinin artan şiddeti karşısında alınacak önlemler konusunda somut bir plan ortaya konmamaktadır. Bu kanun teklifi, göstermelik birtakım düzenlemelerle iklim krizine karşı ciddi bir mücadele verdiğimiz algısını yaratmaya çalışmaktadır ancak hepimiz biliyoruz ki gerçek anlamda bir dönüşüm için sadece kâğıt üzerinde değil, sahada uygulanabilir, bilim temelli ve adil bir düzenleme gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, eğer gerçekten iklim değişikliğiyle mücadele etmek istiyorsak yerel yönetimlere yetki ve kaynak sağlanmalıdır. Sanayicilere, çiftçilere ve üreticilere yeşil dönüşüm için destek verilmelidir. Karbon piyasaları rant kapısı olarak değil, emisyon azaltımını sağlamak için düzenlenmelidir. Yenilenebilir enerjiye geçiş süreci hızlandırılmalı, fosil yakıt teşvikleri sonlandırılmalıdır. Su kaynaklarının korunması, tarımda sürdürülebilirlik ve doğal alanların korunması için güçlü tedbirler alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA BİLİCİ (Devamla) - Tamamlıyorum.
Ancak ne yazık ki bu teklif bu temel başlıkların hiçbirini yeterli düzeyde karşılamamaktadır. Bu nedenle daha kapsayıcı, daha bilimsel ve daha adil bir düzenleme yapılana kadar bu yetersiz teklifin geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Meselenin evlatlarımızın geleceği açısından son derece mühim bir konu olduğunun altını bir kez daha çiziyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)