Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 103 |
Tarih: | 01.07.2025 |
TALAT DİNÇER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, şimdi bir kanun yaparken samimi olmak lazım. Şöyle kanuna genel olarak baktığımızda, bugün iklim kanunu, haftaya Maden Kanunu veya bunun arkasından Maden Kanunu... İklim kanununa bakıyorsunuz -en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim- yani iklim kanununun dışında ne ararsanız var, bu kanunun adı da aslında: "Ulusal emisyon ticaret sistemi" (CHP sıralarından alkışlar) Bunun dışında bir şey yok, bunun dışında görüşeceklerimizin tamamı lafügüzaf.
Şimdi, bakalım, Türkiye Cumhuriyeti 2021 yılında çok büyük bir yükümlülüğün altına girmiş ve Paris Anlaşması'na imza atmış; büyük bir olay, Türkiye için de önemli bir olay. Akabinde "2053 yılı sıfır emisyon" diyerek hedef koymuş, bu hedefi de kamuoyuyla paylaşmış; bu da önemli bir şey. Bununla beraber, hemen ilgili Bakanlık çalışmalarını yapmış, 2022-2023 yıllarında Bakanlık tarafından ciddi olarak ortaya bir rapor çıkarılmış, o dönemde bunun bir kısmı kamuoyuyla da paylaşılmıştı. Ondan sonra, geliyorsunuz, bu Gazi Meclisimizin içerisinde çok ciddi çalışmalar yapılmış; 860 sayfalık bir öneri paketi sunulmuş, bir rapor sunulmuş ancak gelin görün ki bugünkü teklifin içerisine baktığımızda, maalesef, o teklifin içerisinde Meclisin çalışmalarından bir tane bile öneri yok.
Teklife şöyle genel olarak baktığımızda, teklifin içerisinde doğa yok, orman yok, su yok, toprak yok, canlı yaşam yok, yerel idareler yok, STK'ler yok, halk yok. E, bütün bunların olmadığı, bu kesimlerin olmadığı böyle bir kanun teklifinden Türkiye ne fayda görebilir ki? Bunların hiçbiri yok. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Zaten faydalı olsa bitirirlerdi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Belediyeler Birliği de yok.
TALAT DİNÇER (Devamla) - Öbür taraftan, bakıyoruz, kömürden çıkış hedefi yok yani bir taraftan fosil yakıtlardan uzaklaşacağız diyoruz, bir taraftan da Maden Kanunu'nu getiriyoruz; oraya 400 bin hektarlık alandan sırf 3 tane firmaya kömür sağlayacağız diye 400 bin hektarlık alanı tarumar ediyoruz yani ikisiyle çelişen çok farklı bir kanun teklifi.
E, fosil yakıtlar ve termik santraller için herhangi bir azalım yükümlülüğü yok; karbon yutak alanlarının korunması öngörülse de orman, mera, tarım alanlarını koruyacak, amaç dışı kullanımı engelleyecek mevzuat değişikliklerine dair herhangi bir düzenleme yok; iklim krizinin sağlık üzerindeki etkileri ve bununla mücadeleye dönük düzenleme yok; toplumsal bilinç, eğitim ve destek mekanizmalarının hiçbiri yok; bütüncül bir sistemden uzak yani ortada Çevre Kanunu, Enerji Verimliliği Kanunu, Belediye Kanunu gibi bütün bu kanunları bütünleyebilecek ortada bir yapı yok; finansal destekler yatırımcılara yönlendirilirken iklim krizinden etkilenen dezavantajlı kesimlere yönelik hiçbir mekanizma yok. Peki, ne var biliyor musunuz bu kanun teklifinin içerisinde? Çevreyi korumak yerine çevreyi kirletenlerin korunması var en başta; karbon piyasası ve emisyon ticareti var; yetersiz cezalar var; küçük KOBİ'leri yok ederken büyük holdinglerin üretiminin devamını sağlayan hükümler var. Şimdi, öyle bir ceza sistemi kurulmuş ki büyük fabrikalara keseceğiniz ceza 50 bin de olsa 50 milyon da olsa onlar için çok küçük bir rakam ama öbür taraftan KOBİ'lerle ilgili yapacağınız işlemde onlara keseceğiniz ceza o işletmenin sonu demek; böyle de bir çelişki var burada. Öyle bir şey yaratmışlar ki bu cezalardan oluşan, nereye harcanacağı belli olmayan, şeffaf olmayan gölge bir bütçe çıkıyor ortaya. Bu bütçe nereye harcanacak, kime harcanacak, nasıl harcanacak bu da belli değil. Demek ki maalesef gölge bir bütçe oluşturacaklar, diledikleri yere oradan da harcama yapacaklar gibi bir durum var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TALAT DİNÇER (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
TALAT DİNÇER (Devamla) - Ayrıca ne var biliyor musunuz? Tüm yetkileri merkeze taşıyan merkeziyetçi bir sistem kurmuşlar. Yani içinde belediyeler yok, yerel idareler yok, bu işte söz sahibi olabilecek odalar yok, hiç kimse yok. Tamamen bütün yetkiyi merkeze toplamışlar, merkezde oluşturdukları bir komisyon marifetiyle bu işleri gerçekleştirecekler, durum böyle görünüyor.
Bu kanun teklifinin bizim ana komisyonumuz olan Sanayi Komisyonunda görüşülmesi gerekiyordu, Plan ve Bütçede görüşülmesi gerekiyordu ancak maalesef, hiçbir komisyonda görüşülmeden direkt buraya, Genel Kurula getirdiler, önümüze koydular. Yani bu kanundan ne yarar bekleriz, bu kanun kime ne fayda sağlar? Onun da takdirini Türk halkına bırakıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)