GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:01.07.2025

İBRAHİM AKIN (İzmir) - Merhabalar Sayın Başkan ve değerli milletvekiller.

Evet, "İklim Kanunu Teklifi" adı altında 14'üncü maddeyi konuşuyoruz ancak bu, iklim kanunundan çok -daha önce de bahsettiğimiz gibi- Emisyon Ticaret Sistemi'ni ayarlamak üzerine hazırlanmış bir kanun teklifi. 14'üncü madde de -kısaca aslında özetlersek- şimdiye kadar nasıl suyun ticarileşmesini, metalaşmasını sağladıysa şimdi de havanın metalaşmasını sağlıyor. Nefes aldığımız her şeyden ve yaptığımız her havadan neredeyse bir parasal madde ortaya çıkmış oluyor. Kısaca hava borsası oluşturulmak isteniyor.

Bu madde, aslına bakarsanız özellikle ülkemizdeki mevcut emisyon sisteminin Avrupa ticaret sistemi içerisinde ayarlanmasını sağlamak üzere kurulmuş ancak Avrupa'nın birçok ülkesi, özellikle Almanya kendisi açısından riskli bulduğu ve en fazla emisyon artışına sebep olduğu için ülkesinde üretmek istemediği çimento gibi, demir çelik gibi, seramik gibi maddeleri kendi ülkesinde üretmiyor, bize gönderiyor ve biz yapıyoruz bunları. Yani aslına bakarsanız, biz fiilen Avrupa'nın çöplüğü hâline gelmişiz. Emisyon, salım konusunda Avrupa içerisinde, daha doğrusu dünyada 20'nci sıradayız ve giderek bu artırılıyor.

Şu andaki mevcut İklim Kanunu Teklifi'nin çerçevesine bakıldığında -Komisyonumuz gerçi dinlemiyor bizi ama- asla Türkiye'nin sorununu çözmeye uygun bir yasa getirmediğiniz görülüyor. Biz size söyleyelim: Bu yasa sizin sorununuzu da çözmeyecek, ülkenin iklim sorununu da çözmeyecek ve aynı zamanda Türkiye'nin her tarafında daha çok karbon salımını devam ettirecek bir teşvik yapıyorsunuz. Nasıl teşvik yapıyorsunuz? Daha önce söylemiştim, yapılmış olan sistem içerisinde özellikle kurduğunuz sistemde açıkçası mevcut koşullarda emisyonu artıran faktörlerin sorumlularından oluşan bir heyet oluşturuyorsunuz. Bu heyetiniz aynı zamanda ceza kesme yetkisi veriyor kendi kendine. Kısacası, daha önce söylediğim bir sözü tekrar etmek istiyorum, kuzuyu kurda teslim etmek istiyorsunuz; bunun kabul edilmesi mümkün değil.

Emisyon ayarlama konusunda verilen cezaların da rakamları geçiyor, 5 milyar gibi cezalar kesiyorsunuz. Şu anda özellikle fosil yakıt tüketimi yapan mevcut şirketler için bunlar çerez parası, çok kolayca verecekler. "Ben kirletme hakkımı kullanacağım ve sistemi devam ettireceğim." demek istiyorsunuz. Bu şekildeki bir şeyi yapmak mümkün değil.

Biz tekrar ediyoruz: Bu, iklim kanunu değil. Bu ülkenin geleceğini kurtarmak istiyorsak iklimi korumak için gerçek anlamda tekrar bir yasal düzenlemeye ihtiyacımız olduğunu ifade etmek isterim.

Şimdi, başka bir konuya değinmek istiyorum söz almışken. Ülkemizde gerçekten emekliler çok zor durumda. Sabah bir olaya tanıklık ettim, ben gerçekten insan olarak utandım kendimden, vicdanen de yaralandım. 8 emekli buraya gelmişler, imzaladıkları dilekçelerini Meclise gelip vermek istiyorlar; içeri alınmadıkları gibi aynı zamanda basın açıklaması yapmaları da istenmiyor. Bir sürü polis yani 100'ün üzerinde polis 8 insanı gözaltına alıp yaka paça götürüyorlar; bastonlu, 80 yaşındaki bir adamı... Yapmayın, sizin dedeniz yaşında insanlar, yapmayın bunu, böyle yapamazsınız diyorum "Emniyetin ve aynı zamanda Valiliğin kararı var, biz görevimizi yapıyoruz." diyorlar. İnanın, gözaltına alan o polisler bizim gözümüze bakamaz hâle geldiler. İnsanları bu kadar ahlaksız, bu kadar insanlık dışı uygulamalara niye maruz bırakıyorsunuz? O polisin yerinde siz olsanız yapar mısınız böyle bir şeyi? Yapamazsınız ama yaptırıyorsunuz, ondan sonra da polislerin neden intihar ettiğini soruyorsunuz burada. Araştırması önergesi verdi İYİ Parti, ben de bunun üzerine iki sefer konuşma yaptım. Gerçekten, şu anda, bu ülkede bu zor ve kötü, aynı zamanda kuralsız sistemin sorumlusu hâline gelenler sorumluluklarını polisler üzerinden uygulatıyorlar ve o polisler kendilerine yakışmayan işleri fiilen yaptıkları için de yaptıklarından pişman oluyorlar; "Biz yapmıyoruz, yaptırtılıyor." diye bize aynı zamanda söylüyorlar.

Buradan şunu seslendirmek istiyorum: Bu uygulamalar çok yaygınlaşmaya başladı. Bugün İzmir'in her tarafında yangın var ama başka bir yangın daha var: Şu anda 157 kişinin gözaltına alınmasıyla ilgili bir soruşturma başlatılmış durumda. Bu insanlar 2024'ün 11'inci ayında ifade vermişler bununla ilgili. Pekâlâ ifadeleri değerlendirilip mahkeme kanalıyla bu insanlara gerekli soruşturma yapılabilir ama siz ne yapıyorsunuz? Sabahın beşinde, altısında insanları değersizleştiren bir operasyon yapıyorsunuz ve gözaltına alıyorsunuz. O insanlar bu ülkede yaşadılar, bu ülkede Belediye Başkanlığı yaptılar. İnsanları bu kadar değersizleştirmeye çalışma hâlinin yapıldığı bir sistemi kabul etmek mümkün değil. Artık kuralsızlık, hukuksuzluk neredeyse normalleştirilmeye çalışılıyor. Bu normalleştirme çalışma hâlini kabul ettiğimiz zaman inanın, bugün başkasına, yarın size gelecek bir yöntemi kabullenmiş oluyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

İBRAHİM AKIN (Devamla) - Artık bu ülkede hukukun herkes için eşit uygulandığı, adaletin herkes için uygulandığı bir sisteme geçmek gerekir; aksi takdirde, bu ülke insanları birbirine bakamaz, birbiriyle konuşamaz. Birbiriyle düşman hâline getirilmiş bir sistemi sürekli olarak üretiyorsunuz. Bu üretilen sistemle bu ülkenin barış içerisinde bir arada yaşaması mümkün değil. Barışın sözde olmaması lazım, kardeşliğin sözde olmaması lazım, fiilen olması lazım; aynı zamanda barışın herkese olması lazım. Özellikle doğayla, bizim hepimiz için, eşit muamele görecek doğayla da barışık yaşamak lazım. Biz iklim adaletini de ülke adaletini de barışı da savunmaya devam edeceğiz.

Herkese saygılar, sevgiler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)