GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:01.07.2025

ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün burada sözde iklim kanununu görüşüyoruz ama bu kanun iklimle ilgili değil, insanla, üretimle, özgürlükle hesaplaşmak için yazılmıştır. Adına "İklim Kanunu Teklifi" dedikleri bu metin eğer Mecliste oylanacak olursa şu ana kadar görüşülen en sinsi, en tehlikeli ve en küresel projelerden bir tanesidir. Burada konuştuğumuz şey yalnızca çevre değil, Türkiye'nin bağımsızlığıdır. Bu yasa bir doğa koruma metni gibi sunuluyor ama arka planında neler var? Küresel şirketlerin çıkarları, karbon borsası, vergi piyasaları, kimin ne kadar nefes alacağına karar verecek bir yapı. Bu yasa Türkiye'yi iklim bahanesiyle zincire vurma yasasıdır. Bu yasa Türkiye'yi iklim bahanesiyle zincire vurmakla kalmayıp "emisyon" diyerek ahırlara kota getirecektir, "karbon ayak izi" diyerek ineği, keçiyi, koyunu suçlayacaktır; yarın "Et üretimi iklimi bozuyor." deyip hayvancılığı bitirecektir, öbür gün "Tarım su tüketiyor." diyerek çiftçiyi topraktan koparacaktır. Tohumu dışarıdan alınan genetiği oynanmış gıda, içeriği belirsiz suni et, nefes alırken bile izin istenen bir dijital esaret.

Sayın milletvekilleri, Paris İklim Anlaşması'nın altına imza attınız, şimdi de kanunla teslimiyetinizi tanımlıyorsunuz. Bu kanunun arkasında kimler var? Rockefeller Vakfı, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Bill Gates. Dünyanın efendisi rolüne soyunmuş bu yapıların amacı insanı topraktan, hayvandan, üretimden koparmaktır; yerine ise bağımlı, kimliksiz, kimyasallarla beslenen yeni bir insan türü yaratmaktır ve Türkiye'ye diyorlar ki: "Sen doğanı da bize teslim et, insanını da. Senin ne yiyeceğine biz karar veririz. Senin hayvanlarını biz fişleriz. Çiftçini biz denetleriz." Bu yasa tam da bu dönüşümün Türkiye'deki ilk adımı ve ilk aşamasıdır. Topraksızlaştırılmış, hayvansızlaştırılmış, tarımsızlaştırılmış bir toplum yaratmanın altyapısıdır.

Değerli milletvekilleri, sizleri uyarıyorum, yarın çok geç olacak. Eğer bu yasa geçerse yarın torunlarınız sizlere gerçekten beddua edecekler. Bugün gıda, yarın kıyafet, ertesi gün enerji, su, ulaşım; hepsine karbon karnesi gelecek. Ne diyor bu yasa? "Karbon ticareti" diyor, "karbon kotası" diyor, "karbon ayak izi" diyor. Yarın bir gün size şunu söyleyecekler: "Sen bu ay çok fazla nefes tükettin, fazla salınım yaptın." "Sen bu hafta çok fazla kırmızı et tükettin, karbon hakkını kullandın." "Senin evin yalıtımsız, fırınını fazla çalıştırmışsın." Bugün hayvana kota, yarın ekmeğe sınır, ertesi gün insana barkod gelecek; bugün çiftçiliğe yasak, yarın pazara, ertesi gün hayata yasak gelecek. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Küresel çobanların dijital sürüler yaratma projesidir. İleride torunlarınız birer dijital sürü hâline gelecekler yani kısaca sanal bir cennet, gerçek bir dijital hapishane yaratacaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - Bakın, geçmişte Covid kısıtlamalarıyla insanların yaşam alanlarını, işlerini, ibadetlerini sınırladılar; bugün aynı şeyi karbon kısıtlamalarıyla yapacaklar. Dün "Maske takmazsan ceza." diyorlardı, yarın "Fazla karbon salarsan ceza." diyecekler. Covid tarikatı neyse iklim tarikatı da aynıdır.

Değerli milletvekilleri, bu yasa geçerse sadece doğa değil Türkiye'nin egemenliği de karbon pazarına satılmış olacaktır. Bu yasa geçerse sadece üretici değil, milletin gıda hakkı, yaşam hakkı, nefes hakkı ipotek altına girecektir. Bu kanun kabul edilmemelidir. İklim maskeli bir darbe yasasıdır bu. Bugün bu kanuna "evet" derseniz yarın hangi yüzle halkın karşısına çıkacaksınız, hangi yüzle köylünün elini sıkacaksınız?

Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)