GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:01.07.2025

GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Nurten Hanım, sizin de Kâtip Üyeliğiniz hayırlı olsun, başarılar dilerim.

Ben öncelikle, konuşmama başlarken dün akşam Leman dergisinin Peygamber Efendimiz'le ilgili paylaştığı, yayınladığı karikatürle ilgili tepkimi ortaya koymak isterim. Kim nasıl düşünürse düşünsün, ben bunu şiddetle kınıyorum ve hiç kimse bu toplumun değerlerini, inançlarını, kutsallarını bu şekilde yorumlayamaz, değerlendiremez ve karikatür yapamaz çünkü bu kutsallar hepimizin kutsalları.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bravo.

GÜRSEL EROL (Devamla) - Yarın da 2 Temmuz, Sivas Madımak katliamını protesto edeceğiz ve anacağız. Ayrıca bu ülkede yaşayan herkesin inançlarına, değerlerine, kutsallarına bu ülkede yaşayan herkesin saygı duyması gerektiği düşüncesindeyim.

Ben aslında bugün İklim Kanunu Teklifi'yle ilgili değil -Sayın Bakan Yardımcım, Sayın Komisyon Başkanım da burada- Elâzığ'da geçtiğimiz günlerde yaşanan, bir maden ocağının, bir bakır işletmesinin bölgeye verdiği zararlar ve yarattığı ekonomik kayıplarla ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. AK PARTİ Elâzığ milletvekili arkadaşlarımız da buradalar, onların da benim gibi düşündüğünü ve bu mağduriyeti onların da tespit ettiğini, onlar da Maden'e gittiğinde Maden halkının, ilçe halkının aynı sorunları onlara da ilettiğini biliyorum. Elâzığ Maden aslında 1800'lü yıllarda belediye olmuş, Türkiye ekonomisine çok büyük katkıları olan, devlet işlettiği zaman 4 bin, 5 bin, 6 bin kişinin çalıştığı, ilçenin ekonomisine, sosyal yaşantısına, kültürel hayatına katkı veren bir işletmeyken ne yazık ki 1990'lı yıllarda özelleştiriliyor ve orayı bir holding satın alıyor. Holding satın aldıktan sonra -holdingin ismini özellikle vermiyorum- Maden, ilçe olma vasfını ve özelliğini kaybetmeye başlıyor. Ejder Bey, kendisi kısmen de Madenlidir, babası da orada fırıncılık yapardı, o dönemleri çok iyi bilir. Orada 4 binler, 5 binler çalışırken bir anda düştü 200-250 kişilik sayıya ve bu maden işletmesi kâr oranını yükseltmek adına hem bir doğa katliamı yarattı, vahşi bir madencilik anlayışı sergiledi hem de geçtiğimiz günlerde aslında ilçeye daha büyük bir kötülük yaptı. Bu anlamda, Sayın Bakan Yardımcım, yarın Sayın Bakanla da konuşacağız.

Sayın Başkanım, yani bu konuyu Sayın Bakana da ileteceğiz ama sizden ricam, Çevre Komisyonu olarak da yerinde bir inceleme yaparak aslında bu söylediğimi, o ilçenin hem fiziki koşullarının hem de oradaki coğrafi koşullarının nasıl etkilendiğini, nasıl değiştiğini, nasıl risklere açık olduğunu yerinde görmenizde de yarar var.

Biz madenciliğe karşı değiliz, özel sektöre de karşı değiliz, servet düşmanlığımız da yok ama yapılan her işin önce insan sağlığına, toplum duyarlılığına, çevre duyarlılığına uygun olması lazım. Düşünün ki Elâzığ Bakır İşletmesi yüzyıllardır, ta Osmanlı Dönemi'nden bugüne kadar işletilen bir işletme ve bir ilçeyi var eden bir işletme ama özelleştirildikten sonra, ne yazık ki özelleştirildiği günden günümüze kadar sürekli sorunların yaşandığı bir hâle geldi.

Sayın Başkanım, sizin de bilginize sunayım; en sonunda, maden işletmesi, herhâlde maliyetleri biraz daha yüksek olduğu için, kazancı düştüğü için -halk deyimiyle- pılıyı pırtıyı toplayıp maden sahasını terk etmiş. Yani şu anda orası kendi hâline terk edilmiş ama terk ederken de işçilerin maaşını aylardır ödememiş, aynı zamanda esnafa borçlarını ödememiş ve ilçede inanılmaz bir ekonomik krize neden olmuş. Öyle değil mi sayın milletvekilleri? Bu bilgi size de gelmiştir, siz de teyit ediyorsunuz ve bunun çözümü lazım. Yani çözümü nedir? Çözümü devletin, ilgili bakanlıkların bu işletmeleri iyi denetlemesi lazım.

Ayrıca, bir suistimal daha var, suistimal de şu: Yani maden işletmesinden kaynaklı gelirinin büyük bir bölümünü o ilçenin belediyesine aktarması gerekirken yaklaşık on beş yıldır belediyeye, kamuya olan miktarını da yatırmamış. Yani tam bir soygun düzeni. Adam geldi, vurgununu vurdu, madenini çıkarabileceği en yüksek kâr oranında çıkardı, sattı, maden değerini kaybetti, devlete ve yöre halkına enkazı bıraktı, kaçtı.

Şimdi, bu anlamda, Parlamentonun bilgisine sunuyorum, Bakanlık yetkililerinin bilgisine sunuyorum, Çevre Komisyonumuzun, Sayın Başkanım, sizin bilginize sunuyorum: Maden bu anlamda çaresiz, Maden'deki vatandaşlar zaten fakir fukara, evine ekmek götüremez, aldığı maaşla geçinen insanlar. Buraya devlet ve bakanlıklar bir an önce çare bularak buradaki mağduriyetin giderilmesi gerektiği konusunda Meclisimizi bilgilendirir.

Hepinize sevgi ve saygılarımı arz ederim, sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)