| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 01.07.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA AYTEN KORDU (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kuşkusuz, Mersin için, Mersin'in zeytinlikleri için verilen önergeyi, bugün ne İklim Kanunu'ndan ne de torba yasayla getirilen maden kanunlarından ayrı tutmak mümkün değil. Zaten kanunlar, böyle, ısmarlama krokiler verilerek -Muğla için de geçerli- sermayeye sunulan yasalarla gündeme geliyor dolayısıyla Mersin'deki zeytinlikleri düşündüğümüzde bu kanunları çıkaran ve bu kanunların kime, nasıl hizmet ettiğini bilerek çıkaran bir zihniyetten ayrı ele almak mümkün değildir.
Elbette ki zeytinler gerçekten çok bereketli, barışın sembolü olan kadim ağaçlar; çok büyük emeklerle yetiştirilen, çok büyük emeklerle büyütülen kadim ağaçlar aslında aynı zamanda. Dolayısıyla, bu hususu, devletin zeytinliklerinin, ormanlıklarının korunması yerine onları kesen, yerinden söken, taşıyan, talana açık hâle getiren zihniyetin kendisiyle ele almak gerekiyor. Dolayısıyla, derdi sermayeyi büyütmek olan, toprağı, doğayı her şeyi meta olarak gören, araçsallaştıran bir zihniyetin Mersin'in kadim zeytinliklerine bu yaklaşımı göstermesi çok da şaşırtıcı değil ama oradan bağlantılı olarak zeytinliklere ilişkin şunu da söylemek istiyorum: Bizim, bu sömürü çarkını, bu sömürü düzenini eleştirirken aslında bütüncül bir yaklaşım göstermemiz gerekiyor. Gerekçelerinde vardı, okudum, Suriye'den ithal edilen zeytinlerden ve zeytinyağından bahsediliyor. Sömürü zihniyetinin her biri aynıdır, hiçbir ülkede farklılık göstermez, yabancı veya yerel olsun sömürü zihniyetinin kendisi aynıdır. Bugün Afrin'de o zeytinlikleri yerinden söken, Afrin'de zeytinliklerin talan edilmesini sağlayan, oradaki halkın zeytinliklerinin sömürü düzenine tabi olarak buraya ithal edilmesini sağlayan zihniyetin kendisine de aynı derecede karşı çıkmak gerekiyor. İşte, biz, bu zihniyetin kendisine bir bütün, ortak tepki verebilirsek o zaman gerçekten halkın ormanlarını, zeytinliklerini, yaşam alanlarını koruyabiliriz diye düşünüyorum. Koruyamıyoruz, birçok açıdan koruyamıyoruz. Niye? Çünkü bir yandan bir sömürü geliştirirken bir yandan diğer, kendi işimizi, kendi yaşadığımız coğrafyada o sömürünün kendisini bütün şirketlere açık hâle getiriyoruz. Dolayısıyla, bu konuda bizim mücadelemiz -toprağını, suyunu, emeğini, hakkını savunan- zeytin ağaçlarını talan eden zihniyete karşı da bir bütün mücadeleyi gerekli kılıyor. Kapitalizme hizmet eden neoliberal politikaların kendisi aslında hiçbir düzenek tanımıyor çünkü derdi kâr yapmak, derdi alanları sermaye alanlarına açmak olan bu zihniyetin kendisine ilişkin yasalar çok özel olarak çıkartılıyor.
Benim bulunduğum Dersim'de de neredeyse...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AYTEN KORDU (Devamla) - ...145 yerde maden çalışması var, onları da bu vesileyle dile getirmek istiyorum. İşte, bunlardan biri Sekasur, Hozat ve Pertek ortasında kalan alanda maden ocağı açılmak isteniyor; orada halk bir nöbet başlattı, çadır nöbeti başlattı. Onları da buradan selamlıyorum.
Yine, Tahar Çayı'nda çok küçük bir regülatör vardı, tarihî bir regülatördü, aslında korunması gerekiyordu ama kapasite artışıyla orada büyük bir HES kuruluyor. O HES konusunda da hem orada bulunan tarihî köprüler hem orada bulunan su samurları, yaban geyikleri ve endemik bitki örtüsü büyük tehlike altında.
Yine, Ovacık Cevizlidere'de bir maden çalışması var. Bu maden çalışması -sondaj çalışmasıyla- birçok yerde su yataklarını değiştiriyor; meraları, orman alanlarını ve çiftçileri, herkesi etkiliyor. Bu, aslında zeytinlik alanlar da dâhil bir başka göçe zorlama politikasının kendisidir. İnsanların emek verdiği yaşam alanlarına el konularak, bir anlamda da göçe, başka...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYTEN KORDU (Devamla) - ...yerlere mecbur bırakılıyor. Bu konuda biz emeği ve yaşam hakkını savunan bütün mücadeleyi desteklediğimizi buradan bir kez daha belirtiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)