GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:64
Tarih:09.02.2012

VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adalet ve Kalkınma Partili Hatibe göre hayvancılık sektöründe sorun yaşanmıyor. Oysa Barış ve Demokrasi Partisinin, hayvancılık ve kırmızı et sektöründe sorunlar yaşandığına dair bir grup önerisi var, bu konuyu tartışacağız, "Gerçekten bu sektörde Türkiye'de sorun yaşanıyor mu yaşanmıyor mu?"

Tabii diyeceksiniz ki: "Ortalık toz duman, Türkiye'nin birçok sorunu var; Türkiye'nin komşularıyla sorunu var, Türkiye'nin kurumları arasında çatışmalar var. Bugün gündemde MİT-emniyet teşkilatı-yargı arasında gidip gelen konular, çatışmalar, meseleler? Nereden çıktı bu hayvancılık meselesi?" Ama bir yerde de hayat devam ediyor. Ülkede değişik sosyal sınıfların, değişik sektörlerin elbette ki sorunları olacaktır. Dinamik ülkede bu doğaldır. Bizim buradaki görevimiz bu sorunları çözmektir.

Tabii, Meclis sorun çözme yeridir. Siyaset sorun çözme yeridir. Burada milletin verdiği oyla, milletin iradesiyle millet adına kararlar vereceğiz, millet adına Hükûmeti denetleyeceğiz. Bunu da bir anayasayla yapacağız. Meclisin kuralları vardır, kaideleri vardır, İç Tüzük'ü vardır. Bu, Meclisin anayasasıdır. İktidar, Meclis İç Tüzüğü'nde bugünkü çalışma koşullarına uygun olmayan birtakım maddelerde değişiklik yapmak istiyor. Doğaldır. Bazı konular güncelleşebilir. Gerçekten Meclis çalışmalarında zaman alan, süre alan birtakım maddeler vardır. Bunlar düzenlenebilir. Ama siz de takdir edersiniz ki burası çoğulcu parlamenter sistem. Yani burası tek partili bir iktidar sistemine dayanan Parlamento değil. Burada, daha Türkçesi, sadece Adalet ve Kalkınma Partisi yok, Cumhuriyet Halk Partisi var, Milliyetçi Hareket Partisi var, Barış ve Demokrasi Partisi var ve bağımsız milletvekilleri var. Bütün bu milletvekilleri bu İç Tüzük'ün amir hükümlerine uyarak burada yasama ve denetim faaliyetlerinde bulunacak. Dolayısıyla burada yapılan düzenlemenin, bütün bu Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin ortak katkısıyla çıkması gereken, yapılması gereken bir İç Tüzük düzenlemesi olması gerekiyor. Demokrasi ise, bunun olması gerekiyor. Hakkaniyetse, bunun olması gerekiyor. Adaletse, bunun olması gerekiyor.

Dört buçuk yıllık milletvekiliyim. Gerçekten dün burada gördüğüm tablo beni çok üzdü. Elbette böyle bir ortamı, bu tip sinkaf birtakım lafların kullanıldığı, insanların, milletvekillerinin, arkadaşlarımızın birbirinin üzerine yürüdüğü bir ortamı hiçbirimiz arzu etmezdik. Ama, tabii, burada huzuru sağlayacak, sevk ve idareyi sağlayacak makam, Meclis Başkanlığı makamıdır. Dün gerçekten Sayın Cemil Çiçek bir kez daha hepimizi şaşırttı. Burada Sayın Cemil Çiçek'in yapması gereken, nihayetinde Sayın Cemil Çiçek, Sayın Meclis Başkanı, sadece iktidar partisinin Meclis Başkanı değildir; Parlamentoda grubu bulunan diğer siyasi partilerin, biz milletvekillerimizin tamamının Meclis Başkanıdır. Onun için, burada uygun olmayan ortamların ya da huzur bozan ortamların meydana gelmemesi için, hasıl olmaması için tedbir alması gerekiyordu ama ben dün şunu gördüm üzülerek, maalesef şunu söyleyeceğim: Sayın Cemil Çiçek karizmayı çizmiştir. Sayın Cemil Çiçek'in saygınlığına zede gelmiştir. Biz milletvekilleri olarak, hepimizin Meclis Başkanı olarak görüyorduk kendisini ama dün gördük ki sayın milletvekillerinin değil, Sayın Başbakanın Meclis Başkanı gibi burada tavır ve davranış içerisinde oldu. Onun için, dünkü olayların meydana gelmesinin temel sebebi ve ana sorumlusu Sayın Başbakanın talimatları doğrultusunda Meclisi yönetmeye çalışan Sayın Çiçek'tir. Sayın Çiçek'in istifa etmesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosuna yakışan budur.

Değerli arkadaşlarım, tabii Barış ve Demokrasi Partisinin gündeme getirdiği konu, gerçekten Türkiye'de hem üretici kesimi hem tüketici kesimi ilgilendiren bir konu. Nihayetinde bütün, 75 milyon yaşayan ferdimizin hayvancılıktan elde edilen ürünlere, hayvansal proteine ihtiyacı var. Dolayısıyla Türkiye'nin hayvancılık konusunda alacağı önlemler, tedbirler, Hükûmetin uygulayacağı politikalar, hayvancılık politikaları önemlidir. On yıldır AKP İktidarı var, on yıldır bu kürsüden hayvancılık politikaları konuşuluyor, on yıldır süt sektörünün krizi konuşuluyor, et sektörünün krizi konuşuluyor ama on yıldır bu sektörlerde gerçekten akla yatkın politikalar uygulanmamıştır; kısa vadeli, orta vadeli, uzun vadeli politikalar uygulanmamıştır. Mehter takımı misali iki ileri, bir geri; bakarsınız hayvancılık sektöründe kriz vardır, palyatif tedbirler, günü kurtarıcı tedbirler, destekler artar. Üç gün beş gün, üç ay beş ay sektörde kriz yaşanmaz ama o müdahalenin tesiri geçtiği zaman sektörde tekrar krizler yaşanmaya başlar.

Burada Barış ve Demokrasi Partisinin konu ettiği kırmızı et sektörüne yönelik krizleri 2009'dan beri yaşıyoruz, 2009'dan beri bu kürsüde kırmızı et sektöründe yaşanan sorunları konuşuyoruz. Gerçekten, tarım -bunun içerisinde gıda konusu var, hayvancılık konusu var- Türkiye'de iyi yönetilmiyor, bunu defaatle söylüyoruz. Bu kürsüden söz alan bütün milletvekilleri bu konuda Sayın Başbakanı uyarıyor. Ortada bir sorun var, tarım sektöründe sorunlar yaşanıyor. Dolayısıyla, bu sektörü sevk ve idare eden Bakanı gözden geçirmesi gerekiyor Sayın Başbakanın. Bu politikaları uygulayan Sayın Bakansa, bu politikalarda başarısızlık varsa, o zaman, Sayın Başbakanın yeni bir Tarım Bakanı bulması gerekiyor kendisine.

Bakınız, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunların başında, özellikle üretim yapan üreticilerin sorunlarının başında maliyet konusu var. Tarım sektöründe girdiler pahalı, kullandığı akaryakıt pahalı. Hayvancılık sektöründe üretim yapan arkadaşımın yem sanayisinden aldığı yem pahalı. Türkiye, önemli miktarda, yem sanayisinde kullanılan temel girdileri yurt dışından ithal ediyor. Türkiye, hâlâ, açık ara, yılda 3 milyar dolar, 3,5 milyar dolar yağlı tohumlara bedel ödeyerek ithalat yapıyor. İşte bütün bu girdiler yem sanayisinde kullanılıyor. Hâl böyle olunca, yem fiyatları, uluslararası pazarların, uluslararası borsaların insafına kalıyor. Uluslararası piyasalarda yem hammadde fiyatları arttığı zaman, otomatik olarak, Türkiye'de üreticinin kullandığı yem fiyatlarına da yansıyor ve üretici yüksek maliyetli yem kullandığı zaman, ürününü sattığı zaman elde ettiği para geliri üretime harcadığı para birbirini karşılamıyor ve çoğu zaman desteklemeler yetersiz olduğu zaman zarar ediyor.

En önemli konulardan biri mera konusu. Türkiye'de, gerçekten, son yıllarda meralar katledildi, meralar inşaat alanı olarak kullanılıyor, imara açıldı, meralar konusunda kanunların ilgili hükümleri uygulanmadı, yok sayıldı, birilerinin rantına açıldı. Dolayısıyla bu, hayvancılık sektörünü etkileyen önemli konulardan biri hâline geldi.

Biliyorsunuz, yıllar yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bir şiddet ortamı var, bir çatışma ortamı var, bir terör ortamı var. Uzun yıllardır Türkiye'yi besleyen, hayvancılık açısından, hayvansal ürün açısından besleyen en önemli bölgelerin başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri geliyor. Tabii, bugüne kadar gelen hükûmetler orada teröre karşı alınacak önlemleri genelde güvenlik eksenli düşündüğü için, orada sosyal meseleleri, oranın sosyoekonomik yapısını ikinci plana attığı için "yayla yasakları" adı altında uyguladığı yasaklar, direkt olarak bu sektörü etkileyen önemli yasaklar hâline geliyor. Dolayısıyla, bu konunun, yayla yasaklarının kaldırılması konusunun, zaten açlıkla inim inim inleyen yöre halkının önemli bir ekonomik getirisi olan, o yöre halkına önemli bir ekonomik katkısı olan hayvancılık sektörünün canlanması açısından da yayla yasaklarının tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor.

Bu sektörde sorunlar vardır. Onun için, Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin lehinde oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.