| Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 26.06.2025 |
METİN ERGUN (Muğla) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, görüşülmekte olan teklif, milletimizin ve ülkemizin kaderini yakından ilgilendirmektedir. Bildiğiniz gibi, dünyanın iklimi gözlerimizin önünde hızla değişmektedir. İklim krizi bir kehanet değil, hepimizi felakete sürükleyen bir hakikattir artık. Kurak topraklar, kavrulan ormanlar, taşan nehirler ve yıkıcı sellere maruz kalan şehirler bize bu gerçeği her gün yeniden, yeniden, yeniden hatırlatmaktadır. İklim değişikliği sessizce ilerleyen, buna karşılık hayatlarımızı derinden etkileyen bir düşmandır. Bu sebeple, iklim değişikliğine karşı etkin ve kalıcı politikalar geliştirmek zorundayız. Ancak görüşülmekte olan teklif ne yazık ki bu büyük felakete karşı yetersiz, eksik ve etkisizdir. İktidarın bu meseleye yaklaşımı yüzeysel ve göstermeliktir; teklif, etki analizi yapılmadan, çevresel, tarımsal ve ekonomik etkiler değerlendirilmeden Genel Kurula getirilmiştir. İklim değişikliğine neden olan çok boyutlu faktörleri ortadan kaldırmak veya azaltmak gibi bir hedefi de bulunmamaktadır. Bu teklif sadece Avrupa Birliğinin ticaret sisteminden dışlanmamayı hedef hâlinde tutmuştur.
Muhterem milletvekilleri, bu teklifte Türkiye'nin karbon nötr hedeflerine dair belirgin bir yol haritası yoktur. Türkiye Paris İklim Anlaşması'na taraf olmasına rağmen iktidar emisyonları azaltmaya yönelik cesur adımlardan kaçınmaktadır. 9'uncu maddeyle getirilen Emisyon Ticaret Sistemi Avrupa Birliğindeki sistemle tam uyumlu değildir ve ciddi yapısal eksiklikler barındırmaktadır. Türkiye bu sistemi sadece bir ticaret aracı değil karbon azaltımını hedefleyen, Avrupa'yla tam uyumlu ve yaptırımlarla güçlendirilmiş bir yapı olarak kurgulamalıdır.
Daha da vahimi, teklif, fosil yakıt teşviklerini kaldırmak bir yana, sürdürmektedir. Kömürle, petrolle, geçmişin enerji anlayışıyla geleceği inşa edemeyiz. Gerçekten bir dönüşüm istiyorsak rüzgara, güneşe ve yenilenebilir enerjiye yönelmeliyiz.
Bu noktada tarım ve su yönetimi konusuna da dikkat çekmek isterim. Üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye su fakiri olma yolunda hızla ilerlemektedir. Kuraklık artık sadece bir haber başlığı değil, çiftçimizin, köylümüzün her gün yaşadığı bir trajediye dönüşmüş durumdadır. Ancak bu teklif su yönetimi konusunda da ciddi bir çözüm sunmamaktadır. Çiftçilerimiz kuruyan topraklarda umutlarını yeşertmeye çalışırken bizler onların ızdırabına bigâne kalamayız, kalmamalıyız diye düşünüyorum.
Muhterem milletvekilleri, bu teklifi gerçekten anlamlı kılmak için şu adımlar atılmalıdır: Net sıfır emisyon hedefi bağlayıcı bir takvimle belirlenmelidir. Fosil yakıt teşvikleri kaldırılmalı, temiz enerjiye yönelim hızlandırılmalıdır. Yenilenebilir enerji yatırımları desteklenmeli, sanayimiz ve ekonomimiz yeşil dönüşüme hazırlanmalıdır. Su kaynaklarımızı koruyacak güçlü ve etkin politikalar geliştirilmelidir. Tarım ve ulaşımda karbon emisyonlarını azaltacak somut adımlar vakit kaybetmeden atılmalıdır.
Bir kez daha hatırlatmak isterim ki bizler burada yalnızca bir kanun teklifini oylamayacağız hem bugünün hem de yarının problemlerine yaklaşım tarzımızı ortaya koyacağız. Ya kayıtsız kalıp felaketin büyümesine göz yumacağız ya da Türkiye'yi iklim değişikliğiyle mücadelesinde gerçek çözümlere kavuşturacağız.
Bu düşüncelerle konuşmama son verirken İYİ Parti olarak bu teklife karşı oy vereceğimizi ifade ediyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)