GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sendikal haklara ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:102
Tarih:26.06.2025

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye işçi sınıfı bu Meclisin kapısına bir yasa teklifiyle dayandı. Öylesine bir teklif değil bu. Bu teklif, sömürü düzeni sahiplerine karşı ülkenin dört bir yanından işçilerin -50 bin işçinin- talepleriyle yazılmış bir mücadele çağrısı ve Meclis şimdi bu çağrıyla yüz yüze.

Türkiye'de 16 milyon işçinin sadece yüzde 5'i toplu iş sözleşmesi hakkına sahip, geri kalan milyonlar ya sendikasız ya da yetki barajlarına, patron itirazlarına, grev yasaklarına çarpıyor. İşçilerin örgütlenme hakkı, koridorlarında patron vekillerinin cirit attığı Çalışma Bakanlığına, grev hakkı saraydaki tek adamın keyfine, imzasına, sözleşme hakkı ise patronların keyfine bırakılmış durumda. İşe girişte işçilerin e-devlet şifrelerine el koyuyor patronlar. İşçiler sanki illegal bir faaliyet yürütüyorlarmış gibi müthiş bir gizlilikle sendikalaşma mücadelesi veriyorlar. İşçiye "Sendika seçebilirsin." deniyor ama barajlarla önü kesiliyor, "Greve çıkabilirsin." deniyor ama valisi, Cumhurbaşkanı grev yasakçısı olarak işçinin karşısına dikiliyor, "Mahkemeye gidebilirsin." deniyor işçiye ama yargı süreçleri yıllarca sürüyor; iş yerinde sendikalaşanlar işten atılıyor ve fişlenip kara listelere alınıp aylarca işsiz bırakılıyorlar. Tüm bu engelleri aşıp sendikayı kabul ettirdiğinde işçiler bu sefer de sendikal bürokrasi sınavı başlıyor.

Bakın, bütün bu yıldırmalara, bütün bu hak gasplarına rağmen işçi sınıfı yine de mücadeleyi bırakmıyor, bir adım geri atmıyor, kapitalistlerin yasal üçkâğıtlarla tıkadığı yolları mücadelenin iradesiyle açmaya çalışıyorlar. İşten atılıyorlar, baskı görüyorlar, sürgün ediliyorlar ama yılmıyorlar, yasak kararlarını yırtıp atıyorlar ve şimdi, fiilî mücadeleyle kazanmak istedikleri, bunun için mücadele verdikleri, barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş haklarını işçinin yasasıyla garanti altına almak istiyorlar.

Bakın, bu teklif sadece 24 maddelik bir düzenleme değil, bu düzenin sınıf karakterine tutulmuş bir ayna aynı zamanda; bu teklif işçilerin ölüme karşı yaşam, sömürüye karşı onur, güvencesizliğe karşı örgütlenme hakkını savunma çağrısı. İşçilerin bu yasayla, kendi yazdıkları yasayla ne istedikleri çok açık: Barajsız sendika istiyorlar yani işçinin, sınırlama olmadan, bürokratik, merkezî sendikalara mecbur kalmadan örgütlenme özgürlüğü olmasını talep ediyorlar. Yasaksız grev istiyorlar; sözde hak, özde yasak olan grev silahının en geniş tanımıyla hak olarak kabul edilmesini istiyorlar. Güvenceli iş yani patronun iki dudağı arasından kurtulmuş, keyfî fesihlere kapalı bir iş güvencesi.

Bu teklifin hikâyesi, sandığa hapsedilmiş, göstermelik bir demokrasinin değil, halkın doğrudan siyasete nasıl yön verebileceğinin, nasıl müdahale edebileceğinin de bir örneği aynı zamanda. Bu taleplerin bir kanun teklifine dönüşmesi için, sevgili arkadaşlar, yüz binlerce işçiyle tartıştık. Bakın, bu yasayı yazıp, imzalarını bizzat Meclise getirip bizlere emanet ettiler. Emek Partisi, CHP, DEM PARTİ, TİP'in imzasıyla, İYİ Parti ve YENİ YOL Gruplarının da mutabakatıyla 16 Haziranda işçilerin yasasını Meclise sunduk. Şimdi, gözler AKP iktidarında; işçilerin bu çağrısına yani doğrudan doğruya ortaya koyduğu iradeye cevap verecek mi yoksa her zamanki gibi Meclisi bir kere daha sermayenin damga pulu yalayıcısı olarak mı kullanacak?

Bakın, bu Meclis bugüne kadar enerji yasalarıyla, maden kanunlarıyla, vergi düzenlemeleriyle, kıdem tazminatına göz diken uygulamalarla, hatta bütçeyle sermayenin sınırsız imtiyazlarını geliştirdi, artırdı ama milyonlarca işçinin ortaya koyduğu en küçük bir talebi bile dikkate almadı, bunun için tırnağını bile oynatmadı. İşte şimdi "Madem öyle, kendi yasamızı da kendimiz yazarız." diyerek işçi sınıfı Meclisin kapısına dayanmış durumda. Bu kanun teklifi bu Meclisin tarafını, bu Meclisin karakterini sınıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SEVDA KARACA DEMİR (Devamla) - Eğer bu teklif yasalaşmazsa bilin ki milyonlarca işçi, bu Meclisin, patronların muhasebe bürosu, sarayın noteri, sermayenin darphanesi olduğunu daha çok anlayacak ve sizden hesap soracak; işte, sınav budur. Ya işçilerin bu çağrısına, 50 bin imzayla getirdiği bu kanun teklifine kulak vereceksiniz ya da kulaklarınız işçilerin öfkesiyle çınlayacak.

Bu yasa teklifini hazırlarken yaptığımız gibi, siz yasayı gündeme alana kadar bu ülkenin her fabrikasında, her atölyesinde, her inşaatında, her tarlasında mücadeleyi büyütmeye kararlıyız ve biz bu kararlılığı işçi sınıfından, onun mücadele tarihinden alıyoruz. Grev hakkını yasalaştıran Kavel direnişini, bütün bu hak gasplarını püskürten 15-16 Haziran direnişini, hükûmet düşüren Türkiye işçi sınıfını unutmayın. (CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)