GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:101
Tarih:25.06.2025

MEHMET KARAMAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler yeryüzünü Allah'ın bir emaneti olarak görürüz ve bu emanete sahip çıkmak hepimizin vazifesidir ancak önümüze getirilen bu yasa teklifi incelendiğinde küresel sermayenin taleplerine boyun eğen, yerli ve millî üretimi zora sokan, çiftçimizi ve sanayicimizi belirsizliğe mahkûm eden bir metinle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu teklif, her şeyden önce milletimizin ve devletimizin menfaatlerini göz ardı eden bir anlayışın ürünü olarak hazırlanmıştır. Küresel güçlerin ve Batı'nın karbon piyasaları üzerinden yeni bir ekonomik düzen inşa etme gayretine hizmet eden bu düzenleme Türkiye'nin millî çıkarlarını koruyacak bir dengeye sahip değildir. Bu kanun teklifi, ülkemizin asırlardır temel üretim kaynakları olan tarımı ve hayvancılığı neredeyse yok saymaktadır. Çiftçimizi, besicimizi, toprağını işleyerek helal rızık kazanan insanımızı iklim değişikliği bahanesiyle baskı altına alan bir yaklaşımı kabul edemeyiz. Su yönetimi, kuraklıkla mücadele, tarımın iklim değişikliğine uyumu gibi hayati konular bu kanun teklifinde sadece yüzeysel bir şekilde ele alınmış, lafta kalmıştır. Çiftçimizin ürettiği her ürünü bir karbon yükü olarak gören bir zihniyet bizim üretimimizi zayıflatır ve milletimizi dışa bağımlı hâle getirir. Eğer gerçekten iklim değişikliğiyle mücadele etmek istiyorsak önce yerli üretimi teşvik edecek ve tarımda sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek mekanizmaları hayata geçirmeliyiz.

Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifinde fosil yakıtlardan çıkış konusunda net bir yol haritası sunulmamaktadır. Türkiye'nin enerji bağımsızlığı bizim için hayati bir meseledir. Batılı ülkeler kendi sanayilerini büyütürken Türkiye'nin enerjisini kısıtlayarak bizi zayıflatmaya çalışmaktadırlar. Kömür, doğal gaz ve petrol kullanımına dair net hedefler belirtilmemiştir. Türkiye'nin nükleer enerjiye ve yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekmektedir. Ancak bu yasa teklifi enerji güvenliğimiz açısından da riskler taşımaktadır. Karbon ticareti ve emisyon vergileriyle sanayicimiz, küçük işletmelerimiz küresel şirketlerin rekabetine karşı savunmasız bırakılmaktadır. Biz enerji politikamızı milletimizin menfaatlerine göre şekillendirmeliyiz, yabancı şirketlerin taleplerine göre değil. Bu yasa teklifi karbon ticareti ve emisyon piyasası üzerinden Türkiye'ye büyük mali yükler getirmektedir. "Emisyon Ticaret Sistemi" adı altında oluşturulan mekanizma Avrupa Birliğinin karbon düzenlemeleriyle tam uyumlu hâle getirilmiştir. Peki, biz kendi sanayimizi, kendi üreticimizi koruyacak düzenlemeleri neden yapamıyoruz? Karbon piyasalarından elde edilen gelirlerin nasıl kullanılacağı belli değildir. Bu fonlar yeşil enerjiye geçiş, tarımsal kalkınma ve yerli üretimi desteklemek için mi kullanılacaktır, yoksa dış borçları finanse etmek için mi kullanılacaktır? Bu düzenlemeler, küçük ve orta ölçekli işletmelerimizi zor duruma sokacak, büyük küresel şirketleri ise avantajlı hâle getirecektir. Biz kendi iklim politikamızı yerli ve millî anlayışla inşa etmek zorundayız. Bu kanun teklifinde iklim adaleti konusu yetersizdir. Düşük gelirli vatandaşlarımızın enerji dönüşüm sürecine nasıl dâhil edileceğine dair hiçbir sosyal politika getirilmemiştir. Sanayide, tarımda ve konut sektöründe yapılacak dönüşümlerin maliyetini kim üstlenecektir? Küresel iklim politikalarına boyun eğerek milletimizi daha yüksek enerji faturalarına ve daha yüksek üretim maliyetlerine mahkûm mu edeceğiz? Bizim önceliğimiz milletimizin refahı ve geleceğidir. Eğer çevreyi koruyacaksak bunu milletimizin menfaatlerini göz ardı etmeden yapmalıyız. Bu yasa teklifi Türkiye'nin önüne Batı'nın karbon düzenlemelerini koyan ama yerli ve millî çıkarları ihmal eden bir düzenlemedir.

Eğer gerçekten bir iklim kanunu yapacaksak bunun içeriği şöyle olmalıdır: Tarım ve hayvancılık bu kanunun merkezinde yer almalıdır. Çiftçimiz, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız desteklenmeli, su yönetimi ve tarımsal sürdürülebilirlik öncelikli hâle getirilmelidir. Enerji bağımsızlığımız korunmalıdır. Yerli kömür, nükleer enerji ve güneş, rüzgâr enerjisi gibi kaynaklarımızı verimli şekilde kullanmalıyız. Karbon piyasaları ve emisyon ticareti mekanizmaları yerli sanayicimizi koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. İklim adaleti ve sosyal denge gözetilmelidir. Düşük gelirli vatandaşlarımızın ve küçük işletmelerimizin mağdur edilmemesi için ekonomik destekler sağlanmalıdır. Türkiye'nin uluslararası karbon politikalarına tam uyum sağlaması zorunlu kılınmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MEHMET KARAMAN (Devamla) - Bu ülke küresel finans çevrelerinin değil, kendi milletinin menfaatleri doğrultusunda hareket etmelidir. Bu kanun teklifinin Türkiye'yi enerji, sanayi ve tarım alanlarında zayıflatacak değil güçlendirecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu yasa ülkemize ve milletimize fayda sağlamayacaktır. Allah ülkemizi ve milletimizin menfaatlerini koruyacak basireti hepimize nasip etsin.

Sizleri ve aziz milletimizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)