| Konu: | Siirt’in sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 24.06.2025 |
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bizleri izleyen değerli halklarımızı saygıyla selamlıyor, daha önce defalarca bu kürsüden ismimizi anons eden, yakın zamanda yitirdiğimiz sevgili Sırrı Süreyya Önder'i saygıyla özlemle anıyor, yeni Başkan Vekilimiz Sayın Pervin Başkan'a yeni görevinde başarılar diliyor; ayağı, sözü barış getirsin diyorum. "..."(*) Başkan.
Siirt'in dağ gibi büyüyen, her geçen gün derinleşen ve artık görmezden gelinmeyecek hâle gelen sorunları var. Bunların başında da Siirt'in can damarlarından biri olan fıstık üretiminin karşı karşıya kaldığı çok boyutlu kriz geliyor. Siirt fıstığı sadece bir tarım ürünü değil, bu toprakların bereketi, Siirtli üreticilerin alın teri, şehrin ekonomik geleceği ve istihdam kaynağıdır. Ancak ne yazık ki tüm bu stratejik öneme rağmen fıstık üreticisi kaderine terk edilmiştir. En büyük sorun, üreticinin yeterli şekilde desteklenmemesidir, Siirt'in fıstığından ilk dört, beş yıl boyunca verim alınamamaktadır. Bu süreç üreticiye büyük bir ekonomik yük ve sabır dayatmaktadır. O hâlde bu sabrın ortağı devlet olmalı, üreticiye bu süre zarfında maddi ve teknik her türlü desteği sağlamalıdır. Bu destek üretimin sürekliliği açısından hayati önemdedir.
Bir diğer temel sorun ise kuraklıktır. İklim krizinin ağır sonuçlarıyla yüz yüzeyiz ama maalesef, sadece kuraklık değil, mesele aynı zamanda kötü planlama, yanlış yatırım ve rant düzenidir. Siirt'in etrafına yıllar içinde birden çok baraj yapılmıştır ancak bu barajlar ne içme suyu ihtiyacını karşılayabilmiş ne de tarım arazilerinin sulanma sorununu çözebilmiştir. Bu bir çelişki değil mi? Açık bir ihmal ve tercih meselesidir. Baraj yapıyorsunuz ama halkın çeşmesinden su akmıyor, çiftçinin bahçesine su ulaşmıyor. O hâlde bu barajlar kimin için, ne için yapılıyor; kime hizmet, neye hizmet ediyor? Ortada açık bir gerçek vardır: Bu barajlar halkın derdine derman olmamış, tam tersine doğaya, tarıma ve iklime zarar vermiştir. Özellikle Siirt'in fıstığı gibi ürünlerin gelişimi bu mikroiklim değişikliklerinden olumsuz etkilenmiştir. Üstelik barajlar nedeniyle yok olan tarım arazileri suya rağmen susuz kalmak zorunda bırakılmış, köylüler ve verimsizleşen topraklar da bu işin cabası. Bu bir kalkınma değil bir rant modelidir. Yaz aylarında köylerimizde, mahallelerimizde insanlar günlerce susuz kalmaktadır; tarım yapamamakta, hayvancılık bitme noktasına gelmektedir. Siirt gibi barajlarla çevrili bir şehirde susuzluk yaşanması bölgede eşitsizlik politikaları uygulandığının en açık göstergesidir. Bu tablo, aynı zamanda halk iradesine yönelik sistematik bir gasbın da göstergesidir. Yerel halkın ihtiyaçlarını değil iktidarın çıkar ilişkilerini gözeten yatırımlar hizmet değil sömürüdür. Bu nedenle, bir an önce, halkı değil rantı önceleyen bu anlayışa son verilmelidir.
Eruh ilçemizden çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Bu yaz Eruh'ta bahçe sulamaları yasaklandı. Belediye su kıtlığını gerekçe göstererek bu kararı aldı ancak hepimiz biliyoruz ki bu tür yasaklar yapısal sorunların üzerini örtmekten başka bir işe yaramaz. Sorun geçici değil köklüdür ve çözüm de geçici yasaklarla değil kalıcı yatırımlarla mümkündür.
Değerli milletvekilleri, Siirt'in büyüyen sorunlarına çözüm bulması gereken idareciler ne yazık ki çözüm üretmek yerine halkın iradesini gasbeden uygulamalara imza atıyor. Bu anlayış değişmedikçe Siirt'in fıstığı da suyu da kurumaya mahkûm kalacaktır. İstihdamdan eğitime, sağlıktan ulaşıma kadar Siirt'in tüm sorunları ancak halktan yana bir anlayışla çözülebilir. Biz bu kürsüden her zaman üreticinin, emekçinin, Siirt halkının sesini yükseltmeye, sözünü söylemeye devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)