GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:18.06.2025

SÜMEYYE BOZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımızı ve cezaevinde direnen siyasi tutsakları saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

İktidarın Meclise sunmuş olduğu yasa teklifinin, torba yasa teklifinin 11'inci maddesi üzerinde konuşacağım. Bu madde Ekonomik ve Sosyal Konseyin çalışma usul ve esaslarını tek bir kişiye yani Cumhurbaşkanına doğrudan yetkiyi veren bir içeriği gündeme getiriyor ve görüyoruz ki anayasal istişari bir danışma kurulu olarak kurulan bu Konsey görevini yerine getirmiyor ve şimdiye kadar zaten tamamen hiçleştirilmiş, değersizleştirilmiş, etkisizleştirilmiş ve göstermelik olarak sunulan bu Konsey şimdiyse tamamen yürütmenin güdümüne ve inisiyatifine bırakılıyor.

Bildiğiniz gibi, Ekonomik ve Sosyal Konsey 2010 yılında yapılan anayasal değişiklikle birlikte bir anayasal kurum niteliği kazanmıştı ve ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında Cumhurbaşkanına danışmanlık görevi yapacaktı. Peki, yirmi üç yıllık AKP iktidarında bu Konsey kaç kere toplandı; Cumhurbaşkanıyla ekonomik ve sosyal konularda kaç kere istişarede bulundu; kaç kere sosyal bir diyalog oluşturdu diye baktığımızda, üç ayda 1 toplanması gerekirken ve 50 defanın üstünde bir toplantı gerçekleşmesi gerekirken sadece 8 kez toplanabilmiş.

Ben de bu açıdan bazı uluslararası kavramlara, terimlere ve yapılan uygulamalara baktım, şöyle ifade edeyim: Almanya, İsveç, Norveç, Fransa gibi ülkelerde hayata geçirilen bazı uygulamalar var. Sosyal diyalog, üçlü yapı ve anayasal danışma kurulu gibi bir uygulama ve bu uygulamaların özünde ise "deliberatif demokrasi" "sosyal diyalog" ve "fren denge" gibi kavramlar kullanılarak, bunlar öncelenerek yapılıyor. Bu durumda, demokratik işleyişi güçlendirip, katılımı artıran ve aynı zamanda sosyal refahı güçlendiren bir mekanizma ortaya çıkmış oluyor.

Bütün bu bahsettiğimiz şeyler ile bu 11'inci madde arasında oluşan bu çelişkiye baktığımızda ise şöyle bir şey ortaya çıkıyor, 11'inci madde şu açılardan tamamen çelişik: Konseyin tüm işleyişi tek bir kişiye yani Cumhurbaşkanına devrediliyor yani istişare gidiyor, istibdat geliyor; sosyal diyalog mekanizması ortadan kaldırılıyor, istişare bitiyor, istibdat geliyor; demokratik katılım yerini merkeziyetçi tayin ve talimata bırakıyor yani yine istişare gidince istibdadın geldiğini görmüş oluyoruz.

Bu bağlamda, Sayın Abdullah Öcalan'ın yıllardır teorik ve siyasal düzlemde geliştirdiği ve 27 Şubatta da deklare etmiş olduğu demokratik toplum ve demokratik ulus paradigması, bu türden merkeziyetçi, tekçi yönetim pratiklerinin karşısında aslında gerçekçi bir alternatif sunmaktadır. Halkın doğrudan katılımına dayanan; emekçilerin, gençlerin, kadınların, bölgede, yerelde bulunan bütün halkların bu sürece doğrudan dâhil olduğu, eşit biçimde dâhil edildiği çoğulcu bir sisteme işaret ediyor. Oysa 11'inci madde, bu düzenlemede bu bahsettiğimiz toplumsal sözleşmenin tam karşısında. Çoğulculuk değil teklik, katılım değil buyurganlık, diyalog değil dikte ön plana çıkmış oluyor. Bizler de toplumun her kesiminin söz ve karar hakkı olduğu bir demokratik toplumdan, demokratik düzenden yanayız. Ekonomik ve Sosyal Konsey gerçek anlamda bir diyalog ve müzakere zemini oluşturacaksa eğer, temsil yapısı genişletilmeli, karar alma süreçleri çoğulculaştırılmalı, düzenli toplanması anayasal güvence altına alınmalı ve zorunluluk hâline getirilmeli, çalışma esasları da Meclisin tüm taraflarının eşit katılımıyla belirlenmelidir. Cumhurbaşkanının keyfiyle şekillenen bir konsey ne anayasal bir kurum olabilir ne de toplumun ihtiyaçlarına bir cevap ve çözüm sunabilir. Torba yasanın 11'inci maddesi bu yönüyle antidemokratiktir, sosyal diyalog fikrine kapalıdır, demokratik toplum paradigmasıyla hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Bu nedenle yalnızca geri çekilmekle kalınmamalı, yeni bir toplumsal sözleşmenin inşası için müzakere yolları hayata geçirilmelidir.

Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)