Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 97 |
Tarih: | 17.06.2025 |
GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanımız Tekin Bingöl'e de yeni görevinde başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, perşembe günü Komisyona zeytinlikleri katleden bir teklif gelecek. Biliyorsunuz, bazı kanunlar vardır, istisnadır, kişiye yönelik çıkarılır; cumhuriyetin, büyük değerlerimiz İdil Biret ve Suna Kan'ın müzik eğitimi için çıkardığı yasa gibi. Şimdi, karşımızda ise AKP'nin harika çocuklarına yönelik çıkarılmak istenen bir yasa var; nereden nereye!
Teklifle Muğla'da zeytinlik alanlarda elektrik üretimi bahanesiyle madencilik yapılabilmesinin önü açılmak isteniyor. Açık söylüyorum, bu bir maden düzenlemesi değil, zeytinlikleri yok etme düzenlemesidir. Açık söylüyorum: Bu, adrese teslim bir düzenlemedir, 2 şirket için doğa katledilecek, olan köylülerimize, insanımıza, tüm canlılara olacaktır. Bu şirketler zaten yıllardır "kapasite mekanizması" adı altında milyarlarca lira kamu teşviki almaktadır. Bu paralar halkın cebinden çıkmaktadır. "Zeytin ağacını taşıyacağım." demek "Bin yıllık tarım kültürünü yerinden sökeceğim." demektir. Üstelik zeytin ağacının taşınması, yeni zeytinlikler kurulması için hazine arazilerinin kiralanması öneriliyor. Kime? Zeytinlikleri sökecek olanlara. Yani yıkan teşvik alacak, yeniden diken tekrar teşvik alacak. Bu nasıl bir kamu düzenidir?
Değerli milletvekilleri, Akbelen'i nasıl savunduysak bugün de aynı dirençle bu teklifin karşısındayız. Toprağı, ağacı, geleceği savunuyoruz. Zeytinlikler madencilik için feda edilemez. Ortada bir kamu yararı yoktur, varsa yoksa sermayenin çıkarı vardır. AKP'nin harika çocuklarına yönelik kanun teklifi geri çekilmelidir. Bu ülkenin ağacına da çiftçisine de toprağına da sahip çıkmaya devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biraz geriye gitmek istiyorum. Yıl 1998, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başkanlığı düşmüş, Belediye Meclisinde başkan vekili seçimi yapılıyor. Refah Partisinin çoğunluğu olmamasına rağmen diğer partilerin desteğiyle Refah Partili Ali Müfit Gürtuna seçildi. Neden? Çünkü seçmenin iradesine saygı bunu gerektirir, siyasal nezaket bunu gerektirir. Gelelim bugüne. Gaziosmanpaşa Belediyemizin Meclisinde başkan vekili seçimi yapıldı. Neden yapıldı? Çünkü Gaziosmanpaşa Belediyesi 31 Martta zafer kazandığımız belediyelerimizden biriydi ve iktidar bunu sindiremedi. "Sandıktı, seçimdi, bana kadar." diyenler hemen yargı eliyle operasyona girişti, mesnetsiz iddialarla -bakın, sadece iddialarla, delil falan olmadan- Başkanımız Hakan Bahçetepe tutuklandı. Gerçekleşen seçimde AKP bütün teamülleri çiğneyerek belediyeyi gasbetti; tenezzül meselesi! Bakın, oy falan da çalınmıyor, direkt seçim gasbediliyor; bu utanç size yeter! Hakan Başkan çıkacak, o koltuğa tekrar oturacak ama sizin utancınız geçmeyecek.
Değerli milletvekilleri, 19 Mart sonrası başlatılan siyasi operasyonlar, insan onurunu hedef alan sistematik ihlallere dönüştü. Medya AŞ Müdürü Doktor İpek Elif Atayman yetmiş iki gün hücrede tutuldu, zırhlı kabinde, kelepçeli şekilde Afyon'a sürüldü, yerde yatırıldı, eşyaları çöpe atıldı, görüş hakkı on dakikaya indirildi. Bu mu sizin hukuk devleti anlayışınız? Yasa açık; cezaevinde onur esastır ama uygulama ne? Zorbalık, baskı, insanlık dışı muamele. Bu sadece kadınların değil hepimizin mücadelesidir. Hukukun çöküşüne, eşitliğin gasbına sessiz kalmayacağız. Kadını ezen, adaleti çürütür.
Değerli milletvekilleri, bugün partimize yaşatılanlar münferit adaletsizlikler değildir. Bir adı vardır: Düşman ceza hukuku. CHP'liysen, kadınsan, muhalifsen, yoksuldan, emekçiden, ezilenden yanaysan artık bir yurttaş değil bir hedef sayılıyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
GİZEM ÖZCAN (Devamla) - Bu, hukuk kisvesi altında yürütülen, CHP'yi yok etme operasyonudur; bu, halk iradesini ezmeye çalışanların pervasızca çırpınışıdır. Biz bu düşman hukuku rejimini tanımıyoruz. Yargılanan Ekrem İmamoğlu değil halkın değişim isteğidir, gasbedilen Hakan Bahçetepe'nin Başkanlığı değil sandığın meşruiyetidir, işkenceye maruz kalan İpek Elif Atayman değil bu ülkenin vicdanıdır. Bu halk, bu ülke sizin kurduğunuz korku rejimine teslim olmayacak. Bu çürümüş adalet düzenini tarihe gömeceğiz, halkın hukukunu yeniden inşa edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)