| Konu: | Vefat eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e ve Profesör Doktor Gazi Yaşargil’e, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ne, çocuklarla ilgili sorunlara ve yaşanan çocuk istismarlarına, asgari ücrete ve emekli maaşlarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 12.06.2025 |
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'i kaybettik; mekânı cennet olsun, ruhu şad olsun. Yakınlarına başsağlığı diliyorum; ailesine, etrafına, çalışma arkadaşlarına, CHP camiasına, Manisa'ya ve bütün Türkiye'ye başsağlığı diliyorum. Hayattayken kendisini hiç görmedim, hiç tanımadım ancak cenaze için gittiğimizde Manisa sokaklarında tanıdım kendisini. Sel gibi akan gözyaşı, sokakları doldurmuş on binler ve kendisi için söylenen o güzel sözler aslında Ferdi Zeyrek'in ne kadar güzel bir insan olduğunu hatırlattı. Tekrar, mekânı cennet olsun, ruhu şad olsun diyorum.
Bir başka kaybımız Gazi Yaşargil. Tam 100 yaşında hayata veda etti. 1925 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesinde hayata başlamış. Hakikaten bir Türk evladı, bir Anadolu çocuğu ve büyük bir mücadelenin ardından yurt dışında çok önemli başarılara imza atmış, dünya çapında başarılara imza atmış ve bizim mesleğimizde, tıp mesleğinde hepimize bir rol modeli olmuş önemli bir isimdi. O da dünyadan göçtü gitti ama giderken çok önemli başarıları, çok önemli değerleri bizlere miras bıraktı. Onun bir röportajına şöyle bir baktığımda aynen şu ifadeyi kullanıyor: "Benim, memleketime, milletime içten bir bağlılığım var. Biz de varız, 'Bizden de bir şeyler çıkabilir.'i ispat etmek için hayatımı verip çalıştım. Bizim milletimizi korumamız lazım." Böyle bir insandı Gazi Yaşargil. Uzun yıllar yurt dışında çalışmış bir hekim olarak şunun altını kuvvetli bir çizgiyle çizerek ifade ediyorum: Özellikle yabancı bir ülkede kariyer yapmak, o meslekte başarılı olabilmek son derece zordur, bir rol modelidir. Göçtü gitti, onun da mekânı cennet olsun, ruhu şad olsun.
Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü, önemli bir gün. Aşağı yukarı buna benzer bir konuşmayı geçen yıl, yine aynı günde yapmıştım ama geçtiğimiz yıldan bugüne neler oldu diye baktığımda çok fazla bir şeyin değişmediğine üzülerek tanık oldum. Şu anda Türkiye'de bir rivayete göre 720 bin, bir değerlendirmeye göre de 900 bin çocuk işçi var; korkunç bir rakamdan bahsediyoruz. Bu çocukları sokakta oyun oynuyorken; bu çocukları şu anda okula gidiyorken, kitap okuyorken, tatildeyken, arkadaşlarıyla geleceğe hazırlanıyorken ya da aileleriyle istikbale hazırlanıyorken görmemiz gerekirken maalesef, çok tehlikeli işlerde çalışıyorken görüyoruz ve bunların -ortalama istatistikler bu rakamı veriyor, sanıyorum reel rakamlar biraz daha fazla- 70 ila 80'i her yıl iş kazalarında hayata veda ediyor; bu son derece tehlikeli, son derece riskli bir durum. Tabii, bununla ilgili iktidarın yapması gereken çok önemli şeyler var, çok ciddi çalışmalar var; bunların yapılmadığını gördükçe üzülüyoruz ve her seferinde de iktidara bu sorumluluğunu hatırlatıyoruz.
Tabii "çocuk" deyince aklımıza sadece çocuk işçiliği de gelmiyor. Aslında çocukla ilgili Türkiye'nin çok önemli sorunları var ve iktidarın yapması gereken çok önemli işler var. Geçtiğimiz günlerde yine bu rakamı Ankara Emniyet Müdürlüğü açıkladı, İçişleri Bakanlığı açıkladı; Narkokapan-Ankara operasyonunda bir günde, bir tek günde 110 çocuğun sokaklarda uyuşturucu satarken, torbacılık yaparken yakalandığı haberi gündeme düştü; bu son derece vahim bir şeydir. Çocuklarımızın sokaklarda bu vaziyette oluyor olması son derece sıkıntılı, risklidir. Yine, Cumhurbaşkanlığının raporlarında geçtiğimiz aylarda açıklandı, sokaklarda zorla çalıştırılan ve dilencilik yaptırılan çocuk sayısı tam 50.293; bu da son derece ciddi, çok vahim bir tablo. Geçen yılın rakamları elimizde yok ama bir önceki yılın rakamları var, orada da baktığımızda 537.583 çocuğumuzun bir önceki yıl maalesef, çeşitli olaylara karıştıkları ya da adli makamlarla tanıştıkları gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bunlardan 178.834'ü suça sürüklenmiş yavrularımız yani gasp, hırsızlık, yaralama, uyuşturucu gibi suçlara girmiş yavrularımız; okulda olması gereken çocukların bu vaziyette olması gerçekten içler acısı bir tablo. Öte yandan, yine, 25.700 cinsel istismar vakası yaşanmış çocuklarımızla ilgili bir yıl içerisinde; bu akıl alır gibi değil, bu son derece ciddi bir rakam ve bu rakamın, maalesef, azalmadığını görüyoruz, giderek arttığını görüyoruz. Tabii, bunun birçok sebebi var. Bu sebeplerle ilgili, ilgililerin yapması gerekenleri bir kez daha hatırlatıyoruz. Bakın, OECD rakamları diyor ki: Türkiye'de her 4 çocuktan 1'i akşam yatağa aç giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, buyurun, devam edin.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Maalesef, yine, TÜİK istatistikleri bize şunu söylüyor: 0-5 yaş arası çocuk ölümlerinde ülkemizde bir önceki yıla göre yüzde 30'luk bir artış söz konusu. Maalesef, bunun da temel sebebi açlık ve sefalet.
Tabii, yanı sıra, bir başka konunun daha altını çizmek istiyorum. Hepimizin çocuklara dair bir sorumluluğu var. Bundan birkaç hafta önce yine Meclise yaptığım bir konuşmada Bahçelievler Kur'an Kursu'nda 17 yavrumuza oradaki hocanın cinsel istismarda bulunduğuna dair bir bilgiyi paylaşmıştım. O zaman AK PARTİ'nin nöbetçi Grup Başkan Vekili "Müftüyü aradım, doğruymuş, doğru söylemişsiniz." dedi ve verdiğimiz bilgiyi teyit etti. Tabii, mesele sadece orayla da sınırlı değil. Onun dışında, yine kendi bölgem Bandırma'da, Bandırma'nın bir camisi olan Kayacık Camisi'nde, Kur'an öğrenmeye giden çocukların orada cinsel istismara maruz kaldığını öğrendik, bununla ilgili adli işlemler devam ediyor fakat birkaç gün önce içimizi yaralayan bir başka şey daha oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, buyurun, devam edin.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismar yapmış bir müftü, adını vermekten bile imtina ediyorum ama Meclis kayıtlarına girsin diye söylüyorum "İshak Yıldırım" adında bir müftü 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunmuş ve bir süre cezaevinde kalmış, soruşturması hâlâ devam ediyor ve bunu Diyanet İşleri Başkanlığı aldı, şimdi vaiz olarak atadı ve bundan, bu kişiden, bu şahıstan bu millet ahlak öğrenecek, edep öğrenecek; bu, hakikaten akıl alır gibi değil. O bakımdan, Diyanet İşleri Başkanlığını göreve davet ediyorum; bu kadar rezaletin, bu kadar vahşetin, çocuk istismarının yaşandığı bir dönemde böyle bir karara imza atmasını şiddetle kınıyorum.
Son olarak asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili küçük bir değerlendirme yapacağım. Bakın, 2025 yılında asgari ücret 22.105 lira olarak açıklandı. Geçtiğimiz günlerde, mayıs ayı için TÜRK-İŞ dedi ki: "Açlık sınırı 25.092 lira."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Turhan Bey.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - BİRLEŞİK KAMU-İŞ de dedi ki: "26.452 lira açlık sınırı." Bakın, şu anda asgari ücret açlık sınırının bile altında.
Hepiniz hatırlayacaksınız, kamuoyuyla da paylaştık, İYİ Parti olarak Genel Başkanımızın dirayeti ve direktifiyle birkaç kere ısrarlı bir şekilde vurguladık, Parlamentoda da altını çizdik "Asgari ücretin 28 bin lira olması lazım." dedik; maalesef bu dediğimiz, bu talebimiz kale alınmadı. Bugün artık asgari ücret ne yazık ki açlık sınırının altına gelmiş durumda. Eğer tahmin edilen istatistiki rakamlar veya ortaya konulan tahminî enflasyon rakamları yıl sonuna kadar böyle devam edecek olursa asgari ücret açlık sınırının 8 bin lira altında olacak ki bu rakamların tutması da mümkün değil. Buradan iktidarı göreve davet ediyoruz: Asgari ücretle ilgili mutlaka bir revizyon, bir restorasyon yapılması lazım, mutlaka asgari ücrette bir artışa gidilmesi lazım. Sakın ola bize "Asgari ücret enflasyonun sebebidir dolayısıyla onun için yapmıyoruz." demeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bir cümleyle bitiriyorum, çok özür dilerim, tamamlıyorum bir cümleyle.
BAŞKAN - Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Elimizde örnekleri var; 2015'te, 2018'de asgari ücret zam artışları, enflasyonun çok üzerinde olmasına rağmen bir sonraki sene enflasyon oranının daha altında çıkmıştır. Dolayısıyla burada ekonomiyi düzeltmek ve o bakımdan da öncelikli olarak dar gelirlilere sahip çıkmak hepimizin sorumluluğu. Bu bakımdan, iktidarı göreve davet ediyorum. Mutlaka ve mutlaka asgari ücretle ilgili bir revizyon, bir düzenleme yapılması şart.
Emeklilerin durumuna değinmek bile istemiyorum. Maalesef akşam saat beşten, altıdan sonra çarşıya pazara çıktığınızda emeklilerin çürümüş, ezilmiş ürünleri, gıdaları topladığına tanık oluyorsunuz. 15-16 bin lirayla artık insanların geçinmesi mümkün değil. Muhakkak ve muhakkak iktidarın asgari ücretliye ve emekliye sahip çıkması lazım diyorum, hepinize teşekkür ediyorum.