GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:03.06.2025

KAMURAN TANHAN (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hiç kuşku yok ki içinde bulunduğumuz çağın insanlık krizinden çıkışının yegâne yolu insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygıdır. Bireyler ve kurumlar olarak uluslararası kurumların ve devletlerin bu temelde hareket etmelerini sağlamak üzere mücadele etmek de bizlerin en temel görevidir. Bu düzenleme sayesinde daha önce hiçbir şekilde tahliye imkânı olmayan hükümlüler artık belirli koşulları sağladıklarında özgürlüklerine kavuşabileceklerdir. Dolayısıyla bu düzenlemenin görece özgürlükler yönünde olduğunu, lehine olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Terörle Mücadele Kanunu'nun 17'nci maddesinin üçüncü fıkrası "Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla salıverilmeden yararlanamazlar." şeklinde düzenlenmiştir, bu hükmün kaldırılmaması ayırımcı bir düzenlemenin ve eksik bir düzenlemenin olduğunu açıkça gösteriyor. Bakın, 5275 sayılı Kanun'un 107'nci maddesinde düzenlenmiş olan şartlı tahliye, mahpusun cezasının bir kısmını infaz kurumunda geçirmesinden sonra iyi hâlli olması hâlinde erken tahliye edilerek cezasının kalan kısmını bazı yükümlülükleri yerine getirerek dışarıda geçirmesidir ama burada asıl nokta iyi niyetli olması, iyi hâlli olması. Ben geçen gün Kandıra Cezaevi'ni ziyaret ettim, Rize'den sürgün edilen bir mahpusla görüştüm, yemeklerin kötü olması nedeniyle itiraz etmiş ve 3 defa tutanak tutulmuş, infazı yakılmış. İşte, iyi hâlli olma kriteri bu kadar soyut ve kişiden kişiye, yerden yere, hapishaneden hapishaneye göre değişiklik göstermektedir.

Yine, konuya dönecek olursak, koşullu salıvermelerden yararlanılması noktasında hürriyeti bağlayıcı cezaların hangi suçtan mahkûmiyete ilişkin olduğu, suçla hangi hukuksal değerin ihlal edildiği yahut hükmolunan cezanın niteliği gibi hususlar kural olarak önem arz etmemektedir. Hürriyeti bağlayıcı cezanın türü ve süresi ise sadece koşullu salıverme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin hesaplanmasında dikkate alınmaktadır ancak genel kural bu olmakla birlikte, bazı kanunlarda öngörülen istisnalarla mahkûmların koşullu salıvermeden yararlanmaları yasaklanmıştır. Türkiye infaz sisteminde koşullu salıvermenin yasaklandığı kanunlardan bir tanesi de TMK'dir. Yine, TMK kapsamındaki politik suçlardan hükümlü olanlar mahkûmiyetlerine ilişkin kesinleşmeden sonra aynı kanun kapsamında bir suçu işlemeleri hâlinde koşullu salıvermeden yararlanamaz. Ne anlama geliyor? Örnek verecek olursak; propagandadan bir yıl ceza aldınız, daha sonra örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işlemekten beş yıl ceza aldınız, buradaki beş yılın tamamını yatmış olacaksınız diyor kanun.

Değerli milletvekilleri, burada 2'nci defa işlenen suçun tekerrürden işlenmesi yani tekerrür süreleri içerisinde gerçekleştirilmesi aranmamaktadır. Dolayısıyla adli suçlarda kişinin 3'üncü defa işlediği suç ancak tekerrür süreleri içerisinde gerçekleşmişse koşullu salıvermeye engel teşkil etmekteyken Terörle Mücadele Kanunu kapsamında politik suçlardan hükümlü olanlar mahkûmiyet hükmü kesinleşmesinden sonra bir zaman sınırlaması olmaksızın aynı kanun kapsamında işlenen ikinci bir suç koşullu salıverme yönünden engel olmaktadır. Yine, koşullu salıvermenin yasak olduğu bu tekerrür lehine ilişkin durum siyasi mahpuslara ilişkin ikili bir hukukun devrede olduğunu ve siyasi mahpusların koşullu salıverme hakkının dışında bırakıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Yine, Ceza Kanunu'nda örgütlü suçlar kapsamında cezalar zaten ağır. Terörle Mücadele Kanunu'nun 5'inci maddesine göre yarı oranda artırıyorsunuz; yetmiyor, infazı dörtte 3 çektiriyorsunuz; o da yetmiyor, uzak cezaevlerine naklediyorsunuz. Bu, hem ailelere hem cezaevindeki mahpuslara bir zulümdür. Bakın, bu durumda olan ve olan olaylara baktığımızda bir sürü insan yaşamını yitirdi bu yollarda. Cezaevlerine ulaşım maliyetlerini göz önünde bulundurduğunuzda bu cezaevi içerisinde bir cezaevi, infaz şerhinde bir infaz durumudur, dolayısıyla bu hususun da değiştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Yine, hasta mahpuslara ilişkin 20'nci maddede bir düzenleme yapılmış; evet, doğru, katılıyoruz. "Toplumun güvenliği bakımından ağır ve soyut bir tehlike." diyor yani kamu vicdanı diyor aslında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMURAN TANHAN (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Sayın Tanhan, lütfen tamamlayın.

KAMURAN TANHAN (Devamla) - Peki, şimdi soruyorum: O kamu vicdanı memleket ajandasının hangi gününe bir kırım, bir kıyım, bir katliam düştüğü zaman hangisinde yara aldı da bu yasayla yara alacak ya da bu düzenlemeyle yara alacak? Kamunun bir vicdanı olduğuna inanmak güzel bir söz, keşke öyle de olsaydı ama maalesef süslü sözlerin çekim gücü gerçekte yaşananların enkazını kaldırmaya yetmiyor. "Anayasası bile bir lokanta menüsü gibi mevsimine göre değişen, yeniden yazılıp çizilen bir ülkede adaletten, haktan, hukuktan konuşmaya, hakkımızı aramaya çalışıyoruz." demiş sevgili Murathan Mungan.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)