| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2025 |
CHP GRUBU ADINA CUMHUR UZUN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, memleketim Muğla'da bugün -artık dün- saat 02.17 sıralarında meydana gelen ve diğer illerden de hissedilen 5,8 şiddetindeki deprem nedeniyle gerek hemşehrilerime gerekse depremi hisseden diğer illerdeki yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi ileterek sözlerime başlamak istiyorum.
Ne yazık ki bu depremde henüz daha 14 yaşındaki bir kızımızı, Afranur Günlü'yü kaybettik; var olan kalp rahatsızlığı depremde duyduğu korkuya yenik düştü ve bu nedenle hayatını kaybetti. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Yine, yaşanan deprem nedeniyle 76 hemşehrimiz yaralandı, 3 kişi dışında ciddi olmayan bu yaralanmalar tedavi edildi, 3 kişinin tedavisine ise hastanede devam edilmektedir. Tüm yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz kanun için toplumun bizden iki temel beklentisi olmuştu. Bunlardan biri "Covid-19 mağdurları" diye kendilerini isimlendiren ve 31 Temmuz 2023 tarihinde henüz cezaları kesinleşmediği için infaza başlanamayan ancak suç tarihleri bu yasadan faydalananlarla aynı olan mahkûmların yapılacak düzenlemeyle bundan yararlandırılmaları ve böylelikle tahliyelerinin sağlanması, infazda adaletin sağlanmasıydı. Toplumun bu beklentisi aslında kendiliğinden oluşmadı. Topluma Sayın Adalet Bakanı açıkça Covid yasasından faydalanamayan bazı mahkûmların bu konuda mağduriyete uğradığını, eşitlik çerçevesinde bir düzenleme yapılabileceğini ifade ettiği gibi, infazla ilgili 40 maddelik bir düzenleme yapıldığını, 31 Temmuz 2023 tarihli açık cezaevindeki hükümlüleri kapsayan yasal düzenlemeden yararlanamayanların da bundan yararlandırılmasını sağlayan düzenlemenin de bu teklifin içinde yer aldığını söyledi. Devletin Bakanı hem de Adalet Bakanı bu sözleri söyleyince elbette toplumda bir beklenti, bir umut ve hatta bayramı evinde eşiyle, çocuklarıyla özgürce kutlayabilmenin hayali kurulmaya başlandı. Ancak iktidar, söz vermesine, bunu dillendirip umut oluşturmasına rağmen bu düzenlemeyi yapmayarak yine umutları boşa çıkardı.
Değerli arkadaşlar, iktidar her zamanki gibi yine yapamadığı, yapamayacağı sözler vererek bu kez zaten bir umuda sığınmış bulunan mahkûmları hüsrana uğrattı. Bayramda evde olmayı hayal eden binlerce mahkûm bir kez daha yıkıldı, kahroldu; tabiri caizse onlara bayram haram oldu. Yaşanan bu durumla ilgili Adalet Bakanından tek bir ses çıkmıyor, suspus olmuş durumda; oysa Adalet Bakanı "af" gibi, "lehe infaz indirimi" gibi laflar etmeden önce çok kez düşünmeli; yapamayacağı, tutamayacağı sözler vermemelidir. Çünkü bakan sözü, hele hele Adalet Bakanı sözü tutulmadığında mahkûmlar bir kez daha yıkılmaktadırlar. Bakan sözü devlet sözüdür ve tutulmak zorundadır; şimdi sözünü tutmayan Sayın Adalet Bakanının yapması gereken tek bir şey var, o da istifa etmesidir. Buradan, bu kürsüden Adalet Bakanını istifaya davet ediyorum; Sayın Adalet Bakanı, kendi sözlerinizle umutlandırdığınız, bayramda evinde olmayı hayal eden mahkûmlardan ve yakınlarından özür dileyiniz ve derhâl istifa ediniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu kanunun topluma vadettiği ve toplumda beklenti oluşturduğu ikinci önemli konu ise cezasızlık algısını yenme iddiasıdır. İktidar, bizzat kendisinin oluşturduğu ve genel olarak infaz rejimleri üzerinden yürüttüğü ve "Toplumda suç işleyenin yanına kâr kalıyor, suçlular gerekli cezayı almıyor, çekmiyor." şeklinde gerçekleşen düşünceyi bu kanunla yenmeyi amaçladığını ifade etmektedir. Bu amaçla da her ne suç işlenirse işlensin alınacak mahkûmiyet hükmünün beş günden az olmamak üzere 1/10'unun mutlaka cezaevinde geçirilmesi gerekliliği düzenlenmektedir. Oysa toplumdaki cezasızlık algısı ve hatta cezasızlık olgusu iktidarın bu kanunla düzenlemeye çalıştığı beş günden az olmamak üzere alınan cezanın en az 1/10'unun hapiste yatırılarak geçirilmesiyle giderilebilecek bir durum değildir. Adalete olan güvenin yüzde 20'ler seviyesine indiği, haksız, hukuksuz uygulamaların her gün yüzlerce kez tekrarlandığı bir toplumda cezasızlık algısı öyle sadece cezanın bir bölümünün hapiste geçirilmesiyle giderilemez. Kanunların herkese eşit, adil ve hakkaniyete uygun şekilde uygulanması gerekir. Deprem zamanında Kızılaydan çadır satan Kerem Kınık'ın kızının karıştığı ölümlü trafik kazası sonucu hiç hapiste yatmaması şeklinde yapılan yargılama sonuçlarıyla bu toplumda cezasızlık olgusunu engellemek şöyle dursun, daha da güçlendirirsiniz. Ankara'nın orta yerinde yaşanan Sinan Ateş cinayetinde cinayete karışanların bazılarını yargılamadan uzak tutarsanız cezasızlık olgusunu yenemezsiniz. VIP'te bavullarla altın kaçırdığı tespit edilenleri partilerinden istifa ettirdiğiniz hâlde yargılamalarını sağlamazsanız bu olguyu yenemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Kendileriyle birlikte oğulları da para sayma makineleri ve ayakkabı kutularıyla yakalanan Bakanları yargı önüne çıkarmadığınız takdirde cezasızlık olgusunu ortadan kaldırmanız mümkün olmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Dünyanın hiçbir yerinde olmayan "suçun yatarı yok" şeklindeki bir kavramı yaptıklarınızla silemezsiniz. Siz önce adil olmayı öğrenin; sizden olmayanın da haklarının olduğunu, masumiyet karinesinin tüm insanlar için olduğunu, lekelenmemeye herkesin ihtiyacının olduğunu, yargının sizin sopanız olmadığını, olamayacağını öğrenmek zorundasınız. Ne için ve kime söylendiği çok açık olan bir "ahmak" sözü için geleceğin Cumhurbaşkanı adayını siyasi yasaklı yapmaya çalışmayın. Size rakip oldu, Cumhurbaşkanı olmasın diye partimizin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun otuz bir yıllık diplomasını iptal edemeyeceğinizi, hiçbir hukuk devletinde böyle bir hâlin yaratılamayacağını öğrenin. 16 milyon İstanbullunun oylarıyla seçilmiş bir Belediye Başkanının, Sayın Ekrem İmamoğlu'nun "Bir suç örgütünün lideri." denilerek tutuklanamayacağını öğrenin. (CHP sıralarından alkışlar) Tutuklamanın son çare, esas olanın tutuksuz yargılama olduğunu öğrenin. Delilden sanığa gidilmesinin ceza yargılamasının temeli olduğunu öğrenin. Tutuklayıp sonra delil bulmaya çalışmanın heybede turp aramak olduğunu, bulamayınca ahtapota sarılmak olduğunu, tüm bunların da beyhude çabalar olduğunu öğrenin. Gizli tanık iftiralarıyla suç ve suçlu yaratmanın yargılama değil, kul hakkı yemek olduğunu öğrenin. Öğrenin de bu ülkede adalet herkese eşit dağıtılsın, adalet yerini bulsun, adalete güven yeniden oluşsun, cezasızlık algısı da cezasızlık olgusu da artık son bulsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)