| Konu: | Haziranda yitirdiklerine, onuncu yargı paketine ve yeni yargı paketine, TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamına, toplumsal barışın nasıl sağlanacağına ve İzmir Büyükşehir Belediyesindeki greve ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2025 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Gece leylak ve tomurcuk kokuyor/Yaralı bir şahin olmuş yüreğim/Uy anam anam haziranda ölmek zor" Evet, Hasan Hüseyin Korkmazgil böyle sesleniyordu Nazım'ın ölümünden sonra. Haziranda yitirdiklerimizi ben de anmak istiyorum: Nazım Hikmet'i, Ahmed Arif'i, Savaş Buldan'ı, Hacı Karay'ı, Adnan Yıldırım'ı, Muhsin Melik'i ve saymakla bitmeyecek kadar siyasetçiyi, şairi, ozanı, yazarı, aydını. Evet, maalesef, bundan otuz bir yıl önce Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım dönemin derin devleti tarafından katledildiler. Bu derin devletten kurtulamadık, biz bu cinayetlerden de kurtulamadık. O dönemde katledilen iş insanlarının bilgisini bizzat dönemin Başbakanı televizyon ekranlarından dile getiriyordu, liste açıklıyordu Tansu Çiller; unutmadık ve o dönemde katledilen 17 binden fazla faili belli meçhul var ve bu vesileyle kendilerini bir kez daha saygıyla anıyorum.
Yine, haziranda yitirdiğimiz Nazım Hikmet'i anmak istiyorum; barışın, kardeşliğin, eşitliğin mücadelesini veren büyük ozanı anmak istiyorum. Ahmed Arif'i anmak istiyorum. Evet, Kürt şair Ahmet Arif "Hasretinden prangalar eskittim" kitabında aslında aşkı ve sevdayı en güzel anlatan şairlerimizdendi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün onuncu yargı paketini görüşeceğiz. Sayın Adalet Bakanının bu yargı paketi Meclise gelmeden önce defalarca dile getirdiği başlıklar vardı, bunlar şöyle özetlenebilir: "Ceza adaletini daha etkin sağlayacağız. İnfaz eşitliği adına önemli düzenlemeler yapacağız. Hiçbir mahpusun cezaevinde hayatını kaybetmesini istemeyiz. Covid yasasında eşitsizlikleri ortadan kaldıracağız." Tüm bu açıklamalardan sonra kamuoyu tabii ki büyük bir beklentiye girdi. Hepimiz bu konuda yapılabilirlikler üzerinde çabaladık, istişarelerde bulunduk. Mecliste tüm partiler bu konuda elinden geleni yaptı diyebiliriz fakat sonuçta gelen paket maalesef toplumun beklentilerini karşılamaktan çok çok uzak, hatta bu dönemin özelliğine dair beklenen bir yargı paketi olma vasfını da taşıyor diyemeyiz çünkü bu dönem demokrasi adına, barış adına, demokratik toplum adına adımların atıldığı, bu çabanın içinde olunduğu bir dönem. Dolayısıyla bizim burada yapacağımız her düzenleme, hele hele yargı dediğimiz mesele üzerindeki her düzenleme bu sürece -siz de takdir edersiniz ki- katkı sağlar. Bu katkıyı sağlamak yerine âdeta bu dönemin özelliklerini dikkate almaz bir yerden yaklaşmak çok da anlaşılır değil çünkü yargı reformu, yargıda yapılması gereken düzenlemeler dediğimiz mesele Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve İnfaz Kanunu başta olmak üzere çeşitli kanunlardaki düzenlemeleri içermeli ve bu kanunlardaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmalı, adaletsizlikleri ortadan kaldırmalı. Bugün cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu olarak 417 bin kişi kalmakta ve cezaevleri kapasitesinin 100 bin kişi üzerinde bir doluluk var. Cezaevlerinde işkence var, cezaevlerinde hak ihlalleri var, o kuyu tipi cezaevlerinde aslında insanlar canlı canlı ölüme terk ediliyorlar. Dolayısıyla, bütün bunlar kabul edilebilir değil. Bu konularda hızla adım atılması gerekirken maalesef çok kısmi bir düzenlemeyle geçiştirilmeye çalışılıyor.
Umuyoruz ki bugün burada sürdürülecek görüşmeler, tartışmalar sonucunda iktidar buradan gerekli dersleri çıkararak çok geç kalmadan yeni yargı paketini bir an önce Meclise sunar; bu eleştirileri, toplumun dile getirdiği görüşleri, kaygıları dikkate alarak bir an önce bu paketi getirir. Kamuoyunda "sonbahar" diye konuşuluyor, bence sonbaharı bile beklemeye gerek yok; hemen bayramdan sonra, Meclis tatile girmeden bir düzenleme daha yapma şansımız var, bu şansı iyi kullanmak adına iktidara buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, enflasyon rakamı açıklandı. Her ayın 3'üncü günü enflasyon rakamı açıklanıyor ve biz son iki yıldır şunu görüyoruz: Sayın Mehmet Şimşek'in programı çalışmıyor ama TÜİK çalışıyor. Evet, TÜİK her ayın 3'üncü günü mucizeler yaratmaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Yüzde 4'e yakın enflasyonu yüzde 1,53 olarak açıklamayı yine başardı. Evet, program çalışmıyor ama TÜİK bu konuda çok marifetli, enflasyonla mücadeleyi bu yöntemle sürdürüyor. Hazine ve Maliye Bakanının ortaya koymuş olduğu Dezenflasyon Programı çalışmıyor ama kafalarını da çalıştırmıyorlar. Dolayısıyla bu programda yol alınamayacağını iki yılda öğrenmiş olmaları gerekirken hâlâ rakamlarla oynayarak sanki program çalışıyormuş gibi bir anlayışı dayatıyorlar. Bunun sonucunda ne oluyor? Bunun sonucunda yoksulluk derinleşiyor. Bunun sonucunda ne oluyor? İşsizlik yükseliyor, zamlar artmaya devam ediyor. Bugün toplumun yaşadığı birçok sorunun kaynağı buradan besleniyor. Bu konuda gerçekten yapısal sorunlara çözüm üretmek yerine hâlâ bu programda ısrar etmek aslında bir nevi halk düşmanlığından başka bir şey değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bakın, yoksulluk sınırı, TÜRK-İŞ'in açıkladığı yoksulluk sınırı 82 bin liradır ve bu 82 bin liraya karşılık asgari ücretin 22 bin lira olduğu ve yeni bir düzenlemeye hâlâ gidilmemesinden dolayı da sene sonuna kadar açlık sınırının çok çok altında kalacağı artık bir gerçekliktir. Dolayısıyla artık bu durumu ciddiye alarak belli düzenlemelerin hayata geçirilmesi kaçınılmazdır.
"Toplumsal barış." diyoruz. Evet, toplumsal barışı sağlamanın bir ayağı tabii ki yargı düzenlemeleri ise bir ayağı da kuşkusuz ekonomik alanda toplumun içine düştüğü bu girdaptan kurtarılması olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir önemli konu da tabii ki emekçi hakları, işçi haklarıdır, sendikal haklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu konularda iktidarın sendikal hakları görmezden gelen düzenlemeleriyle aslında emekçiler, işçiler her geçen gün çok daha zor koşullarda yaşamak zorundalar; hak mücadeleleri gasbedilmektedir.
Şimdi, diyeceksiniz ki: "İktidar bunu yapıyor da muhalefet farklı mı?" Vallahi değil yani bu burjuva iktisat anlayışının solu da aynı sağı da aynı. İşte, İzmir Büyükşehir Belediyesindeki greve dönüp baktığınızda bunu görmeniz mümkün. Aynı derdi orada da görüyorsunuz. İzmir Büyükşehir Belediyesindeki işçiler ne istiyor? DİSK'e bağlı GENEL-İŞ diyor ki: "Ücrette eşitlik istiyoruz. Ücrette eşitlik konusunda işletmelere bağlı TİSK süreciyle belli bir ücret belirlenmiş; biz de bu haktan yararlanmak istiyoruz çünkü aynı işi yapıyoruz, aynı ücreti alacağız, almalıyız." Buna karşılık Belediye grev kırıcı bir havayla işçileri suçlayan bir yerden meseleye yaklaşıyor. İşçiler haklıdır, haklarını istiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İşçilerin istedikleri ücret de hiç o kadar yüksek bir ücret değildir. Bakın, biraz önce yoksulluk sınırından bahsettim. Yoksulluk sınırının 82 bin lira olduğu bir yerde ücretlerin en azından bu düzeyin etrafında olması gerekirken hâlâ herkes ölçü olarak asgari ücreti gösteriyor. Asgari ücret 22 bin liraymış, efendim 80 bin lira ücret, 70 bin lira ücret istenir miymiş? Hayır, 70 bin lira ücret istenir, 80 bin lira ücret istenir, tartışılacak mesele asgari ücretin düşüklüğüdür. Bu ülkenin ayıbı asgari ücretin 22 bin lira olmasıdır, en düşük emekli maaşının 14.500 lira olmasıdır. O yüzden bu ayıptan bu ülkeyi kurtarmak için acilen yeniden bir maaş ve ücret düzenlemesi yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.