GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:29.05.2025

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, ben bugün sözlerime, şu an içinde bulunduğumuz ve yüz yıllık cumhuriyet tarihinin çözme konusunda herhangi bir irade göstermediği, sadece inkârla, asimilasyon politikalarıyla ve askerî çözümde ısrar ettiği Kürt sorununun çözümünde başka bir evreye geldiğimiz ciddiyetinin altını çizerek başlamak istiyorum.

Barış çok ciddi bir iştir, barışın toplumsallaşması çok ciddi bir iştir ve sadece biz yaşamıyoruz. Burada atılacak adımlar meselesinde dünya örnekleri bize birçok veri sunuyor. Mesela, en yakın barış anlaşması Kolombiya'da yapıldı. Kolombiya sürecini, bu Meclisteki bütün milletvekillerinin -en yakın tarihte olması açısından- özellikle irdelemesini öneririm. Barış anlaşmasının imzalanmasından hemen sonra bir süre orada bulunup birçok kişiyle de konuştuğumdan bizim oradan çok büyük dersler çıkaracağımızı düşünüyorum Sadece bundan değil, İrlanda, Güney Afrika... Dolayısıyla, biz yeniden bir keşif yapmıyoruz. Kuşkusuz bu coğrafyanın özgünlükleri var. Bu coğrafyanın özgünlükleri olmasına rağmen ana rota aynıdır. Nedir? Barış çok ciddi bir iştir. Siz, bir hafta önce, onuncu yargı paketinde "Biz İnfaz Yasası'yla Covid-19'un eşitsizliğini kaldıracağız ortadan." deyip inanılmaz bir beklenti yaratırken "Hasta tutsaklar meselesini çözeceğiz." deyip "Ağırlaştırılmış müebbet alanlar bu kapsamda değil." diyerek barışı inşa edemezsiniz, olmuyor böyle. O yüzden, lütfen, girdiğimiz sürecin ciddiyetine uygun bir adım atılması gerekiyor.

Nedir mesela barış sürecinin gerekleri? Hemen olmayacağını herkes bilir, zaman alır ama ilk atılan adımlar çok önemlidir. Mesela, hakikat komisyonları vardır, adalet komisyonları vardır; bir an önce bizim önce Mecliste bir komisyon kurarak sonra toplumsal kesimlerle birlikte hakikat komisyonlarıyla, adalet komisyonlarıyla bu işin ciddiyetine uygun adım atmamız gerekiyor. Bunun, sadece iktidarın iki dudağı arasına bırakılacak bir mesele olmadığını en çok barış için mücadele edenler biliyor. O yüzden, hemen, derhâl -cumartesi günü Komisyon toplantısı var- bu hatalardan vazgeçip onuncu yargı paketini olması gerektiği gibi yeniden revize edilmesi gerekiyor.

Sonra, bir başkası, hemen geliyorum; Halkların Demokratik Kongresinden söz etmek istiyorum. Halkların Demokratik Kongresinin kuruluşundan beri ben de onun içindeyim. 18 Şubatta bir operasyon yapıldı Halkların Demokratik Kongresine ve hiçbir suç, hiçbir şey hakiki olmadığı için arkadaşlarımız tahliye edilmeye başlandı ama hâlâ 15 arkadaşımız hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutuluyor; mesela, derhâl onların serbest bırakılması gerekiyor.

Eğer barış inşa edeceksek toplumsal kesimlerin güvenini de inşa etmek zorundayız. Nedir peki bir başka yol? Silivri'de hâlâ tutuklu öğrenciler var. 19 Martta Saraçhane eylemleri nedeniyle, Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasından sonra İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin barikatı -o gençlerin öfkesi- yıkmasıyla başlayan... "Eşitlik istiyoruz." "Eğitim hakkı istiyoruz." "Diplomalarımızın yok sayılmasını istemiyoruz." diyen gençler hapiste. Türkiye genelinde sayı hâlâ net değil. Bir kere onların bırakılması gerekiyor.

Şimdi bir başkası, barış inşa edecekseniz bu memlekette barış isteyen siyasi tutsakları serbest bırakacaksınız. Siz de biliyorsunuz, Kobani kumpas davasında aslında boşu boşuna yatıyor Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Günay Kubilay, Alp Altınörs, Tayfun Yıldırım. Ayrıca Gezi tutsakları, onu da biliyorsunuz, hepsi suçsuz yere yatıyorlar; Can Atalay, Osman Kavala ve bir dizi diğer arkadaşımızı serbest bırakmak zorundasınız. "Toplumsal barış" dediğiniz şey, ilk etapta atacağınız bu adımlarla inşa olacaktır. Sonra, bir taraftan "barış" "demokrasi" deyip bir taraftan "Biz bu sorunları çözeceğiz." deyip bir taraftan yeni yeni yasalarla siyasi yasaklar getirmek... İşte duyuyoruz, yine, Özgür Çelik'e siyasi yasak istemiyle dava açılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Siyasi yasak getirmek, hele bir de iktidarın kendisine aynı şekilde itaat etmeyen, biat etmeyen herkesi yargı eliyle siyasi yasaklı yaparak tehdit etme huyu bu sürece dinamit koyan bir başka unsurdur; derhâl bu uygulamalarınızdan vazgeçeceksiniz. "İktidarın iki dudağı arasında değil." derken ben şunu söylüyorum tüm toplumsal kesimlere: Bu süreçte kötümser olmaya, buradan bir şey çıkmaz demeye hakkınız yok. Küçücük bir ihtimal varsa bile bu olanağı büyütmek için mücadele etmek zorundayız, mücadele ile müzakereyi el ele yürütmek zorundayız. Kadınların bu ülkede barışa ihtiyacı var; ekonomik kriz altında, yoksulluk altında ezilenlerin barışa ihtiyacı var, ekolojik yıkım nedeniyle yerinden edilenlerin barışa ihtiyacı var; göçmenlerin, mültecilerin barışa ihtiyacı var; öyleyse topyekûn barış için mücadele etmeliyiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)