GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:29.05.2025

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda istihdam edilen personelin niteliklerinin yükseltilmesi amacıyla yurt dışına eğitime gönderilmesi, tarafımızca olumlu görülen ve ülkemizde de yıllardır uygulanan bir yöntemdir. Ancak diğer kamu kurumları, uzman yardımcılarını çeşitli sınavlardan sonra göreve almakta ve görev süreleri devam ederken ihtiyaca göre yurt dışına eğitime göndermektedir. Bu 2 kurum için yani Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu için henüz istihdam edilmemiş kişilerin eğitim süreçlerinden sonra yurda dönüşlerinde yüksek lisans eğitimini tamamlayanların uzman yardımcılığına, doktora eğitimini tamamlayanların uzman kadrolarına alınması durumu bulunmaktadır. Uzman yardımcılığı ile uzmanlık esasında yüksek lisans ve doktora eğitiminden bağımsız elde edilebilen kadrolardır. Yurt dışı yüksek lisans ve doktora eğitimi, mevcut uzman ve uzman yardımcılarının niteliklerini yükseltmek amacıyla kullanılmaktadır. İlgili personel yurt dışında bu eğitimleri tamamlamış olsa bile uzmanlığa geçiş için gerekli diğer şartları yerine getirmek zorundadır. Bu farklılaşma nedeniyle çarpık bir yapı oluşmaması adına diğer kamu kurumlarındakine benzer bir uygulamaya geçilmesi daha faydalı olacaktır diyoruz ve bu maddeyle ilgili de bu şekilde şerhimizi bildiriyoruz.

Gelelim adaletten devam etmeye. Hukukçu olmamız hasebiyle adaletin eksikliklerini dile getirmeye devam edeceğim. Bakın, ülkemizde hukuk ve adalet adına yapılacak çok iş vardır; bunu defalarca söylüyoruz, defalarca anlatıyoruz. Bugün Selda Bağcan'ın, sanatçı Selda Bağcan'ın şarkısından esinlenerek kurulan "Adaletin Bu Mu Dünya" isimli bir derneğin yaptığı araştırmaya göre toplumun yüzde 69'u adalete güvenmiyor, yine bu yüzde 69 içerisinde yaş grupları olarak güvenmeyen en büyük kesim 18-32 yaş arası yani gençlerimiz. Yine, gençler arasında da güvenmeyenlerin en yüksek oranında üniversiteli ve üniversite mezunu gençlerimiz bulunmaktadır. Bu bize neyi göstermektedir? Adalete güven konusunda gençlerimize çok uzağız.

Bugün, tutuklu yargılanmalardan bahsediyoruz. Yarın Silivri'de 17 gencimiz -bakın, yarın ceza verilse bile, verilecek cezadan dolayı cezaevine hiç girmeyecek olsalar bile- aylardır cezaevinde tutuklulardı. Bunların içinde üniversitede okuyanı vardı, master yapanı vardı veya çalışanı vardı; yine, bunun dışında, gençlerimiz arasında Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'na katılan öğrencilerimiz vardı. Bu nedir? Biz önce şunu söyleyelim: Biz bu sınava karşı değiliz, sınav sistemine karşıyız, ölçme değerlendirme yönteminin adil ve amaca uygun olmamasına karşıyız. Sınavın amacı neydi? Hukuk mesleklerinde kaliteyi artırmak, kaliteli hukukçu yetiştirmek. Peki, sonuç ne oldu? Genç hukukçuların önüne adaletsizlikle örülmüş yeni bir duvar dikildi, hayallerine darbe vuruldu ve sınavda başarı sayısı yüzde 24'e düştü. Bakın, bu her iki konuda da ülkemizdeki adalet sisteminin sorgulanması gerekmektedir. Bu sınavda her 100 kişiden niye yüzde 24'ü kazandı? Madem sınav doğru ise bizim üniversitelerimizde verilen eğitimde de bir sıkıntı var çünkü neden yüzde 24 öğrenci bu sınavı geçti? Bu sınav hukuk nosyonunu ölçmüyor; adalet duygusunu da muhakeme yeteneğini de değerlendirmiyor. Evet, hukuk mesleği bir kariyer mesleği olup ölçme ve değerlendirmenin de kariyer için gerekli olduğu açıktır. Zaten kazanılması zor olan bir bölümü kazanmış ve başarıyla tamamlamış öğrencilerimiz, mekanik bir eleme yapan bir sınava tabi tutulmuşlardır. Bu sebeple, biz hukuk fakültelerinde okuyan öğrencilerimize ses vermek zorundayız. Hukuk fakültesi öğrencileri dört yıl boyunca 60 puanla başarılı sayılırken bu sınavda geçme notunun 70 olarak belirlenmesi bir çelişkidir. Bu nedenle, bu sınavlarda başarısız olan 1.500'ü aşkın mezunun ortak talepleri, sınav başarı notunun 70 değil 60 puan olarak belirlenmesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKAN ŞEREF OLGUN (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

HAKAN ŞEREF OLGUN (Devamla) - İkinci bir talepleri, sınav, staja başlama koşulu olmaktan çıkarılmalıdır. Ruhsat aşamasında bir yeterlilik kriteri olarak getirilmeli ki hiç olmazsa öğrenciler bu dönemde stajlarına bari başlayıp yapabilsinler.

Yine, soru sayısı ve kapsamı azaltılarak sınav, ezberi değil muhakeme yeteneğini ölçen adil bir yapıya kavuşturulmalıdır. Adalet Bakanlığı ücretsiz ve herkese açık on-line sistemlerle fırsat eşitliği yaratmalıdır diyor, hepinizi saygılarla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)