| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 93 |
| Tarih: | 29.05.2025 |
HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri izleyen çok değerli halklarımız ve hukuksuz yere cezaevlerinde rehin tutulan yoldaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Haftalardır Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanun hükmünde kararname düzenlemelerinden oluşan, birbirinden alakasız birçok farklı konu ve kurumu ilgilendiren torba yasalarla Meclis gündemi meşgul ediliyor. Hepimiz söze böyle başlıyoruz fakat bu usulsüzlük iktidardan doğru bakarsak eğer aslında gayet uygun ve uyumlu bir amaç için getiriliyor. Her ne kadar birbirinden farklı konular gibi olsa da amaç ortak: Sistemi merkezîleştirmek, yürütmeye, Cumhurbaşkanına tanınan yetkileri genişletmek, Cumhurbaşkanlığı sistemini tahkim etmek ve Cumhurbaşkanını tek karar merci hâline getirmek.
Bir yasama yılının daha sonuna doğru geliyoruz, Meclis hâlâ elle tutulur, toplumsal gereksinimleri karşılayacak neredeyse hiçbir faaliyetin altına imza atmış değil. Toplumun ekonomik refahını, işçinin, emekçinin, emeklinin, esnafın, çiftçinin hak ve hukukunu koruyan düzenlemelere ihtiyaç var ve toplumun beklentisi bu yönde. Asgari ücretli de memur ve emekli de yılın ortasında bugünlerde sefalet ücretlerinin bihakkın revize edilerek artırılmasını yani zam bekliyor. Sağlık, eğitim, ulaşım, haberleşme hakkını gözeten düzenlemelere ihtiyaç var ve yine en önemlisi, adalete olan güven duygusunun tesisine, adalete ihtiyaç var. Bölen, ayrıştıran, eşitlik duygusunun, özgürlüklerin ve demokrasinin önünde engel teşkil eden, zedeleyen bütün yaklaşımların topyekûn yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var ve halklarımız bunu bizden bekliyor. Onuncu yargı paketi her ne kadar kamuoyunda heyecan yarattıysa da beklenen maalesef gerçekleşmedi ve Covid-19 yasasıyla getirilen özellikle siyasi mahpusları ve belli suçlardan mahkûm olan mahpusları kapsam dışı bırakması nedeniyle eleştirdiğimiz düzenleme 2023 yılında ayrımcılığı derinleştirerek devam niteliğinde getirilmiş ve bugün de bu düzenleme onun da bir devamı niteliğinde olarak yine kapsayıcı olmadan, Anayasa’nın eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağını ihlal ederek getiriliyor. Hasta mahpusun on yıllığı, müebbedi, ağırlaştırılmış müebbedi mi olur? Adli Tıp Kurumunun güvenirliliği mi kaldı? Hâlâ bağlayıcı bir yerde duruyor. Beş gün yatıp çıkmış, kim ıslah olmuş? Aba altından sopa gösterip "Sus." diyorsunuz. Sayın Demirtaş'ın dediği gibi "Allah billah aşkına, başımıza 2'nci bir mahkeme kesilmiş idari gözlem kurulları lağvedilsin." derken ceza ve hapsetmeyi tartışmamız gereken bir yerde, kapatılmayı tartışmaya açacağımız bir yerde toplumun vicdanını, adalet duygusunu zedeleyen politikalarınıza devam ediyorsunuz. Toplumun beklentileri ve çıtası bu yaklaşımın çok çok üzerinde ve buna cevap bulmak zorundayız. Bu ülke yurttaşları bizden eşitlikçi, özgür ve demokratik bir sözleşmeyi beklerken iktidarın bu ayak diretmeleri, tüm meseleleri öncelikle kendi bekası meselesi üzerinden, kendincil bakış açısıyla yorumlaması ne yazık ki topluma da toplumsal barışa da iktidarın siyasal bekasına da katkı sunmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, farklı inanç ve mezheplerin, kimliklerin, halkların kadim toprakları olan bu coğrafya, egemenin ideolojisini, inancını topluma dayattığı, toplumu yekpare bir toplum olarak ele alan ve bu doğrultuda dizayn etmeye çalışan, ötekinin yok sayıldığı, tekçi anlayıştan ve doğurduğu sonuçlardan çok büyük acılar çekti. Bu kanun teklifinde bu tekçi anlayışın kurumlarından biri olan, iktidarın siyasi hedefleriyle uyumlu bir hizmet anlayışın sürdürüldüğü Diyanet İşleri Başkanlığını ilgilendiren 9 madde var ve bu tekçi inanç politikalarını uygulayabilme bütçesi 2025 yılı itibarıyla 130 milyar 119 milyon lira, birçok bakanlığın bütçesinden fazla. Diyanet İşleri Başkanlığının 2025 yılının ilk üç ayında yaptığı harcama 32 milyar liranın üzerinde. Diyanet İşleri bu harcamaları yaparken topluma ne diyor? "Şükredin, israftan kaçının ve tasarruf yapın." Yoksulluğun ve açlığın bir imtihan olduğunu söylüyor. "Sonuçları ne olursa olsun, başımıza gelen her olay dünya imtihanının bir parçasıdır." diyor. İlahi takdir olduğunu belirterek tevekkülle karşılanmasını istiyor, diyor ki hatta: "Şüphe yok ki bu fiyatları tayin eden Allah'tır."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
HEVAL BOZDAĞ (Devamla) - En düşük emekli maaşının 14.469 lira, asgari ücretin 22.104 lira olduğu, açlık sınırının mayıs itibarıyla 35 bine, yoksulluk sınırının 85 bine yaklaştığı, gerçek işsiz sayısının 12 milyona dayandığı ülke gerçekliğinde nedenleri göklerde arayan, icraat olarak da halka buna inanmasını salık veren, sürekli şatafat ve lüks harcamalarla gündeme gelen, daha yılın ilk üç ayında 32 milyar liranın üzerinde harcama yapan bir kurum neye hizmet ediyor, kime hizmet ediyor? Tabii ki ideolojik ve tekçi bir anlayışın tezahürü ve dini araçsallaştıran bir kurumdur. Tüm bu nedenlerle buradaki düzenlemelere yalnızca teknik bir düzenleme olarak bakamayız. Ortada devletin dinle ilişkisini, kamusal alanın işleyişini ve yurttaşların inanç özgürlüğünü ilgilendiren köklü bir paradigma sorunu vardır. Kanunlaşan her yeni düzenleme ise bu anlayışa hizmet etmektedir.
Saygılarımla. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)