GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:29.05.2025

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Kıymetli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de görüşülmekte olan kanun teklifinin 10'uncu maddesi üzerinde partim adına söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, daha önce hem Komisyonda hem muhalefet şerhinde hem de burada yapılan görüşmelerde milletvekillerimiz görüşlerini ileri sürdüler. Ben uzun yıllardır Parlamentodayım, torba kanun yapma tekniğine ilişkin olarak -ne yazık ki dilimize pelesenk oldu- torba kanun yapma tekniğinin ne kadar hatalı olduğunu, buna ilişkin yapılan yöntemlerin nasıl yanlış olduğunu ifade etmemize rağmen ne yazık ki buna ilişkin tekrar düzenlemeler geldi.

Değerli arkadaşlarım, bu, Komisyona geldiği zaman 29 maddeydi, Komisyonda 1 madde eklendi, 30 madde oldu. Bizim, daha önce Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvuru üzerine, 27 maddenin kanunla düzenlenmesine ilişkin içerik olmasına rağmen, KHK'yle yapılmış olan bu düzenlemenin iptaline yönelik fiilî bir durum ortaya konuldu.

Bir başka olay daha vardı. Özellikle bu şekilde yapılmış olan bir torba kanunun temel kanun şeklinde Mecliste görüşülmesi de ayrı bir hataydı. Temel kanun İç Tüzük'ün 91'inci maddesinde açıkça öngörülmüş, deniliyor ki: Eğer aralarında bir bağlantı varsa, bütünlük varsa bu şekildeki bir yasayı getirebilirsin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temel kanun şeklinde görüşebilirsin. Değerli arkadaşlarım ama burada, bu yasanın içerisinde öyle hükümler var ki öyle kanun maddeleri var ki bunların arasında ne bağlantı var ne bütünlük var. Bakın, biraz önce arkadaşlarımız da ifade ettiler; Diyanetle alakalı düzenlemeler var, bunun yanında Bor Enstitüsüyle alakalı düzenlemeler var, enerji piyasasını ilgilendiren düzenlemeler var. Bunların arasında hangi türlü bağlantı var? Bu 10'uncu maddede de biliyorsunuz enerjiye ilişkin düzenlemeler var.

Değerli arkadaşlarım, özellikle biraz önce Diyanete ilişkin sözler ifade edilince... Burada Diyanet temsilcileri de var, bunu, bir şeyi şerh düşmek istiyorum. Bakın, Diyanet İşleri Başkanımız var, çok ünlü birisi, hepimiz basından yakinen takip ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanı bugüne kadar, 2017'den bu yana görev yapıyor. Sekiz yıl içerisinde, sekiz-dokuz yıl içerisinde 100 yurt dışı gezisi yapıyor, 42 ülkeye gidiyor, 600 bin kilometre yol yapıyor; Anıtkabir şurada, kendisine 11 kilometre uzaklıkta bir yer, Mustafa Kemal Atatürk'e gitmiyor değerli arkadaşlarım. Bu nasıl iş! (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ben olsam... Bir düzenleme yapıyorken, Diyanetle alakalı eğer bir bütçe yapıyorsanız bunun içerisine alerjiyle alakalı hükümler koymak gerekiyor arkadaşlar. Eğer Diyanet İşleri Başkanına bir alerji bulaşıyorsa -ki Mustafa Kemal Atatürk'e gidince alerji bulaşıyor, Audi'den bulaşmıyor, Audi A6'dan bulaşmıyor, Mustafa Kemal Atatürk'ten bulaşıyor- buna ilişkin bir düzenleme koymak lazım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Atatürk'ten niye rahatsız oluyor, bu toprakların yetiştirdiği en büyük devrimciden? Mustafa Kemal Atatürk'e niye gitmiyor? Bunu açıkça ifade etmek lazım. Buradan isyan ediyorum ona. Burada soru önergeleri veriyoruz ilgili bakanlıklara, Cumhurbaşkanı Yardımcısına soruyorum; tık yok değerli arkadaşlar. Bu Meclis Mustafa Kemal'in Meclisi, cumhuriyetin Meclisi ve diyor ki: "Ben oraya gitmiyorum." Diyanet İşleri Başkanlığı ile Anıtkabir'in arasında 11 kilometre var. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı gidiyor, kıymetli Meclis Başkanı gidiyor, bakanlar gidiyor; beyefendi gitmiyor. Kimden alıyor bu gücü değerli arkadaşlarım? Rifat Börekçi'nin bulunduğu Meclis o, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı orası. Buradan reddediyorum, isyan ediyorum, kendisini kınıyorum değerli arkadaşlarım; böyle bir şey olamaz, bunu kabul etmek mümkün değil. (CHP sıralarından alkışlar)

Bunun dışında, burada bir kurum oluşturuluyor, bu kurumun içerisinde hepsi havuza atılıyor. Bu havuzun içerisinde de diyorlar ki: "Hem bunların mali mükellefiyetleri var hem buna ilişkin düzenlemeler var." Bunları yapıyorken bir yandan da bağlantı olması lazım, kurumlar arasında bir ilişki olması lazım; bu ilişkileri bir tarafa doğru atıyoruz. Bu şekildeki torba düzenlemelere ilişkin Anayasa Mahkemesi bize yol gösteriyor, diyor ki: "Bakın, bunları yapmayın." Bunu yaptığınız zaman Meclise ilişkin uyarıcı yöntemlerde bulunuyor ama biz ne yapıyoruz? Bu şekildeki yöntemlere ilişkin Parlamentoyu işgal ediyoruz, yanlış yapıyoruz. İlginç olan ne biliyor musunuz? Bu iklimde, bu tarihte Anayasa Mahkemesinin bunları iptal etmiş olması. Anayasa Mahkemesi üyeleri kimler tarafından oluşturuluyor arkadaşlar? Hepsi sizin tarafınızdan atanıyor ve buna ilişkin yasa yapma tekniğinde ne yazık ki büyük bir yanlış yapıyorsunuz, bu yanlışı düzeltmeye ilişkin muhalefetin yapmış olduğu bütün olayları göz ardı ediyorsunuz; bunu kabul etmek mümkün değil. Bakın, bir şeyi itiraf edelim, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kanun yapma fabrikası değil ama kanun yapıyorken de bu şekildeki tekliflerle gelirseniz hani derler ki "Yanlış hesap Bağdat'tan döner." diye; gidiyor, Anayasa Mahkemesinden dönüyor.

O nedenle, bizim arka arkaya bunlara ilişkin yapmış olduğumuz uyarılara rağmen bu şekildeki bir torba kanun teklifiyle ve... Bu torba kanun teklifini de getirip temel kanun şeklinde Parlamentoda görüşürseniz, sonra Anayasa Mahkemesi yargısal denetiminin dışında Parlamentonun yapmış olduğu kanunlara ilişkin iptal kararı verdiği zaman gelip CHP'ye "Niye bunu yapıyorsunuz?" deme hakkınız yoktur arkadaşlar. Kanun yapma bambaşka bir şey. Ben önceden kanun koyucuyu buraya gelene kadar başka bir şey zannediyordum değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım.

Uygulamadan geliyorum, ben de avukatım, hukukçuyum; buraya gelmeden evvel, kanun yapanı, kanun koyucuyu çok ulvi bir şey zannederdim. Burada kanun yapma tekniğinin nasıl olduğunu gördüm, dedim ki: Ya, yazıklar olsun! Biz bu Parlamentoda vallahi bunları yapıyoruz, yıllardır uygulamada demek ki bu kanunları böyle yapıyorlarmış.

Torba kanundan vazgeçin, torba kanunları temel kanun şeklinde Parlamentoya getirmekten vazgeçin. Şu Meclisi layıkıyla, Mustafa Kemal'in Meclisi olduğunu hatırlayarak gerçek kanunların yapıldığı, halkın yararına kanunların bu Meclisten çıktığı bir Parlamento hâline getirin diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)