GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:92
Tarih:28.05.2025

HAYDAR ALTINTAŞ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün, 27 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasiye kastedilen bir ihtilalin yıl dönümüydü. Türk milleti bu ihtilalden büyük, derin yaralar, derin acılar alarak çıktı. 26 Mayıs 1960 günü bu sıralarda 421 Demokrat Parti milletvekili Türk milleti adına yasama görevini ifa etmekteyken 27 Mayıs gecesi -adına ne söylenirse söylensin- uzun süre gizli gizli, sinsice yaptıkları bir hazırlıkla ve etraflarına kattıkları birtakım sivil ayaklarıyla ve birtakım politikacıları da yanlarına alarak adına "Millî Birlik Komitesi" denilen bir cunta hareketi bir ihtilal gerçekleştirerek o günün Hükûmetini ve bütün milletvekillerini apar topar aldı, götürdü ve bunları Yassıada'da bir yere koydu. Hemen arkasından Yassıada mahkemeleri görülmeye başlandı, ne yazık ki bu mahkemeler esnasında bu cunta hareketini yapanlara "devrimci" bu cuntanın ortaya koyduğu harekete de "devrim" deme hastalığı başladı. Türkiye yirmi yıl, devrimci cuntanın ortaya koyduğu ihtilal hareketine de "devrim" diyerek bununla oyalandı ve yaptıkları işlemin sonunda 27 Mayıs tarihini bayram olarak ilan ettiler. 27 Mayıs bizim şahsımızda bir matem günü, ihtilalcilerin ve cuntacıların şahsında ise bayram günüydü. Dolayısıyla siyasette kutuplaşma da bu dönemde alabildiğine hızlandı ve şimdi de doruk noktasına erişmiş bulunmaktadır. İhtilale muhatap olduğu gün Adnan Menderes 62, Fatin Rüştü Zorlu 51, Hasan Polatkan 45 yaşındaydı. Yassıada duruşmaları on bir ay sürdü, on bir ayın sonunda "Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor." diyen hâkimler kararlarını açıkladılar; 15 idam, 31 müebbet ve gerisi de muhtelif cezalara çarptırıldı. Başta İngiltere Kraliçesi olmak üzere, bütün dış dünyadan yapılan "Bu devlet adamlarını asmayın." itirazına rağmen alelacele 15 Eylül 1961'de, kararların açıklanmasından bir gün sonra idam cezaları infaz edildi. O gün rahatsızlığı sebebiyle idam edilemeyen Adnan Menderes bir gün sonra idam sehpasına götürülürken kendisine hayâsızca prostat muayenesi yapılmaktan bile geri durulmadı. Dolayısıyla cezalar infaz edildikten sonra, bu katliama maruz kalan insanların evlerinin kapılarına infaz ilanları yapıştırıldı. Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği ipin parası bile kendilerinden istendi. Dolayısıyla bu iş, Türk milletinin bağrında derin yaralar meydana getirmiş ve ayrıca dezenformasyonun dik âlâsı uygulanarak Demokrat Partili siyasetçilerin 7 uçak dolusu altınla yurt dışına kaçmak üzereyken Eskişehir'de yakalandıkları ve bazı gençleri öldürerek kıyma makinelerinde kıyıp buz dolaplarında sakladıkları iddia edilecek kadar şeni iddialar ve iftiralar atılmaya devam edilmiş. İşte, bu tarihte, burada yapılan yargılamaların sonunda asılan devlet idi, yargılanan milletin hakimiyetiydi; dipçik ve postal darbeleri altında ezilen de Türk milletiydi.

Bu iktidarın suçu neydi? Atatürk döneminde yarım kalan işlemlerin devamı için -yol yok, su yok, okul yok, hastane yok, postane yok- yarısı aç, yarısı susuz, yarısı sefil milleti medeniyetle karşı karşıya getirmekti. Bu hareketin sahipleri yapılan her şeye rağmen millete hiçbir zaman için küsmeyerek "Demokrasi aksamasın." diye ihtilalin arkasından yapılan bir koalisyon hükûmetinde Cumhuriyet Halk Partisiyle ortak hükûmet kurdular ve bu ihtilal süreçlerinde -1960, 1971, 1980 ve 28 Şubatta bitmek tükenmek bilmeyerek her ihtilalin muhatabı da Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi olarak- Türk demokrasisi ve Türk milleti uzun süre telafi edemeyeceği hadiselerle karşı karşıya kaldı ve bu işin acısını ve azabını çekmek durumundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, buyurun.

HAYDAR ALTINTAŞ (Devamla) - Bu esnada, bu hareketi yürütenler millete hiç küsmedi, milleti arkasına alarak, milletin sorunlarını çözmek için var güçleriyle millet yolunda hizmet ettiler ancak bunun dışında politika yapanlar milleti karşılarına alarak millete karşı siyaset yaptılar.

Bugünkü iktidarımız da bir darbeyle işbaşına geçmiş olmamasına rağmen şu anda milleti karşısına alarak millete karşı bir hareket sunmakta ve bu hareketin yanlış olduğunu herkese buradan ilan etmek zorundayız. 2021 yılında, bütün bunlardan sonra Yassıada'ya "Demokrasi ve Özgürlük Adası" denilerek hatıralar beton altına gömüldü ve orada "Katre Island" diye bir otel meydana getirildi.

14 Mayısı demokrasi bayramı olarak kutlayalım diye verdiğim kanun teklifi de Mecliste beklemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR ALTINTAŞ (Devamla) - Adnan Menderes'in idam sehpasında son sözü şu olmuştur: "Hayata veda etmek üzere olduğum şu son dakikada hiç pişman değilim, kimseden şikâyet etmiyorum, yeter ki ülkem ve milletim sağ olsun. Çocuklarıma esenlikler diliyorum."

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)