GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:92
Tarih:28.05.2025

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz yıl hac organizasyonunda yaşanan bazı sorunlarla ilgili olarak bu kürsüde 2 kere konuşma yapmış, bir basın toplantısı düzenlemiş, bir de soru önergesi vermiştim ancak Diyanet uzunca bir süre bunların hiçbirine cevap vermediğinde Plan ve Bütçe Komisyonunda şöyle demiştim: Yaklaşık kırk beş yıldır her cuma sizi dinliyoruz ama siz bizi bir kere bile dinlemediniz.

Şimdi Burhan İşliyen Hoca burada, mecburen bizi dinliyor, ben de böyle belli başlı konulara hızlıca değinmek istiyorum. Bunlara değinirken de Burhan İşliyen Hocanın şahsına dair hüsnüniyetimizi ve bu sorunları birinci dereceden ele alacağına dair inancımızı ifade ederek söylemek istiyorum.

Belli başlı tespitlere geçmeden önce, bu yıl ilk defa düzenlenen Ankara İslam Sanatları Fuarı'nın çok başarılı bir organizasyon olduğunu, ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen gerek katılım gerek dizayn gerekse de sonuçları itibarıyla başarılı bulduğumu ifade etmek istiyorum. İnşallah, önümüzdeki yıllarda bu fuar kendini geliştirerek ve özellikle İslam sanatlarına ilgi duyan sanatçıları merkezine alarak büyüyecektir.

Bazen Diyanetin hutbeleri eleştiriliyor; bizim de geçmişte doğrusu Diyanetin hutbelerini hayata değinmemek, toplumsal sorunlara ve çürümeye dokunmamak boyutuyla eleştirdiğimiz oluyordu ama yakın zamanda, özellikle son birkaç aydır Diyanet hutbelerinde toplumsal sorunların ifade ediliyor olmasını da kıymetli bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Yine bir hac sezonundayız; Diyanet kendi vazifesini yapmaya çalıştı, Türk Hava Yolları en pahalı biletleri sattı, orada en iyi oteller kiralandı. Dünyada en pahalı hac organizasyonunu yapıyoruz ama maalesef bu yıl da hac vizesi olmadan Türkiye'den çıkışlar engellenmedi, oysa İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı bunu birlikte engellemeliydi. Hac vizesi olmadan Türkiye'den çıkış yapan hacıların başına neler geleceğini bir kez daha hep birlikte maalesef yaşayıp göreceğiz.

Kıymetli Hocam, işimiz gereği sürekli geziyoruz. Bugüne kadar ben cuma günü cami çıkışında yardım kutusunun önünde makbuz veren 10 kişiyi görmedim desem herhâlde ne mübalağa etmiş olurum ne de yalan söylemiş olurum. Her zaman orada bir sergi olur, bir kutu olur, insanlar da yardım eder fakat basit bir makbuz olsa ve bu makbuz sonucu insanlar verdiğinin kayda geçtiği kanaatine erse iyi olmaz mı? Diyelim ki ben az sayıda görmüş olayım ama bu bir kurala dönüşse ve Fatih Camisi örneğinde olduğu gibi o makbuzsuz para toplayanlar zimmetine para geçirmiş olmaktan dolayı yargılanmasa bu iyi olmaz mı yani bunun bir kural ve kaideye dönüşmesi gerekmez mi?

Az sonra söyleyeceğim konuyu, doğrusu, zihnimde 10 kere kurgulamaya çalıştım, sonra birkaç kişiye danıştım ama bir çıkış yolu bulamadım. O yüzden şimdi size en ham hâliyle söyleyeceğim. Ben devletin dinî alana müdahalesine karşı olan birisiyim, dinî alanın sivil kalması gerektiğine inanan birisiyim, Diyanetin de vazifesinin dinî alanlara müdahale olarak tanımlanmasına karşıyım ama karşımızda koca bir sorun var, o da bidat, hurafe ve sapkınlıktan beslenen birtakım yapılar. Mesela, Kıymetli Hocam, bir zat çıkıp "Ben buraya şeyhimin ölmediğini ilan etmek, onun kabrişerifinden tasarrufunun devam ettiğini söylemek üzere geldim." dediğinde Diyanetin en basit hâliyle buna bir ilmî reddiye yayınlaması gerekmez mi? Yani bu sorun FETÖ örneğinde olduğu gibi nereye gelip dayandığında -işte, Peygamberler Efendimiz, malumunuz, birtakım olimpiyatlara katılıyordu vesaire- MGK'nin gündemine girdiğinde mi gündeminize gelecek yoksa Diyanet buna önden birtakım tedbirler almalı mı? Hocam, YouTube'a girin, TikTok'a da girin; canlı yayın yapan mehdi hazretlerini göreceksiniz -sayısı da 1 değil 3 var, 5 var, 10 var- takipçileri de var. Peki, bu mehdi hazretlerinin durumuna ilişkin Diyanetin bir tutum alması gerekmez mi? Yani biz ne zaman, bu insanlar tamamen kriminal bir vaka olduğunda mı ilgileneceğiz? Yoksa Diyanetin askeri yok, polisi yok, jandarması yok, kendi alanlarına dikkat etsin ama bu sorunlar hangi aşamaya geldiğinde biz ilgileneceğiz? Dinî duyguların istismarıyla holdingleşmiş yapılar var. Birisi vefat ediyor -Allah rahmet eylesin- geride kalanlar canlı canlı kameraların önünde mal paylaşım kavgasına giriyor ve bunun insanları dinden nasıl uzaklaştırdığını hepimiz sahada birlikte görüyoruz. Diyanetin bu tip olaylar karşısında ilmî bir tutum koyması, bunlara reddiye yayınlaması, hutbelerinde bunlara değinmesi gerekmez mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Şimdi, bir başka İslami yapılanmayla ilgili operasyon ihtimalinden bahsediliyor. Peki, bu bir günde mi buraya geldi? Bugüne kadar bu yapıyla ilgili sorunlar var ise -vardır demiyorum- Diyanet niçin tutumunu kamuoyuna mal etmemiştir? Cinsel saldırı suçları her yerde olabilir, her yerde olabilir ama bir Bursa örneği var; herifin birisi bütün müritlerine mütemadiyen cinsel saldırıda bulunmuş ve bu konuda aldığı ceza Yargıtayda kesinleşmiş. Peki, hepimizin aldığı nefesten haberdar olan devletimizin istihbaratı gibi Diyaneti de bütün müritlerine düzenli olarak cinsel saldırıda bulunan bu zat hakkında Bursa'da o güne kadar niçin bir şey söylememiş? Yani Diyanet bu tip konularda ne zaman, nasıl, nerede devreye girecek? Doğrusu bu hususların biraz daha detaylı olarak konuşulmasında fayda görüyorum.

Teşekkür ederim. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)