Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 91 |
Tarih: | 27.05.2025 |
CHP GRUBU ADINA CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına 210 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sürekli, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda torba yasaları süratle görüşmeye devam ediyoruz. Geçen hafta Komisyonda görüştüğümüz 36 maddelik kanun teklifiyle aşağı yukarı 152 maddeyi görüşmüş olacağız bugünle beraber, o da haftaya gelecek ve çok çeşitli kanunlarda değişiklik yapan torba yasadan bahsediyoruz.
Şimdi, özellikle burada defalarca vurguladığımız, ilk önce bu kanun teklifleri görüşülürken Anayasa'ya uygunluk açısından bir değerlendirme yapılmasını önergemizle Komisyona defalarca iletiyoruz çünkü -bu kanun teklifinde de 4'üncü ve 14'üncü maddeler Anayasa'ya aykırı; görüşürken 13'üncü maddeydi, bir kanun maddesi daha ihdas edildi, 29 maddeydi, 30'a çıktı biliyorsunuz- Anayasa’nın ruhuna ve metnine aykırı olduğunu ifade ederek Anayasa'ya uygunluk açısından bir değerlendirme istiyoruz ama bu değerlendirme yapılmıyor. Yine, tali komisyonlarda görüşülmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunulmasını defalarca istiyoruz ki burada ana komisyon olarak görüşülecek yer var, Sanayi, Ticaret ve Teknoloji Komisyonu diyelim kısaca, orada da görüşülmesi gerekiyor; Adalet Komisyonunda görüşülmesi gerekiyor; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülmesi gerekiyor ama buralarda görüşülmeden kanun teklifinin hem Komisyonda hem de Genel Kurulda ihtisas sahibi milletvekillerinin görüşlerinin yeterince alınmadan önümüze gelmesi ve çıkacak kanun teklifinin de genel olarak kapsamının istediğimiz mükemmellikte olmaması Anayasa Mahkemesine gidildiğinde iptalle karşı karşıya kalmamıza sebep teşkil ediyor.
Bu hususları tekrar vurguladıktan sonra, burada en önemli maddeler -aşağı yukarı 9 madde- Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili. Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesiyle ilgili genel bir bilgi vermek istiyorum, daha sonra da maddelerle ilgili oradaki hususlara değineceğiz. Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi 2024 yılında 91 milyar TL'ydi, 2025 yılı için de 130,1 milyar TL olarak öngörülüyor yani yüzde 41'lik bir artıştan bahsediliyor, bu ciddi bir artış. Günlük olarak da 361,4 milyonluk bir harcamanın yapıldığı bir bütçeden bahsediyoruz. Örneğin Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi geçen yıla göre ne kadar artmış? Yüzde 32 artmış. Sağlık Bakanlığı bütçesi yüzde 39 artmış, yüzde 35 oranda artan bakanlık bütçeleri var. Bu manada baktığımız zaman, başkanlık olmasına rağmen bütçe açısından önemli bir büyüklük teşkil ediyor. Şimdi, bu kadar büyüklük teşkil eden bir başkanlık bütçesinden bahsediyoruz, 6 bakanlıktan daha fazla yani Ticaret, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Dışişleri, Kültür ve Turizm gibi bakanlıklardan daha fazla. Örnek vereceğim, Ticaret Bakanlığı bütçesi 56 milyar, Dışişleri Bakanlığı 39 milyar, İçişleri Bakanlığı 96 milyar, Kültür ve Turizm Bakanlığı 53 milyar, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi 130 milyar.
Yine burada önemli bir husus var, 2025 yılında "mesleki ve teknik eğitim kalemi" diye bir kalem var, 421 milyonluk bir ödenek ayrılmış. Eğitimle ilgili ayrılan bu ödenek 116 üniversitenin bütçesinden, ödeneğinden daha fazla yani Diyanetin eğitimle ilgili ödeneği 116 üniversitenin ödeneğinden daha fazla, bunu dikkatlerinize sunarım; aşağı yukarı 127 üniversite içerisinde 116'sından daha fazla. Şimdi, 2025 yılının üç aylık verilerine baktık ne kadar harcama olmuş diye, üç ayda 32,5 milyar TL'lik bir harcama olmuş, bu yine ciddi bir harcama. Aynı süre içerisinde diğer bakanlıkların ne kadar harcama yaptığını bir çıkardık, baktık, örneğin, Dışişleri Bakanlığı 7,3 milyar harcamış, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 8,7 milyar harcamış, Ticaret Bakanlığı 8,8 milyar harcamış, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 18,9 milyar, Kültür ve Turizm Bakanlığı 11 milyarlık bir harcama yapmış. Bunları vurguladıktan sonra böyle bir başkanlık bütçesinin sağlıklı yürütülmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Buradaki 3, 4 ve 5'inci maddelerle ilgili, Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili KPSS sınavı haricinde açıktan atamalarda, ilk alımlarda açıktan atamalarda boş kadronun 3 katı kadar mülakata çağırım oluyor. 3 katı kadar kişi mülakata çağırılıyor, sözlü sınava tabi tutuluyor ve bunun neticesinde de ilgili atamalar yapılıyor.
Hep mülakata karşı olduğumuzu defalarca ifade etmiştik. Şimdi, buradaki atamaların şeffaf bir şekilde ve doğru şekliyle yapılıp yapılmadığı hususu açıklamaya muhtaç çünkü bu konuda... Seçim bölgem Karabük de dâhil geziyoruz zaman zaman, bütün milletvekilleri geziyor, bu, Diyanet İşleri Başkanlığına da özgü de değil, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, bakanlıklarda bu konuda şikâyetler var yani işe alımlarda, atamalarda liyakate ve mülakatla ilgili de rasyonel değerlendirmelere yer verilmediğinden.
Mesela, Karabük'te bir cami imam vekili yanıma geldi "Vekilim, ben yazılı sınava girdim -Antalya'da girmiş sınava da- 94 aldım, imam vekiliyim ama mülakatta elendim. Neden elendiğimi de bilmiyorum." dedi. Şimdi, bir sohbet ettim, elenmesini gerektirecek bir hususu inanın ben görmedim.
Şimdi, buradan, ben ilgilileri de tekrar ikaz ediyorum, uyarıyorum, lütfen, bu konuda daha dikkatli olunsun, şeffaf bir şekilde, insanlar hak ettiği yere bilgisine, görgüsüne, tecrübesine göre atansın ve kimsenin de hakkı yenmesin.
Şimdi, diğer bir madde de burada, Diyanet İşleri Başkanlığında hac ve umre hesaplarının nasıl harcandığının kontrolüyle ve tespitiyle ilgili. Benden önceki vekil arkadaşlarım da bahsettiler, ifade ettiler, Sayıştay denetiminin dışında tutuluyor yani Sayıştay devre dışı bırakılıyor. Başkanlık kendisi denetleyecek veya Cumhurbaşkanlığı gerek gördüğü takdirde Devlet Denetleme Kurulu elemanlarının -yani Devlet Denetlemedeki elemanlar belli, denetçiler belli; Devlet Denetleme Kurulu denetçilerinden bahsediliyor- görevlendirilmesiyle ilgili harcamaların denetleneceği ifade ediliyor. Şimdi, bir kere, bu Sayıştay denetiminin tekrar yerine getirilmesi mutlak, elzem, gerekli. Ayrıca, diyelim ki şu andaki bu kanun teklifi geçti, düzeltilinceye kadar Devlet Denetleme Kurulu elemanları tarafından denetim sonuçlarının raporlarının hem Plan ve Bütçe Komisyonuna hem bu Genel Kurula sunulması ve denetime açık hâle getirilmesi gerekiyor. Bunu da buradan özellikle ikaz edelim.
Burada bağış ve yardımlarla ilgili de tutarsızlıklar var. Örneğin, 3 farklı kampanyada camilerde yapılan bağış ve yardımlarla ilgili. Diyanet İşleri Başkanlığının 2023 yılı kendi faaliyet raporunda 120 milyon olarak ifade edilen bağış ve yardım Sayıştay raporunda 21 milyon TL olarak gösterilmiş yani faaliyet raporu ile Sayıştay raporu arasında bir farklılık söz konusu. Bu farklılığın nereden ileri geldiğini Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerde sormuştum, bir cevabını alamadım. Bu soruyu bir kez daha buradan vurguluyorum. Bu konunun da mutlaka açıklanması gerekiyor.
Şimdi, bir konu da şu: Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü diye bir birim var, bu Genel Müdürlüğe ayrılan bir ödenek var. 2023 ve 2024'te bu birime hiçbir ödenek ayrılmaz iken 2025 yılı bütçesinde 4,9 milyar TL'lik bir ödenek ayrılmış. Ayrılma sebebi olarak da geçici personel çalıştırılmasıyla ilgili bir ödenek olduğu yazılıyor. Bu geçici personelin hangi işlerde, hangi kurumlarda, hangi konularla ilgili çalıştırıldığı, şimdiye kadar ne kadar harcama yapıldığı ve bu durumla ilgili ne kadar kişinin istihdam edildiğiyle ilgili soru sormuştum, o soruyu da buradan tekrarlıyorum ve bunun da cevabının verilmesini talep ediyorum.
Şimdi, tabii ki Diyanet İşleri Başkanlığı çok çok önemli bir kurum. Hepimiz daha iyi bir başkanlığın olmasını ve daha iyi bir yönetimin olmasını arzu ediyoruz. Burada da birtakım kaynakların düzgün ve etkin kullanılmadığını ve israfa yer verildiğini görüyoruz, lüks araçların alımıyla ilgili olduğunu da görüyoruz. Bu konularla ilgili tüm kamu ve kuruluşlarının da daha dikkatli olması gerekiyor, tasarruf tedbirleri genelgelerine uyulması gerekiyor.
Şimdi, baktığımız zaman, burada, Türkiye Diyanet Vakfından da araçların Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edildiğini görüyoruz; 23 adet araç, 9'u kiralanmış, Türkiye Diyanet Vakfının Eğitim Yatırım AŞ'sinden kiralanmış ve buraya tahsis edilmiş. Bu harcamalara da dikkat edilmesi gerekir.
Şimdi, bir hususa dikkatlerinizi özellikle çekmek istiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığının kurban kesim ücretleriyle ilgili açıkladığı tutarlar var biliyorsunuz. 2018 yılında 850 TL, 2025 yılı için de 13.500 TL olarak açıklanmış. 2018 yılında ilk defa emekliye ikramiye çıktı biliyorsunuz, çıktığında da 1.000 TL olarak açıklanmıştı. O zamana göre kıyasladığımızda, 1.000 TL'lik emekli ikramiyesiyle rahatlıkla bir kurban alımı yapılıp, kesim yapılıp dinî vecibeler yerine getirilebiliyordu. Yani emekli ikramiyesinin kurban kesim ücretine oranı yüzde 117'ydi, şimdi bu oran yüzde 29 yani 13.500 lira şu anda kurban kesim ücreti var ve bu ücretle de emeklinin, işçinin, dar gelirlinin, asgari ücretlinin kurban kesmesi mümkün değil. Şimdi, en azından bu tutarın günümüze uyarlanması durumunda yüzde 29,6'lık tutarın 13.500 TL'ye çıkarılması gerekirdi değil mi? Gerek görülmedi, çıkarılmadı. Biz ne diyoruz? En düşük emekli ikramiyesinin net asgari ücret tutarı kadar olmasını bir kez daha vurguluyoruz. Daha önce "30.000" demiştik, şimdi bunu güncelliyoruz, 35.000 civarında olacak gibi görünüyor. Burada da tabii, işçinin haricinde işverenin de desteklenmesi ve bu yükün altında ezilmemesi önemli. Ara zammın gerekli olduğunu söylüyoruz. Şimdi, burada kıyasen Diyanet İşleri Başkanlığının kurban kesim ücretinin bile dikkate alınmadığını ve en düşük emekli ikramiyesinin bu tutara çekilmediğini görüyoruz. Bu haksız uygulamadan da bir an önce vazgeçilmesi gerekir çünkü ben bir araştırma yaptım, son iki yılda kurban fiyatlarında yüzde 833 oranında artış var. 2018'den günümüze karkas et fiyatıyla ilgili bir araştırma yaptığımızda, 29 TL'den 440 TL'ye çıkmış, 14 kat artış yapmış yani yüzde 1.414 civarında bir artış var. Artık insanlar kurbanını da kesemez vaziyete geldi. Burada Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili kanun teklifini görüşürken bunu da özellikle vurgulamak istedim.
Şimdi, 9'uncu madde TENMAK'la ilgili; bununla ilgili birkaç açıklama yapmak istiyorum: Kurum tarafından desteklenen projelerle ilgili tutarlar özel hesaplarda tutuluyor yani bu Kuruma yardım etmek isteyen kurum ve kuruluşlardan gelen paralar ayrıca bir özel hesapta tutuluyor. Bu özel hesaptan nerelere, nasıl harcamalar yapıldığını bilemiyoruz, şeffaf değil, açık değil. Bu özel hesap olayları diğer bakanlık bütçelerinde de sıkıntı. Mesela AFAD'da özel hesap var, çok ciddi tutarlar; özel hesapta 671 milyar civarında bir para olduğunu biliyoruz ama bu özel hesaptan paraların nasıl, nerelere harcandığını bilmiyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığında özel hesaplar var, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında özel hesaplar var. Bunlar denetime açık değil, bunların da Meclis tarafından denetlenmesi şu anda mümkün değil; bu konularla ilgili de Meclise ve ilgili komisyona raporların sunulması ve denetime açık hâle getirilmesi gerekiyor. Bunu da özellikle vurgulamak istedim.
Şimdi, genel olarak ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri de tasarruf tedbirlerine uyulmaması ve bu konuda israfa devam edilmesi. Çoklu maaş uygulamaları her yerde devam ediyor. Yine, eş, dost, akraba atamaları Diyanet İşleri Başkanlığında da diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da bakanlıklarda da devam ediyor. Ben size bir örnek vereceğim, burada önemli bir konuyu da ayrıca değinmek istiyorum: Siyasetten ayrıldıktan sonra -bu bakan olur, milletvekili olur- buradaki üst düzey yöneticilerin, siyasetçilerin kendi alanlarıyla ilgili özel alanlarda çalışmaması gerekiyor. Böyle bir kanun var, 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun diye geçiyor. Bunun 2'nci maddesine göre -buradaki kanunda- siz bir yerden, alanınızdan ayrılırken üç yıl süreyle özel sektörde çalışamazsınız. Ama maalesef eski bakan ve milletvekillerinden bu tip yerlerde, özellikle kamudan ihale alan çok önemli kuruluşlarda -hani KÖİ ve yap-işlet-devret projeleri yapan firmalardan bahsediyorum- firmalarda üst düzey görev alanlar var; bunlar daha önce dile getirilmişti, örnek olarak ben size vereceğim. Örneğin, eski Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan'ın Kuzey Marmara Otoyolu İşletmesi'nin CEO'su olması, eski Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın Kalyon Holding Yönetim Kurulu üyesi olması, eski Hazine ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın AKSA yani Kazancı Holding'de Yönetim Kurulu üyeliği yapması, yine eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın en son Rönesans Holding'de görev alması gibi. Yani bunlar siyaseten etik değil, ahlaken de etik değil çünkü buradaki kuruluşların devletten ne kadar, nasıl ihaleler aldığını hepimiz biliyoruz, bu hatalı uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli. Biz bugün buradayız, belki biz de buradan ayrılacağız, bir yerde görev alacağız, o zaman başka vekiller gelecek, buradan, bu kürsüden bu konuyu tenkit edecekler. Mesela, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonraki ilk Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli bu sürenin dolmasına dokuz ay kala, bu süreyi beklemeden BİM'de Yönetim Kurulu üyesi olmuş veyahut da kendi alanında olmadığı hâlde çok önemli kuruluşlarda yönetim kurulu üyeliği yapanlar var; bankacılıkla alakası yok, banka yönetim kurulu üyeliği yapıyor. Yani babadan oğula geçen birtakım atamalar oluyor, üst düzey atamalar oluyor. Eski Millî Savunma Bakanının oğlu çok önemli bir kuruluşta başkanlık yapabiliyor. Bu konulara dikkat edilmesi gerekiyor, bunu da özellikle buradan bir kez daha vurguluyorum çünkü çoklu maaşlar çok çok önemli, "2'yle sınırlama var." denildiği hâlde yüzde 50'nin altında kamunun hissesi olan yerlerde bu sınırlama yok -örneğin TRT'de de bunu gördük geçtiğimiz zaman- bu sınırlamalara mutlaka uyulması gerekiyor. Nisan sonu itibarıyla konuşuyorum, İlk defa, yirmi beş yıldan beri ilk defa faiz giderleri ödemesi borç anapara ödemesinin üzerinde seyretti. Nisan sonu itibarıyla 724 milyar faiz ödememiz var, 400 milyar anapara var, sadece bu ay, nisan ayında 237 milyarlık bir faiz ödemesi oldu. Bırakın, 100 milyarın üzerinde çok nadiren ödeme gerçekleşir, faiz ödemesi 200 milyarın üstüne çıktı; bu kronik probleme bir kez daha buradan vurgu yapmak istiyorum. Bütçe açığının, 855,5 milyar TL'lik bütçe açığının yüzde 82'si faiz gideri. Geçen yılın aynı dönemine göre yani 2024 Nisanına göre yüzde 98, hatta yüzde 99'a yakın artış var. Bunların kontrol altına alınması ve bütçe disiplininin sağlanması gerekiyor.
Savurganca harcamalarla ilgili size bir iki örnek vermek istiyorum. Mesela, güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları Nisan 2024'te 57 milyarken Nisan 2025'te 141 milyara çıkmış, yüzde 146'lık bir artış söz konusu. Enerji alımlarında 95 milyardan 112 milyara çıkmış. Ya, kırtasiye, basın-yayın ve büro malzemesi alımı 17 milyardan 26 milyara çıkmış, yüzde 48 artış var. Giyim kuşam alımları 8'den 14'e çıkmış, yüzde 66 artış var. Yani tüketime yönelik toplam mal ve hizmet alımları Nisan 2024'te 247 milyarken 404 milyara çıkıyor, yüzde 63'lük bir artış var. Tasarruf edemiyoruz, tasarruf genelgelerine uymuyoruz. Bakanlıklardan başlayarak tüm kamu kurum ve kuruluşlarında tasarruf genelgeleri delik deşik edilmiş durumda, israf almış başını gitmiş, yolsuzluk, usulsüzlük had safhada, liyakatsiz atamalar öyle, mülakat kriterlerine uyulmuyor. Bu konuların mutlaka dikkate alınması, bütçe disiplininin sağlanması... Bir taraftan kur farkı giderleri belli, 19 Mart siyasi operasyonuyla ülkenin kayıpları belli, 57-60 milyar dolar civarında rezerv çıkışı oldu, çok ciddi zararlar var. Kur korumalı mevduatın Merkez Bankasına verdiği yük, zarar 1,3 trilyon civarında. Merkez Bankasının zararı -1,518 trilyon- 1,5 trilyon diyelim. Bir de burada kayda geçmeyen, etkinleştirilmeyen birtakım giderler var, onları da dikkate alırsanız 2 milyar civarında. Ekonomi düzgün yönetilmiyor, kargaşa had safhada. İstikrarın sağlanması için siyasi güvenin de mutlaka olması lazım.
Biz bu torba yasalara karşıyız ve bunu bir kez daha vurgulayıp bu kanun teklifine karşı oy kullanacağımızı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)