Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 90 |
Tarih: | 21.05.2025 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımız; Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine burada, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sisteminin getirilmesiyle birlikte çıkarılan çok sayıda kanun hükmünde kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesiyle birlikte yeniden önümüze getirilen torba kanun tekliflerini görüşüyoruz. İktidar torba yapmaktan bıkmadı, biz de söylemekten yorulduk. Böyle bir yasama olmaz, bu tekliflerin bir kısmında yine Anayasa'ya aykırılıklar var fakat AKP iktidarı nasıl yedi yıldır ülkeyi Anayasa'ya aykırı yönetiyorsa yine Anayasa'ya aykırı düzenlemeler yapıp yönetmeye devam etmek istiyor; ne Anayasa tanıyor ne de hukuk. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçerken ülkenin uçacağını, bürokrasinin yavaşlığından kaynaklanan sorunların ortadan kalkacağını iddia edenler yedi yıldır hâlâ sorunları çözebilmiş değil. Ülkenin bugün ekonomiden sosyal yaşama geldiği durum ortada. Vatandaş açlığa mahkûm edilmiş, hukuk ayaklar altında, bu iktidar ise hâlâ sistemlerini yasaya uydurmak için çaba sarf ediyor, Anayasa’nın arkasından dolanmaya devam ediyor çünkü bu iktidarın ülkede tek hedefi kendi varlıklarını devam ettirmek; vatandaş umurlarında değil.
Değerli arkadaşlar, bakın, salona bir bakın. Kendi getirdikleri teklifin görüşüldüğü salonda iktidardan kimse yok, yazıktır.
CAVİT ARI (Antalya) - Yoklar, yoklar; takip etmiyorlar.
RESUL KURT (Adıyaman) - Buradayız Mustafa Bey.
VEHBİ KOÇ (Trabzon) - Kulisteyiz kuliste, çay içiyor arkadaşlar.
MUSTAFA ERDEM (Devamla) - Evet, 5-6 arkadaşımız varmış; teşekkür ederiz sizler burada olduğunuz için.
VEHBİ KOÇ (Trabzon) - Sıkıntı yok, buradayız.
MUSTAFA ERDEM (Devamla) - Değerli milletvekilleri, burada vatandaşın çözüm bekleyen yüzlerce sorununu konuşmamız gerekiyor.
Seçim bölgem tarımın ve turizmin başkenti Antalya'da çözüm bekleyen onlarca sorun var. Turizm sezonu açılıyor, Antalya her yıl turizmde rekorlar kıran, ülkeye ciddi döviz girişi sağlayan bir şehir fakat Antalya sezonu her yıl sorunlarla karşılıyor. Bakın, Antalya'nın Kaş, Kalkan bölgesi başta olmak üzere, Adrasan ve Olimpos gibi birçok yerinde uzun yıllardır devam eden villa turizmi ve bungalovlar son dönemde yaşanan turizm konut kiralama belgesi iptalleri nedeniyle ciddi bir belirsizlik sürecine girmiştir. Sadece Kaş ilçesinde turizm amaçlı kullanılan 2.880 adet villanın hâlen turizm konut kiralama belgesi bulunmamaktadır. Sektör imar sorunlarının çözülmemesi nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıyadır. Ayrıca bu konudaki faaliyetler kayıt dışına kaydığından vergi ve prim kaybı yaşanmaktadır. Kayıt dışına itilen villa işletmeleri nedeniyle bölge ekonomisi yüzde 90 oranında kayıt dışına yönelmiş, milyarlarca lira kazanç kayıt dışında kalmış, ciddi bir vergi ve prim kaybının yanı sıra ülke ve bölge turizmine bir büyük darbe vurulmuştur.
Buradan Turizim Bakanına, iktidar yetkililerine bir kez daha seslenmek istiyorum: Yeni sezon öncesi buralar için özel kiralama izni çıkmaması hâlinde bölgede büyük bir mağduriyet yaşanacaktır. Bu sorunu çözmek için bölge halkıyla, turizmcilerle oturup bir çözüm yolu bulalım. Maalesef Turizm Bakanı gidiyor, turist gibi gezip hiçbir soruna değinmeden geri dönüyor. Bu insanlara eksiklerini tamamlamak için zaman verelim, yol gösterelim, düzenleme yapalım; yapalım ki hem bölge ekonomisi hem de ülke ekonomisi zarar görmesin.
Diğer taraftan, geçtiğimiz hafta Çiftçiler Günü'nü kutladık. Ben buradan emeği ve alın teriyle üreten, bu ülkeye katkı sağlayan tüm çiftçilerimizin gününü bir kez daha kutluyorum. O gün iktidar mensupları çıkıp yine çiftçilere yıllardır olduğu gibi vaatlerde bulundular fakat bunlar hiçbir zaman gerçekleşmiyor. Çiftçiler, bu iktidarın tarım politikası nedeniyle günden güne yoksullaşıyor, üretemez duruma geliyor. Bir taraftan küresel ısınma ve iklim krizinin etkileri, kuraklık, don, dolu üreticiyi perişan ederken diğer taraftan maliyet artışları çiftçiyi âdeta üretemez hâle getiriyor. Gübre fiyatları geçen yılın nisan ayına göre yüzde 35-40 artmış, üretim maliyetleri ona keza yine aynı oranda artmış, satış fiyatları ise hiç değişmemiş değerli arkadaşlar yani üretici bir yılda yüzde 35 yoksullaşmış. Gelecek yıl ise dövize bağlı olarak maliyetlerin yüzde 35-50 arası yükselmesi bekleniyor. Bu şartlar altında çiftçi nasıl üretecek? Çiftçinin traktörüne koyduğu mazotun litresi 45 lira olmuş. Zenginin yatlarına ÖTV'siz mazot veriliyor; çiftçi üretiyor, bu ülkenin halkını besliyor, ekonomiye katkı sunuyor ama ÖTV'siz mazot alamıyor; bu, kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar, Antalya aynı zamanda tarımın da başkenti. Gidin, Antalya haline bir bakın, çiftçiyle konuşun; Antalya'da, Aksu'da, Gazipaşa'da, Kumluca'da, birçok üretim yapan ilçede bir kilo domatesi 22 TL'ye üreten çiftçi 10-12 TL'ye alıcı buluyor. Bu insanlar tüm zorluklara rağmen tarım yapmaya devam ediyor; bu, kabul edilebilir bir durum değil. Yakında çiftçi üretemez hâle gelecek, evini geçindiremeyen çiftçi emeğinin karşılığını alamadığı için, karnını doyuramadığı için çiftçiliği bırakacak. Veriler de bunu söylüyor: On beş yıl önce 6 milyon olan çiftçi sayısı bugün 2 milyon 200 bine düşmüş. Değerli arkadaşlar, Türkiye'de çiftçilik yapanların yaş ortalaması 55-59 civarında. Gençler tarımdan uzaklaşmış ve emeğinin karşılığını alamadığı için de bu işi yapamaz hâle gelmiş. AKP iktidarı tüm bunları görmezden geliyor. Tarım politikaları sorunlu, çiftçiler borç içinde, Tarım Kanunu'na göre bile 2025 yılında 615 milyar destek alması gereken çiftçiye 135 milyar destek veriliyor ama o da zamanında verilmiyor. Bu şekilde devam ederse önümüzdeki yıllarda gıdaya ulaşmakta hepimiz maalesef çok zorluk çekeceğiz.
Değerli milletvekilleri, bir de muhasebe meslek camiasının hiç yararlanamadığı bir mali tatil var. Bildiğiniz gibi, 1-20 Temmuz sözde mali tatil. Mali tatilin bittiği tarihten itibaren beş gün içinde bütün beyan ve bildirimlerin verilmesi gerekiyor. Bir meslektaş beş gün içinde bu beyan ve bildirimleri maalesef veremez yani adı konulmuş ama kadük kalmış bir mali tatilden bahsediyorum. Buradan Sayın Hazine ve Maliye Bakanımıza sesleniyorum: Mali tatili uygulanabilir kılmak için temmuz ayında verilmesi gereken beyannameleri ağustos ayı beyanlarıyla birleştirin. Sayın Bakanım, geçen söyledim, yine söylüyorum: Bir gün bir gece sokağa çıkın, kafanızı kaldırdığınızda apartmanlarda yanan ışıklar bilin ki muhasebe bürolarının ışıklarıdır. Bir düzenleme yapın, meslek camiamızın hakkı olan tatili verin, meslek camiamız da size gönülden teşekkür etsin.
Son olarak, Akdeniz Üniversitesinde bu yıl düzenlenmesi planlanan 40'ıncı dönem mezuniyet töreni bütçede tasarrufa gidileceği gerekçesiyle iptal edilmiş. Ya, bu ülkede tasarruf edecek başka bir şey bulamadınız da öğrencilerin mezuniyet törenini mi tasarrufla değerlendireceksiniz? Yoksa öğrencilerin birlikteliğinden ve yaratıcı pankartlarından mı korkuluyor? Bu yanlış karardan bir an önce vazgeçilmeli ve öğrencilerin mezuniyet mutlulukları gölgelenmemelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)