Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 90 |
Tarih: | 21.05.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SÜMEYYE BOZ (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımız; Türkiye'de siyasi yargının keyfî ve yanlı kararları neticesinde tutsak edilen siyasi tutsak arkadaşlarımız, "Cezaevinde kalamaz." raporlarına rağmen tutukluluğu sürdürülen hasta mahpuslar, meziyetsiz idari gözlem kurullarının insafına terk edilen ve infazları yakılan yoldaşlar; havalandırmadan faydalanamayan, Kürtçe okuyamayan, yazamayan, aileden uzak illere sürgün edilen, insanlık dışı uygulamalarla işkencelere maruz bırakılan, direnen, direndikçe güzelleşen ve büyüyen bütün tutsak arkadaşları saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu önergeyle beraber, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk önünde üstlendiği sorumlulukları sistematik olarak yerine getirmediğini, ihlal ettiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını fiilen yok saydığını mutlaka konuşmak zorundayız çünkü bu yalnızca bir hukuk sorunu değil, aynı zamanda demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve toplumsal barışa karşı sürdürülen çok boyutlu bir saldırıdır.
Türkiye 2024 yılı itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en fazla başvuru yapan ülkeler konumunda, tabii ki bu bir tesadüf değil. Bunun temel nedeni, Türkiye'de iç hukuk yollarının etkili olmaktan çıkmış olmasıdır. Bağımsız ve tarafsız yargı, yerini siyasi iktidarın beklentilerine göre hareket eden bir baskı mekanizmasına dönüştürmüş durumda. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, AİHM kararlarının görmezden gelindiği bir ülkede yurttaşların uluslararası mahkemelere başvurması kaçınılmazdır. AİHM defalarca Türkiye hakkında ihlal kararı vermiştir. Özellikle Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkında 2020 ve 2023 yıllarında verdiği kararlar, tutukluluk hâllerinin aslında siyasi kararlar olduğunu ortaya koymuştur. "Serbest bırakılmalıdır." diyen mahkeme kararları, iktidar tarafından görmezden gelinmiştir. 2024 yılında karara bağlanan Kobani davası, hukukun değil siyasetin kurguladığı bir dava olarak, bir dosya olarak tarihe geçmiştir; Kürt siyasetçilerinin ve dostlarının yargılandığı, bu meşru ve barışçıl adımların kriminalize edildiği, delil yerine kanaatlerin esas alındığı bir politik hesaplaşma olarak karşımızda durmaktadır. Tahliye edilmeyen siyasetçilerin birçoğu barışçıl gösteriler, sosyal medya paylaşımları ve demokratik hak kullanımı nedeniyle onlarca yıl hapse çarptırıldılar. Kobani davası başta olmak üzere rehin tutulan tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
SÜMEYYE BOZ (Devamla) - İmralı heyetinin 18 Mayıstaki görüşmesinde Sayın Öcalan'ın da dile getirdiği gibi, kardeşlik hukuku üzerine yeni bir sözleşmeye ihtiyaç vardır. Onlarca yıldır uygulanan yıkıcı, inkârcı, asimilasyoncu anlayışların karşısına dönemin ruhuna denk gelecek şekilde demokratik hukuku, demokratik siyaseti, demokratik anayasayı ve demokratik cumhuriyeti esas alan yeni bir demokratik toplum sözleşmesini hayata geçirmek elzemdir. Türkiye yargısı için tarihî bir fırsat doğmuştur. Bu fırsat, hukuksuzlukları sona erdirmek ve adaletin toplumsal barışın önünü açacak şekilde yeniden tesis edilmesi için değerlendirilmelidir. Bu misyon, bu sorumluluk Meclisindir; bunu heba etmeyelim, mutlaka uygun şekilde kullanalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)