GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 21 Mayıs Çerkez soykırımının ve sürgününün 161'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:90
Tarih:21.05.2025

SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün 21 Mayıs, Çerkezlerin soykırımının 161'inci yıl dönümü. Öncelikle, bu soykırımı -Türkiye'de de dünyada da Birleşmiş Milletler tarafından da tanınarak- Çerkezlerin yaşamış olduğu bu zulmü tüm dünyaya göstermek zorundayız. Eğer bu soykırımı tanımazsak ondan sonra olan soykırımların, dünya tarihine kara leke olarak düşmüş olan bu soykırımların önünü alamayız. Gerçekten, resmî olarak ilk soykırım sayılan Çerkez halklarına yapılan bu zulmün, tüm dünya tarafından ama öncelikle de bu Meclis tarafından tanınması gerekmektedir.

Aradan yüz altmış bir yıl geçti; yaklaşık üç yüz yıl önce soydaşlarım Rus Çarlığı tarafından baskıya, zulme, yıllarca süren savaşlara ve en sonunda da 21 Mayıs 1864'te -nüfusunun yüzde 90'ı- soykırım niteliğinde olan sürgüne maruz bırakıldı. O sürgünü şöyle tanımlıyor o dönemi takip eden tarihçiler: Yapılan araştırmalar da Karadeniz'de yıllarca deniz kıyısına vuran kafatasları, saçlar, sakallar olduğunu hatta bölgedeki Karadeniz kıyılarında kargalar bu soykırımda vefat eden soydaşlarımızın saçları ve sakallarıyla yuva yaptığını, büyük bir yıkımın yaşandığını vurgulamakta. O süreçte hem savaşta hem de sürgün sırasında yaklaşık 1,5 milyona yakın soydaşımız vefat etti, canından oldu, mücadelesinde soykırıma maruz kaldı. Sonrasında bu coğrafyanın içerisinde farklı noktalara aktarılarak Türkiye'nin dört bir köşesinde farklı noktalarda varlıklarını devam ettirmeye çalıştılar.

21 Mayıs 1864, Kafkas halkları için sadece bir tarih değil bir toplu sürgünün, bir kitlesel yok oluşun ve karanlık bir dönemin tarihidir. Bunu unutmamak için burada tarihe not düşmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu acı günün yıl dönümünde bu trajediyi bütün soydaşlarım yüreğinde yaşamaktadır. Çarlık Rusya'sının yapmış olduğu bu zulme sessiz kalamayız, duyarsız kalamayız, gözlerimizi kapatarak yok sayamayız. (CHP sıralarından alkışlar) Bu süreçte sadece bir askerî operasyon değil aynı zamanda sosyal, kültürel ve demografik bir yıkım olmuştur. Bu, bir kültürü yok etme çabasıdır. Biz de bu kültürü korumak için mücadele etmek zorundayız. Çerkez dilleri, yaşamı, kültürüyle bir değerdir, bu coğrafya için de önemli bir değer yaratmaktadır. 1864'te yaşananlar sadece bir savaşın sona erişi değil, planlı, sistemik ve etnik bir temizlik sürecinin doruk noktasıdır. 21 Mayıs bu yönüyle Çerkez halkı için bir yas günü olduğu kadar, aynı zamanda bir direnişin, bir başkaldırışın, yeniden doğuşun sembolü olmuştur. 100 bine yakın Ubıh halkı yurtlarından çıkarılmış, Adigelerin, Şapsığların, Abazaların ve Kabardeylerin nüfusları dramatik bir şekilde azaltılmıştır, kimi halklar yok olmuş, kimi halklar yok olma noktasına gelmiştir. Bu sürgün, soykırım sadece insan yaşamını değil bir kültürü, bir hafızayı, bir coğrafyayı hedef alan bir soykırıma dönüşmüştür.

Çerkezlerin en önemli taleplerinden biri sürgün ve soykırımın dünya tarafından tanınması. Burada hep birlikte bir başlangıç yapabilir, Meclisimiz bu soykırımı tanıyarak Çerkez halklarının bu acı gününe ortak olabilirler. Çerkez soykırımı için insanlık tarihinin kara sayfalarından biri olarak not düşülmüştür. Bu nedenle en önemli adımlardan biri de yok olma tehlikesi altındaki Çerkez dilinin yaşatılmasıdır. Yalnızca Adige halkları için değil tüm insanlık için bir miras sayılabilecek bu kültürün yaşatılması için hep birlikte destek olmak zorundayız. Çerkezlerin korunması, kuşaktan kuşağa aktarılması için nesiller boyunca sürecek istikrarlı, bilimsel, kurumsal destekli çalışmaların ivedilikle başlatılması ve sürdürülmesi gerekmektedir.

Çerkez soykırımı üzerinden yüz altmış bir yıl geçti ama yüreğimizdeki acısı hâlâ taze bir şekilde duruyor. Bu anlamda, Çerkez kültürünü yaşatmak için mücadele eden derneklerimiz ve birçok kurum var, bunlara destek sağlanması gerekiyor, hem lojistik anlamda hem de ekonomik anlamda destek sağlanarak kültürümüzün yaşatılması için katkı sunulmasını bekliyoruz. Ayrıca, okullarda Çerkez dilinin eğitimine yer verilmesi, kursların açılması, devlet tarafından bu kültürün yaşatılması gerekir -ki birçok yan dil ne yazık ki yok olma seviyesine gelmiş durumda- bunları yaşatmazsak bir kültürün yok oluşuyla karşı karşıya kalacağız. Bu sebeple Meclisimize çağrıda bulunuyorum, bugün bizleri dinleyen sizlere çağrıda bulunuyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, buyurun.

SERKAN SARI (Devamla) - Evet, çok teşekkür ediyorum.

Çerkez kültürünün yaşatılması için hep birlikte bu anlamda yapılacak çalışmalara destek vermeli, dil eğitimine katkı sunmalı, soykırımın tanınması için de elimizden gelen çabayı sarf etmeliyiz.

Hepinize çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)