GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:15.05.2025

YILMAZ HUN (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Millî Eğitim Bakanlığı bu yılın nisan ayında yaptığı 15 bin öğretmen atamasında Kürtçe öğretmenliğine ayrılan kontenjan sayısını yok denecek kadar düşük tutmuştur, Türkiye'deki milyonlarca Kürt yurttaşın temel hakkı olan ana dilde eğitim talebi bir kez daha yok sayılmıştır. Kürtçenin Kurmanci ve Zazaki lehçelerinde eğitim verecek öğretmen kontenjanının çok az olmasını bilinçli bir tercihin, sistematik bir inkârın devamı olarak sayıyoruz. Bakanlık, eğitim fakültelerinden her yıl mezun olan onlarca Kürtçe öğretmen adayını yok saymaktadır, atama sürecinde âdeta sembolik bir kontenjanla yetinmektedir. Bu yaklaşımı Kürtçeye ve bu dilin taşıyıcısı olan milyonlarca halka yönelik açık bir ayrımcılık olarak sayıyoruz. Türkiye'de milyonlarca Kürt çocuk kendi ana dilini okulda öğrenemiyor, kamudan faydalanamıyor; ne ana dilinde eğitim hakkı tanınıyor ne de seçmeli derslerde yeterli altyapı sağlanıyor. Öğrenci, Kürtçe seçmeli ders seçmek isterse okulda öğretmen yok çünkü ataması yapılmamaktadır. Oysa hem Kurmanci hem Zazaki dersi müfredatta var ama uygulamada yok. 15 bin öğretmen ataması yapılırken din kültürü, sınıf öğretmenliği gibi alanlara binlerce kontenjan ayrılmışken Kürtçe öğretmenliğine sadece birkaç kişiyle sınırlı kontenjan verilmesi izah edilebilir değil. Madem bu ülkede hepimizsek neden bir halkın dili kamusal anlamda sürekli geri planda tutuluyor, bunu sormak istiyoruz. Ana dilde eğitim hakkı evrensel bir haktır; Kürtçenin okullarda sistemli biçimde öğrenilmesi için, öğretilmesi için gerekli atamalar yapılmadıkça bu hak sadece kâğıt üzerinde kalmaya devam edecektir. Bu ülkede çok dillilik bir tehdit değil bir zenginliktir; siz bu zenginliği inkâr ettikçe toplumsal barışı da demokratikleşmeyi de ertelersiniz, mümkün kılamazsınız.

Değerli milletvekilleri, bir de atama bekleyen öğretmenler var, ataması yapılmayan öğretmenlerin trajedisi var. 2024 Kamu Personel Seçme Sınavı'yla bu yıl yapılan öğretmen atamaları önceki yıllara göre ciddi orantısızlıklar ve mağduriyetler içermektedir. Bu yılki atama süreci sadece bir planlama hatası değil bu aynı zamanda liyakatin, emeğin ve adaletin yok sayıldığı bir sistemin yansımasıdır. Ataması yapılmadığı için psikolojik olarak yıpranan, ekonomik olarak çöken, yıllarını KPSS'ye adayan, umutla bekleyen on binlerce öğretmen adayı büyük bir mağduriyetin içerisindedir. Branş bazında yaşanan orantısız kontenjan düşüşleri, mülakatla liyakatin örselenmesi, "ücretli öğretmenlik" adı altında yürütülen sömürü düzeni artık sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Türk dili ve edebiyatında 35 bin başvurudan sadece 29 kişi atanıyor, tarih branşında 20 bin başvuru var, 28 atama yapılıyor; coğrafya branşında 9 bin başvuru var, 32 atama gerçekleşti. Bu rakamlar sadece birer istatistik değil umudu kırılan, geleceği karartılan insanlarımızın, gençlerimizin hayatlarıdır. Yıllarca emek verip sınavı geçen bu gençler "Norm kadrolar dolu." gerekçesiyle dışarıda bırakıldı. Sendikaların yaptıkları araştırmalara göre Millî Eğitim Bakanlığında 100 bin civarı ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır. Öğretmenlerin asgari ücretin altında güvencesiz çalıştırılmasıyla emekleri sömürülmektedir. Bu tablo yalnızca öğretmen adaylarına reva görülen bir adaletsizliğin değil aynı zamanda Türkiye'nin eğitim sistemine yönelik bir ihmalin yansımasıdır. Okullarda çocuklara istikrarlı, nitelikli, ana dilde eğitim verilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Sınıflara bir ayda 3 öğretmen giriyor, bir sınıfta bir yıl içerisinde 3 defa öğretmen -ücretli öğretmen- değişiyor. Öğretmen atamalarında yaşanan sorun sadece kontenjan meselesi değil mülakat sistemi de ayrı bir yara. KPSS'den yüksek puan alan binlerce genç sırf 3 kişilik bir komisyonun subjektif kanaatiyle elenmektedir. Mülakatlar şeffaf değil, adil değil, denetlenebilir değil; insanların kaderini siyasi görüşe, sendika aidiyetine, etnik kimliğine göre belirlemek hiçbir demokratik sistemle uyuşmaz. Torpilin değil liyakatin egemen olduğu bir atama sistemi esas alınmalıdır. Ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, kamudaki öğretmen açığı kadrolu atamalarla giderilmelidir. Bu ülkenin öğretmeni KPSS'den yüksek puan alıp atanamıyorsa, mülakatta eleniyorsa, "ücretli öğretmen" adı altında kölelik koşullarında çalışıyorsa burada bir sistem sorunu vardır ve bu sorunu çözmek burada oturan herkesin sorumluluğudur. Öğretmenler yalnızca atanmak istemiyor; hak ettikleri saygıyı, güvenceli istihdamı, adil bir sistemi talep ediyor. Atama bekleyen öğretmenlerin sorunları çözülmelidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)