Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 88 |
Tarih: | 15.05.2025 |
GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta Engelliler Haftası. Toplumsal yaşamın her alanında sayısız engelle karşılaşan milyonlarca yurttaşımızın hak mücadelesini hatırlamak, görmek ve gereğini yapmak zorundayız. Dün Mecliste uzun bir aradan sonra bir ilk yaşandı. Engelli bireylerin sorunlarının araştırılmasına yönelik muhalefet önergesi kabul edildi. O sırada Genel Kurulda AKP ve MHP milletvekilleri yoktu, durum fark edilince de Genel Kurulu kapattırdılar; bu da iktidarın engelli yurttaşlarımızın sorunlarına bakışının en net göstergesidir. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler sosyal devletin gereği neyse onun yanındayız. Engelli yurttaşlarımızın eşit ve onurlu hakkını savunmak bizim siyasi değil insani sorumluluğumuzdur. Bu torba yasa teklifinde Engelliler Haftası'na rağmen engelli bireylerin kamuda istihdamına dair tek bir düzenleme yok. Bari bu haftanın hatrına bir adım atsaydınız. Yine sarayın ihtiyaçları önce geldi, halkın sorunları yok sayıldı çünkü bu iktidar milleti yalnız seçimden seçime hatırlıyor.
Değerli milletvekilleri, bugün yine alışıldık bir tabloyla karşı karşıyayız. Anayasa Mahkemesi bir düzenlemeyi iptal ediyor, saray iktidarı noktasına virgülüne dokunmadan aynı düzenlemeyi tekrar Meclise getiriyor; bu, yalnızca bir hukuki inat değil anayasal denetimi yok sayan, yargı kararlarını hiçe sayan bir yönetim anlayışıdır.
Görüştüğümüz kanun teklifinin 3'üncü maddesiyle de vergi denetçilerinin görevden ayrıldıktan sonra denetledikleri şirketlerde çalışmaları yasaklanıyor. İlk bakışta yerinde bir adım gibi görünse de kapsamı son derece sınırlıdır. 2531 sayılı Kanun BTK, SPK, BDDK, RTÜK gibi düzenleyici kurumları kapsamıyor. Oysa çıkar çatışması riski yalnızca vergi denetçilerine de özgü değildir. Geçmişte EPDK'dan ayrılıp görevdeyken tarifesini belirlediği enerji şirketine geçen örnekler yaşandı. Bugün de kamu görevinden ayrılan birçok kişi görev yaptığı sektörde doğrudan geçiş yapabiliyor. Bu uygulama da bürokrasiden özel sektöre danışıklı geçiştir. Eğer gerçekten kamu yararını gözetiyorsanız bu etik düzenleme tüm bağımsız kurum personellerini kapsamalıdır, aksi hâlde bu yasa adrese teslim delikli bir zırh olmaktan öteye geçemez.
Değerli milletvekilleri, yasanın en dikkat çeken başlıklarından biri de TRT'ye ilişkin düzenlemelerdir. Halkın vergileriyle finanse edilen TRT anayasal olarak tarafsız olmak zorundadır ancak bugün TRT milyarlarca lira kamu kaynağıyla besleniyor ama muhalefetin sesi ekranlara yansımıyor. AKP Genel Başkanına otuz iki saat ayrılırken Genel Başkanımız Özgür Özel'e otuz iki dakika bile yer verilmemektedir. Şimdi de TRT Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkarılıyor yani kamu kaynağı artık kapalı kapılar ardında kullanılabilecek; adı kamu hizmeti değil siyasal çıkar düzenidir.
Personel alımları da aynı keyfîlikte devam ediyor; sınav yok, liyakat yok, şeffaflık yok; Yönetim Kurulu istediğini alıyor, maaşları da kendisi belirliyor. Üstelik kamuya alımda 35 yaş gibi keyfî sınırlar uygulanırken TRT'ye sınavsız ve ayrıcalıklı atamalar sürüyor. Bir yandan, yaş bahanesiyle genç kamu dışına itilirken diğer yandan partizan kadrolaşma devam ediyor. Bunun adı adalet değil çifte standart rejimidir.
Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu da adım adım işlevsizleştirilmektedir. Kamu personel sistemi parçalanıyor, kariyer ilkesi rafa kaldırılıyor. Bu sebeplerle biz bu teklifin karşısındayız. Ancak bizim iktidarımızda TRT'yi yeniden kamu kurumu yapacağız, kamu işe alımlarında liyakati esas göreceğiz. Bu ülkenin kurumları torpille değil adaletle yönetilecek yani sarayın saltanatına karşı halkın düzenini kuracağız diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)