GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:15.05.2025

İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; iktidar tarafında bu kadar milletvekili bulmuşken kendi ilim Kahramanmaraş'la ilgili de araya birkaç şeyi sokacağım.

Anayasa Mahkemesi diyor ki: "7142 sayılı Kanun kapsamında işleri yapmıyorsun arkadaş, geri çek bunları; kanun hükmünde kararnamenle bu işi yapamazsın, geri çek arkadaş." Ben bir tıp doktoruyum. Hastam geldiğinde 3-5 kere "Ya, verdiğin ilaç işe yaramıyor, sen ne biçim doktorsun?" dediğinde utanırım, derim ki biraz bilgi okuyayım, biraz işler yapayım, hastama daha iyi olayım. Maalesef kaç kere geri dönse de kaç kere "Siz bu işi beceremiyorsunuz." deseler de ama yine de aynı torba yasayla gönderiyorsunuz. Allah sonunuzu hayretsin.

5'inci maddede TRT'de mali haklar var TRT Başkanına. Ben anlamıyorum bu TRT'yi. Bizim DEVA Partisi olarak herhangi bir haberimizi vermezler, Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan'ın herhangi bir haberini vermezler, konuşturmazlar, davet etmezler; para alacakken elektrik parasından, bizden de para alırlar, mali haklar dediğinde yine alırlar. Nasıl bir adalet, biz bunu anlamıyoruz. Biraz sonra tabii o durum gelecek.

Maraş'la ilgili konuşacağımı söyledim. Çevre Bakanı Murat Kurum sık sık deprem bölgesine gelir. Allah razı olsun, koordinasyonu sağlamaya çalışıyor. Deprem bölgesinde iki yıl boyunca kurumlar arasında bir türlü koordinasyon sağlanamadı. AFAD bir tarafa çekti, Çevre Şehircilik bir tarafa, belediye bir tarafa, o bu tarafa, o kurum buraya, bu kurum buraya. Hâlbuki afet yönetiminde koordinasyon en önemli noktaydı.

Şimdi, tabii ki birtakım bürokratlar sık sık gelirler; valilik, siyasetçiler karşılarlar, onu alırlar, izole bir yerlere götürürler. Israrla iki yıldan beri valiliğe söylerim: "Bir bakan geldiğinde ben de katılabilir miyim?" "Sayın Vekilim, bakanlık yapıyor programı, kusura bakmayın." Bakanlığı ararız "İşte, ben katılabilir miyim?" "Ya, valilik yapıyor bu programı, kusura bakmayın." diye topları birbirlerine atarlar ve dediğim gibi, muhalefetin bu işlere girmesini istemezler. Hâlbuki, Sayın Kurum deprem bölgesindeki muhalefet milletvekilleriyle de görüşseydi, en azından kurumlarda bir iç denetim var, kendi siyasetçinle, kendi bürokratınla tartışıyorsun; bari bir de dış göz, dış denetim ne gözlüyor, bunu da dinleseniz ne olur? Ama, dediğim gibi, bu işi yapmıyorlar. Yine, Maraş'a geldiler, kısıtlı birkaç tane muhtar ellerine belediyenin -öğrendim onu da- yazdırdığı pankartlar, vatandaşlara da -aynı logodan çıkmış- bunları verdiler; "Padişahım çok yaşa!" sloganını attırdılar, ondan sonra bir gün bile durmadan Maraş'tan ayrıldı. Hâlbuki, mizansen olarak yürüdüğü o Trabzon Caddesi'nin 50 metre yanına gitseydi orada yapılan birtakım binalarda kimi iş yerlerinin 5 metre aşağıya, kimisinin de girişlerinin 5 metre yukarıya yapıldığını ve o dengesizlikleri görebilirdi.

Yine, Trabzon Caddesi'nin berisine gelseydi, vatandaşlar için yapılan iş yerleri ve evlerin birtakım kuralarla alınacağını ama şehrin göbeğindeki bir otelin ve bir dondurmacının binasının yine Emlakbank tarafından yapılıp hazır bir şekilde bu insanlara verildiğini ama normal vatandaşların da kuraya sokulduğunu görebilirdi. Sayın Murat Kurum hemen üst çarşıya girseydi, trafiğe kapalı Kapalı Çarşı'da vatandaşların nasıl mağdur olduğunu görürdü. Trafiğe kapalı alanda motosikletlerin vızır vızır geçtiğini, o bölgede güvenliğin olmadığını, akşamları aydınlanmanın olmadığını görebilirdi -şu anda anlattığım bölge Maraş'ın kalbi, alışverişin olduğu bir yer- bırakın arkadaşlar, bırakın -daha yeni hafta sonu gittim- esnafın tuvaletlerinin olmadığı şikâyetlerini duyabilirdi. O bölgede Vakıflar Genel Müdürlüğünün Ulu Camisi'nin restorasyonunu nasıl karınca hızıyla yaptığını görebilirdi.

Yine gelseydi Maraş'ın Antep yolundan oradaki Yazıköylülerin buğdaylarının susuzluktan nasıl kuruduğunu görebilirdi ve Maraş'ın, su potansiyeli en yüksek illerden biri olmasına rağmen su sıkıntısı çektiğini görebilirdi. Zira Maraş'ın suyu Helete üzerinden Antep'e, Kartalkaya üzerinden Antep'e, Kılavuzlu üzerinden de Hatay'a gönderilmekte. Biz susuzluk çekiyoruz ve Maraşlı susuzluk çekiyor; önce can, sonra canan diyoruz, suyumuzu geri istiyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)