GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Engelli bireylerin eğitim, rehabilitasyon, istihdam ve sosyal hayata katılım konusunda erişilebilir bir hayat sürdürmeleri için kapsamlı politikaların geliştirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:15.05.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, yüreğimizde hiç geçmeyecek derin bir sızı bırakan bir barış elçisini anmak istiyorum: Sevgili Sırrı Süreyya Önder. Acının tam ortasında bile gülümsemeyi bilen, hikâyeleriyle yaraları sarabilen, barışa dair inancını asla yitirmeyen bir yürekti. Onun sözü sadece bir siyaset dili değil aynı zamanda yaralı coğrafyalar için bir umut türküsüydü. Gidişiyle birlikte hem kederi hem de onurlu bir barışı miras bıraktı arkasında. Gönlümüzde daima o yumuşak tebessümüyle, barışa olan sarsılmaz inancıyla yaşayacak. Ruhu şad, anısı mücadelemizin en sıcak yerinde daim olsun.

Bugün 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı ancak hâlâ bu Mecliste Kürtçe konuştuğumuzda sesimiz kısılıyor. Ne diyordu Sırrı Başkan: "Ben boynumu vursanız bir insanın rüyasını gördüğü, ninnisini dinlediği ana diline müdahale etmem, hayâ ederim." Yüz yıldır bize doğru diye öğretilen ancak birbirimizden her geçen gün daha da uzaklaştıran yanlışları terk etmenin zamanı gelmiştir. Bir Türkmen olan Sırrı ağabeyin Kürt halkının haklı mücadelesiyle kurduğu bağın gücü ve her bir Kürt'ün evine yas düşüren anısına bağlılıkla Parlamentodan başlayarak toplumda yaratılan önyargıları kırabiliriz, zihniyet değişimini bu Meclisten başlatabiliriz diyor, Kürt halkının Kürt Dil Bayramı'nı kutluyorum. Korkmayın, Kürtçesini söyleyerek fobilerinize depreştirmeyeceğim.

Sayın milletvekilleri, bu hafta aynı zamanda Engelliler Haftası. Engelli yurttaşların sorunlarını gündeme almak için yalnızca yılın bir haftasını beklemek doğru değildir. Değerli milletvekilleri, engelli olmak bir tercih değildir ama engelli bireyleri dışlayan bir toplum düzeni bir tercihtir ve bu tercih her gün milyonlarca insanı görünmez kılmaktadır. İşte, biz bu tercihe karşı çıkıyoruz; sözde normal olanın kutsandığı, sağlam bedenin üstün kabul edildiği bu sağlamcı düzeni kabul etmiyoruz. Bu sistem, engelli bireyleri eksik, kusurlu, onarılası ya da başarılıysa ilham kaynağı olarak etiketler. Oysa biz diyoruz ki: Engellilik bir eksik değil bedensel ve nörolojik bir çeşitliliğin hâlidir; tıpkı dilimiz, rengimiz, kimliğimiz gibi doğaldır, insana dairdir. Ama mevcut düzen farklı bedenleri üretimden dışlar; kamusal alanlara, eğitime, sağlığa ve siyasete katılmalarını engeller çünkü sağlamcı zihniyetin dünyasında norm dışı olan her şey ya ötekileştirilir ya da yok sayılır; engelli bireylerin hayata katılması için değil hayattan soyutlanması için politikalar üretilir, bu kabul edilemez.

Değerli arkadaşlar, biz engelliliği bir insan hakları ve demokrasi meselesi olarak görüyoruz. Engelli bireyler sadece mimari engellerle değil dildeki ayrımcılıkla, eğitimdeki eşitsizlikle, ekonomik dışlanmayla da mücadele ediyor. Sağlamcı dil çocukluktan itibaren hepimize şu mesajı veriyor: "Engelliysen ya iyileş ya evde kal." Ama biz bu dili kabul etmiyoruz, engelliliği tam ile eksik arasına sıkıştıran anlayışı reddediyoruz. Biz ayrımcılığa karşıyız, farklı olanı değersizleştiren değil tüm farklılıklarıyla eşitleyen bir toplumu savunuyoruz. Bu ülkede Milletin Meclisi dediğimiz bu çatı altında bile fiziki şartlar engelli bireylere uygun hâle getirilmemiştir. Temsil makamının kalbi olması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi, erişilemez merdivenleri ve duyarsız mimarisiyle engelliler için bir sembol değil bir engel hâline gelmiştir.

Engelli çocukların eğitim hakkı yok sayılıyor, kaynaştırma eğitimi sadece müfredatta kalıyor. Engelli kadınlar hem engelli hem kadın oldukları için çifte değil çoklu ayrımcılığa uğruyorlar. Engelliler toplumsal yaşamdan korunması gereken bireyler gibi sunuluyor; sanki toplum tehlikeli, onlar da kırılgan. Oysa tehlike, ön yargılar, ihmal, görmezden gelme ve sağlamcı politikalardır. Peki, çözüm ne? Çözüm, toplumun ve devletin bakış açısını değiştirmesidir. Bu mücadele sadece engelli bireylerin değil, hepimizin mücadelesidir çünkü eşitlik sadece sağlamlar için değil, herkes için eşit olduğunda anlamlıdır ve eşitlik önce dilde, sonra zihinde başlar.

Bugün bir kez daha buradan haykırıyoruz: Bizim bedenimiz eksik değil, eksik olan sizin empatiniz; bizim sesimiz kısık değil, duymayan sizsiniz; bizim yüreğimiz dar değil; görmeyen, görmek istemeyen toplumun vicdanı ve unutmayalım, engelsiz bir yaşam ütopya değildir, bir insanlık sorumluluğudur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)