GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:13.05.2025

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

AKP iktidarı, Anayasa'ya aykırı kanun maddeleriyle devleti yönetmeye devam ediyor. Bakın, önce bu kanun teklifinde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali üzerine kanunla düzenlemeler yapmak üzere bu teklif getirildi. Peki, soruyorum: Anayasa Mahkemesi kararı ne zaman verildi? Anayasa Mahkemesi kararı 7 Aralık 2023 tarihli. 2018 yılında açılan davaya Anayasa Mahkemesi neredeyse yaklaşık beş yıl sonra karar vermiş ve bunun üzerine de tam bir buçuk yıl geçtikten sonra, işte, haziran ayında süre dolmak üzereyken şimdi kanuni düzenleme yapılmakta. Zaman zaman da yine çıkarılan kanunların Anayasa'ya aykırı olduğunu gerek komisyonda gerek Genel Kurulda defalarca söylememize rağmen bile bile Anayasa'ya aykırı kanunlar çıkarılmakta, o kanunlarla arzu edilen, hedeflenen neyse gerçekleştirilmekte ve sonrasında açılan davayla ilgili süreçte Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermekte. Anayasa Mahkemesi iptal kararıyla birlikte son dönemde, işte dokuz ay gibi, bir yıl gibi süreler vererek o süreç içerisinde düzenleme yapılmasını istemekte. Peki, bu kadar süre içinde ne oluyor? Bu kadar süre içinde AKP iktidarı yani atı alan Üsküdar'ı geçiyor, Anayasa'ya aykırı kanunlarla istediklerini yapıyorlar. İşte, böyle bir dönemdeyiz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bu kanuni düzenleme içerisinde, teklif içerisinde en çarpıcı konulardan biri TRT'yle ilgili. Şimdi, TRT'yle ilgili genel değerlendirmemizi şöyle yaptığımızda, artık TRT bizim bildiğimiz TRT olmaktan çıktı. TRT artık uzun bir süredir iktidarın -tırnak içerisinde söylüyorum, halkın deyimiyle- borazanı oldu. Bakın, TRT'de sadece iktidar temsilcilerini görebilirsiniz, TRT'de sadece Cumhurbaşkanını görebilirsiniz, TRT'de sadece bakanları görebilirsiniz ama TRT'de iktidarı eleştiren ya da devletle, milletle ilgili, emekliyle, çiftçiyle ilgili düşünceleri olan muhalefetten kimseyi göremezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

TRT Genel Müdürü vardı Komisyonda, eleştirilerimizi yaptık, cevaben şöyle söyledi: "Efendim, AKP Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı, o nedenle biz Cumhurbaşkanının çalışmalarından bahsediyoruz, onları anlatıyoruz." Peki, ben de soruyorum: Aday tanıtım döneminde, seçim döneminde, örneğin, 2024 seçim döneminde her adayı, büyükşehir belediye başkanı adaylarını tanıtmak Cumhurbaşkanının görevi mi? Yani aday tanıtımını yapıyorsunuz, adaylarla ilgili tanıtımlar, reklamlar, iktidarın reklamları, bunlar yayınlanıyor ve bunun neticesinde de bakın, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı TRT'de 1.945 dakika, CHP Genel Başkanımız 25 dakika... Ya, bu, vicdanlara sığar mı? Bu, ahlaka sığar mı? (CHP sıralarından alkışlar) Bu TRT'nin kaynağı hepimizin vergilerinden oluşmakta, hepimiz vergi veriyoruz. Hepimiz aldığımız ürünlerde bandrol ödüyorsak... İşte, TRT önce böyle kuruldu ve böyle de ayakta kalıyor ama şimdi sadece iktidara hizmet eden bir kurum hâlinde. Şimdi, eskiden, bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde, belki de yakın tarihe kadar eğer TRT'de bir haber çıkmışsa sanki noterden alınmış bir evrak gibi doğru sayılırdı, doğru kabul edilirdi, "TRT yayınladı." denilirdi çünkü eğer TRT yayınlamışsa o artık doğru kabul edilirdi; bugün ise TRT yargısız infazın adresi hâline gelmiştir, TRT bugün muhalefete muhalefet yapan bir kurum hâline gelmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

Son dönemlerde TRT'ye baktığımızda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu hakkında ithamlarıyla anılan bir kurum hâline geldi, hakkında iddianame dahi olmayan Başkanımız için sanki varmış gibi belgeleri yayınlayan bir kurum hâline geldi. Bu mu tarafsız politika, bu mu tarafsızlık, bu mu vicdanlı yayın; soruyorum size. İşte, TRT, artık TRT olmaktan çıkmıştır; iktidarın borazanıdır, iktidarın yayın kuruluşu hâline gelmiş durumdadır. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer TRT'yi düşünüyorsak, eğer TRT'nin kuruluş felsefesini, kuruluşundaki o... "TRT hem bellektir hem gelecektir." diye bir de sayfalarında var. Siz, iktidar olarak, AKP olarak oraya atadığınız genel müdürlerle artık TRT'yi geçmişin belleğini silen ve geleceğini de yok eden bir kurum hâline getirdiğinizi buradan söylüyorum. TRT'den elinizi çekin, orası devlet televizyonudur, orada herkesin hakkı vardır, herkesin doğru haber alma hakkı vardır, doğru yayıncılığı herkes orada görmek arzusundadır. Siz TRT'yi bir siyasi kurum hâline getiremezsiniz. Buradan "İşte, yok, müzik yayını var, spor yayını var." diyerek TRT'yi de bugünkü taraflı televizyon olmaktan da çıkaramazsınız.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kanunla ilgili değerlendirmemizi yaptıktan sonra, yine son günlerde, özellikle Antalya'da yaşanan çok önemli bir konuyu ve hatta tüm Türkiye'de yaşanan çok önemli bir konuyu paylaşmak istiyorum. Şimdi, değerli arkadaşlar, örneğin Antalya'da Kaleiçi bölgemiz var, tarihî yapılarıyla çok özel bir bölge. Antalya'daki Kaleiçi gibi Türkiye'nin birçok bölgesinde de yine aynı nitelikte evler var ve bu evler süreç içerisinde otel, pansiyon olarak kullanılıyor. Buralardaki taşınmazlar belki de yüz yıl, belki de yüz elli yıl gibi geçmişe dayalı, Anıtlar Kurulu tarafından tescillenmiş ve belki de çoğunluğu ahşap nitelikte taşınmazlar. Örneğin Kültür ve Turizm Bakanının kendi bölgesi olan İbradı, Ormana, Akseki bölgesinde olan tarihî konaklarda olduğu gibi. Şimdi, değerli arkadaşlar, her şeyden önce insan hayatı çok değerlidir, çok vazgeçilmezdir. Bunu bir kenara koyarak sözlerime devam etmek istiyorum. İnsan hayatı değerlidir, önemlidir, özellikle konaklama yapılan tesisler başta olmak üzere tüm yapılarda -devlete ait tüm yapılar dâhil- can güvenliği çok önemlidir. Bu can güvenliğini tartışmaya dahi açmak doğru değildir. Ancak turizm sezonun da geldiği bugünlerde ülkemizde şöyle bir sorun yaşanmakta: Örneğin, bu tarihî yapılarda, ifade ettiğim gibi, yapının belki de en önemli aksamları ahşap yapı ama şimdi gelin görün ki bu otellerin yangın alarmı var, yangın tüpü var, efendim, yangın merdiveni var, her şeyi var ama sadece oda kapıları yangına duyarlı kapı değil diye veya yangına duyarlı boyası yok diye şimdi bu oteller kapanma riskiyle karşı karşıya kalmakta. Şimdi, değerli arkadaşlar, soruyorum size: Yani şimdi, sadece oda kapısını yangına duyarlı hâle getirseniz çatısı ne olacak, diğer aksamları ne olacak? Her tarafı ahşap. Yani bunun kapısını yangına duyarlı yapsanız diğer yerleri ne olacak? Şimdi, bu otellerin kapılarını duyarlı hâle getirelim derken -o taşınmazlar Anıtlar Kurulu tarafından tescilli eserler- orada bir çivi dahi çakılması mümkün değil, kapıyı değiştirebilmeniz mümkün değil çünkü Anıtlar Kurulu buna müsaade etmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

CAVİT ARI (Devamla) - Müsaade etmezse ne olacak? Otel kapanma riskiyle karşı karşıya kalacak. Peki, vatandaş orada sırf sezon süreci içerisinde mağdur olmayayım diye eğer kaçak yapmaya çalışırsa ne olacak? O tarihî eser yok edilecek, zarar görecek. Tarihî bütün değerlerimize bir anlamda zarar vermiş olacağız, o değerleri yok etmiş olacağız. Şimdi tekrar söylüyorum... Üstelik de kapıyı yapalım deseniz şu an kapı yok, boyayı yapalım deseniz boya yok; böyle bir çıkmaz içerisinde otelci esnafımız, pansiyoncu esnafımız. O nedenle, bu aşamada bir süre verilmeli, kapatma işlemi yapılmamalı gerek kapı için gerekse boya için yasal bir süre verilmeli; devlet olarak, Bakanlık olarak süreler vermelisiniz diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)