| Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 13.05.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten çok önemli günlerden geçiyor. Bizim "kalkışma" olarak adlandırdığımız bu dönem hain terör örgütü PKK'nın sözde kongresini yapmasıyla ayrı bir boyut kazanmıştır. Bu sözde kongre sonrası hain terör örgütü kendince bir bildiri metniyle dayatmalarını ilan etti; en başta, şartsız silah bırakacağı algısının boş olduğu ortaya çıktı. Gerçekte ilan ettikleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerini yok saymak, cumhuriyeti âdeta yeniden tanımlamaktı. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir ferdi bu dayatmayı kabul edemez. Ayrıca, alenen Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmaya yönelik bu açıklamanın barış bildirisi olduğu da külliyen gerçek dışıdır. Zira PKK ve yönetici teröristleri Türkiye'nin karşısına yeni bir meydan okumayla gelmiştir. Üstelik bu meydan okuma ilkinden daha tehlikelidir çünkü işin içinde "demokratik cumhuriyet" adını verdikleri sözde yeni bir siyasi yapılanmanın yol haritasını çizmişlerdir. Kırk bir yıllık bebek katili terörist bir yapı, yüz yıllık cumhuriyete, sözde demokratik cumhuriyet adı altında yol göstermekte, kamuoyunu yönlendirme iddiasında olan birtakım kişiler de buna alkış tutmaktadır. Tüm bu oyunun adını "demokratik cumhuriyet" diye ilan etmişlerdir. Hiçbir terörist organizasyonun yönetim kademesi ve sözde kongresi Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete yol haritası çizemez, Lozan'ı yok sayamaz. Bu ülkenin geleceğine sadece Türk milleti yön verebilir. O millet, Anayasa'mızın 66'ncı maddesinde olduğu gibi, Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi kapsar. Türkiye'de tıpkı Fransa, İtalya, İngiltere, Almanya'da olduğu gibi her etnik grup Türk milleti çatısı altında toplanmıştır; bu, ulus devlet modelidir. Türk milletini halklara ve etnik kimliklere bölmek bölücülük, ırkçılık ve faşistliktir. Devletimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına 'Türk milleti' denir." diyerek ırkçılık ve etnikçilikten öte bir millî kimlik tanımlaması yapmıştır. Biz hep birlikte Türk milletiyiz. Ne mutlu Türk'üm diyene! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
KCK'nın PKK fesih metninin bazı bölümleri "subliminal" mesajlar içermektedir. Deniliyor ki: "Çözüm süreci sabote edilirse uluslararası müdahale yapılsın." Bakın, onu nasıl yazmışlar? "Uluslararası güçleri, halkımıza yönelik yürütülen yüz yıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz." Sadece bu ifade bile Türkiye'nin bırakın tehdit altında olmasını, ateşten gömlek giydirilmenin arifesinde olduğunu gösteriyor.
Bu süreci övenlerin sözde kongre bildirgesinde güvenlik güçlerimizin etkisiz hâle getirdiği teröristlere "şehit" teröre "tarihî mücadele" ülkemizin bir bölümüne "kürdistan" sadece "PKK" adı altındaki faaliyetlere son verilip YPG/PYD, PJAK, PÇDK, HPG vesairenin devamına; Lozan'a meydan okunmasına, Türkiye Cumhuriyeti'ne "soykırımcı" denmesine, teröristbaşının "barış lideri, önder" olması açıklamalarını da merak ediyoruz. Biz yanlış yönleniyorsak bizi doğru yönlendirmelerini tekrar buradan talep ediyoruz.
Ya, merak ediyorum, biz neyi tartışıyoruz? Terör örgütü PKK 55.600 kişinin katili, uyuşturucu baronu, bebek katili bir yapıdır; meşru bir siyasi yapıymış hatta devletmiş gibi topladığı kongresinin ve açıklamalarının tartışılması da bir züldür, bu devletin düştüğü en utanç verici manzaradır. Bildiride güvenlik güçlerimizin etkisiz hâle getirdiği PKK'lılara "şehit" deniliyor, diyeni de sindirenleri de buradan lanetliyorum. Teröristlerin etkisiz hâle getirilmesine "şehit" diyenler, öğretmeni, polisi, sivili katledenleri "kahraman" ilan edenler; biz, sizden değiliz, teröriste "terörist" haine "hain" diyenlerdeniz biz. Bu dili kullanan siyasetçileri, medya organlarını ve onların destekçilerini de açıkça buradan lanetliyorum.
Medya da maalesef sinsi bir oyunun içinde, televizyonlarda kongreyi "Ne dedi acaba?" diye tartışıyorlar, PKK'yı meşru bir aktör gibi gösteriyorlar. Bildiride yer alan "şehit" "kürdistan" "elli iki yıllık tarihî mücadele" "yurtsever halkı şehitleri anmaya çağırma" "önder Apo" ifadelerini sansürleyip kamuoyunu kandırıyorlar. PKK "Fesholdum." diyor ama KCK adı altındaki türevleri yerinde duruyor. Bu bir kelime oyunudur. Kongre PKK'yı feshedecekmiş; peki, kongreyi kim feshedecek, bunu kimse sormuyor. Sadece PKK adını kâğıttan silip KCK yapısı aynen bırakılıyor. Bu bir oyalamadır. PKK'nın gerçek çatısı KCK'dır. Kongresi var, yasaması var, yürütmesi var, yargısı var, âdeta bir devlet gibi yapı oluşturmuşlar. "PKK" diyerek tüm yapı gizleniyor. Bu bir aldatmadır.
İşte bu KCK yapısında sadece PKK uluslararası terör örgütü sayılıyor. Biz operasyonlarımızı bu zeminde yapıyoruz. "PKK feshedildi." dersek PKK'yla aynı yapı olduğunu bildiğimiz ama farklı isimlendirilen ve sınırlarımızda ve hatta İstanbul'da dahi birçok kanlı saldırı gerçekleştiren Türkiye'deki YPG'yi ne yapacağız, gerektiğinde onlarla nasıl mücadele edeceğiz? Türkiye'nin meşru olan operasyon hakkını elimizle baltaladığımızın farkında mıyız?
Barzani'nin geçtiğimiz günlerde Suriye'de toplanmasını sağladığı kongre, PYD'nin güçlendirilmiş yerel yönetim çağrısı, demokratik konfederalizm hayali; hepsi katil teröristbaşının bir planı, 4 devlette; Irak, Suriye, İran, Türkiye'de parça parça "teröristan" kurma hayalinin adımlardır; bunu görmüyor muyuz? Türkiye'de duyacağımız bu kavramlara dikkat edin, özellikle "güçlendirilmiş yerel yönetim" demek "federasyon" demektir. Bu yapıların hedefi de budur.
Türk milletine çağrımdır: Uyan Türk milleti! "PKK feshedildi." yalanıyla Türkiye'ye büyük bir oyun kuruluyor. PYD/YPG/SDG, PJAK, bu yapıların tümü yani KCK tümden tasfiye edilmeden bazılarının dediği gibi barış, sözde barış olması imkânsız, hepsi dağıtılmadan bu mesele bitmez.
Son sözüm şudur: Devletin muhatabı terörist olamaz; barış, teröristle değil savaşılan başka bir devletle yapılır. Türkiye ne savaş ne de iç savaş hâlindedir. Devletimiz terörü zaten bitirmiştir. Türkiye zaten şehitlerin canları, gazilerin kanları ve devletimizi yönetenlerin iradesiyle terörsüz Türkiye'dir. PKK'lı teröristlere "şehit" diyenle, denmesini sindirenlerle bizim hiçbir ortak yanımız yoktur. Caniye "cani" demekten geri durmayacağız. "PKK" adı altında yürütülen çalışmaları sonlandırmışlar yani diğer adlar altında devam edecekler. Bu süreç YPG/PYD'nin Suriye'de önce özerk, sonra devlet olma yolunun açılmasıdır. Zehirli, şekerli elmaya dikkat!
Sözlerime son vermeden önce, Türk milletinin vergileriyle yıllarca Türk basın ve medya dünyasının en önemli okulu olan, çok büyük değerler yetiştiren ve çok büyük hizmetler eden TRT'nin günümüzde geldiği durumu da kınıyorum. Yaptığı eğitici yayınlar, kaliteli belgeseller, yarışma programları, eğitim programları ve haber programları hepimizin güzel anılarında vardır. TRT aynı zamanda Türkiye'nin önemli bir kurumsal hafızası ve bilgi kaynağıdır, bu özelliğini de kaybetmemelidir. Devletimizin vatandaşla buluştuğu en önemli yüzü olan bu Kurumun bir an evvel kuruluş ayarlarına dönmesi gerekmektedir diyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)