| Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 13.05.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SADULLAH KISACIK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu YENİ YOL Grubu ve DEVA Partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşmelerine başladığımız kanun teklifi yürütme maddeleriyle birlikte 19 maddeden oluşuyor. Bakın, bu kanun teklifinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun, 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun...
(Uğultular)
İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Uğultuyu bir keselim Sayın Başkanım, uğultuyu bir keselim.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, şu anda hatibi milletvekillerimiz takip edemiyor. Konuşmak isteyen arkadaşlar kulise geçsinler. Sessizliğe davet ediyorum.
Buyurun.
SADULLAH KISACIK (Devamla) - ...2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna Dair Kanun, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu, 3238 sayılı Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yani 7 farklı kanun, 1 kanun hükmünde kararnameyi görüşüyoruz bakın. Ya, artık şu torba yasa kültürünü lütfen, Türkiye Büyük Millet Meclisinden uzaklaştıralım. Bu kadar farklı çeşitte kanunu bir araya gelip de komisyonda bir günde görüşüyoruz. Yarın burada iki günde bu kadar kanunu içeren teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görüşeceğiz.
Değerli arkadaşlar, her zaman söylüyoruz; böyle bir yasama faaliyeti olmaz, böyle bir yasama faaliyetinden kaliteli kanunlar çıkmaz. Kaliteli kanunların çıkmadığı bir Türkiye Büyük Millet Meclisinden de kaliteli bir Türkiye çıkmaz arkadaşlar. Biz eğer kaliteyi artırmak istiyorsak, yönetimin kalitesini artırmak istiyorsak lütfen, şu torba yasayı bırakalım. Ya, hiçbir Meclis bu kadar farklı evsafta kanunu bir günde görüşüp karara bağlayamaz bakın.
Şimdi, bugün görüşeceğimiz bu torba kanun teklifinin en önemli maddelerinden bir tanesini kamu personeline getirilen 35 yaş sınırı oluşturuyor. Bu 35 yaş sınırı aslında kamuya liyakatli, tecrübeli personel alımının önüne geçen en büyük engellerden bir tanesi; şimdi, o zaman gelin, siyasete de bir yaş sınırı getirelim. Şimdi, 36 yaşındaki adama "Yaşlısın, memurluk yapamazsın, uzmanlık yapamazsın." diyorsak o zaman başka şeylere de bir sınır getirmemiz lazım. Bakın, zaten aslına bakarsanız bu 35 yaş sınırı Anayasa'ya da aykırı bir fiil. Ne diyor Anayasa'mızın 10'uncu maddesi: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." diyor. Yaş da bu "benzeri sebepler" içerisinde, nerede eşitlik? 35 yaşındaki adama ya da 34 yaşındaki adama "Memur olursun." diyoruz ama 36-37 yaşındaki bir gence, kişiye "Hayır, sen yaş sınırını aştın, memur olamazsın." diyoruz. Bakın, ilk önce bu, Anayasa'ya aykırı bir fiil.
Şimdi, diğer taraftan baktığınız zaman Türkiye'de eğitim süreleri uzadı değerli milletvekilleri yani kişi lisansı bitiriyor, yüksek lisans yapıyor, yurt dışında eğitim görüyor, zaten bir bakıyor yaş 30'u geçmiş, 32-33 olmuş. Sınava giriyor, o sırada pandemi oluyor, deprem oluyor, vesaire oluyor, hasta oluyor, ailesinde bir sıkıntı oluyor, 34 yaşında girdiği sınav sonucunu 35 yaşında kullanamıyor. Bakın, böylece yüz binlerce kişiyi, belki yüz binlerce yeteneği biz kamuya alımın dışında tutuyoruz, dışarıda tutuyoruz. Şunu da söyleyeyim: Özellikle özel sektörde kendini yetiştirmiş, alanında hem eğitim almış hem de sahada çok iyi tecrübe edinmiş, belki birçok devlet kurumunda çalışan yöneticiyi cebinden çıkaracak profesyonel yöneticiler yaş sınırına takıldığı için devlette çalışmayı hayal bile edemiyorlar, bakın hayal bile edemiyorlar. 37 yaşında, kendini yetiştirmiş, KPSS'den iyi bir puan almış, çok iyi yabancı dili olan, sahayı da çok iyi bilen, belki devlete devlet kadrolarında çok iyi hizmet edebilecek birisi sırf yaşa takıldığı için kamuya giremiyor; kamuda uzman, yönetici, vesaire olamıyor. Gelin, elimizi vicdanımıza koyalım, kamuda bu 35 yaş sınırını kaldıralım. Bakın, şimdi şunu da söyleyeyim: Biliyorsunuz, aslında insanın en verimli çağları 40'lı yaşlardır yani 35-40. Özellikle 40 yaşında insan daha kâmil olur, daha olgun olur, daha iyi düşünür, muhakemesi daha iyidir, hayatı daha iyi öğrenir ama şimdi bugün bakıyoruz, birçok yönetici maalesef genç yaşta; toy diyeceğimiz yaşta şu anda kamu kurumlarında çalışan arkadaşlar var.
Şimdi, bence bu fırsat penceresini kamuya hizmet edebilecek herkese eşit derecede açmalıyız. Kamunun makamı, milletin makamlarıdır. Milletine en iyi şekilde hizmet edecek bilgiye, birikime sahip olan kim varsa bizler, bu makamlarda görev alması için gerekli düzenlemeleri yapmalıyız değerli arkadaşlar.
Şimdi, çoğu ülkeye bakıyorsunuz, yaş konusunda herhangi bir sınır yok, kim en iyi tecrübeli ise, en iyi bilgili ise bunu en iyi ölçme, değerlendirme sistemleriyle ölçüp devletin makamlarına en iyisini getiriyorlar ama bizde bir yandaşlık olayı var tabii. Bakın, hâlâ söz verdiğiniz mülakatları kaldırmadınız ama kamuya şu anda 35 yaşın üstünü hâlâ sınır olarak çekiyorsunuz. Plan ve Bütçe Komisyonunda verdiğimiz değişiklik maalesef kabul edilmedi ama buradan bir kez daha tekrarlıyorum: Bakın, 35 yaş üstü milyonların aslında gözü burada, buradan bir müjde bekliyor. Gelin, kamuda görev yaşını sınırlamayalım. 35 yaş üstündeki gençlerimize, profesyonellerimize, hakkıyla KPSS puanı almış, yabancı dil puanı almış arkadaşlarımıza bu fırsatları tanıyalım diyorum.
Tabii, bu torba yasada en çok yer alan maddelerden biri de TRT'yi ilgilendiren maddeler. Şimdi, tabii, aslında çocukluğumuzun eski TRT'sini özlüyoruz. Eskiden saat sekiz olduğu zaman hayat dururdu, "Hadi oğlum, hadi kızım; haberleri aç da dinleyelim." denirdi, herkes büyük bir dikkatle TRT'de haberleri dinlerdi ama şimdi üzülerek söylüyorum ki bu ülkenin devlet kanalı şu anda çoğu televizyonun listesinde bile yok. İşte bu, TRT'ye olan güveni gösteriyor.
Bakın, değerli arkadaşlar; TRT bizim devlet kanalımız, TRT bizim gurur kaynağımız, TRT bizim dışarıya açılan penceremiz. Çocuk alanında, eğitim alanında, yabancı diller alanında, çeşitli coğrafyalar alanında çok güzel hizmetler de yapıyor TRT, teşekkür ediyoruz ama siyaset yapmamalı TRT, herkese eşit olmalı; buradaki herkese eşit olmalı, herkesin sesi olmalı ve TRT Haber'i izleyen herkes bilmeli ve demeli ki "Ben tarafsız bir kamu haberi alıyorum, tarafsız bir kamu yayıncılığı alıyorum." Ama maalesef kurumları siyasileştirdiniz, sözüm bürokratlara değil sözüm siyasilere.
Bakın, bu devlette RTÜK Başkanlığı yapan Sayın Ebubekir Şahin geçenlerde bir "tweet" attı, 3 Nisan 2025'te. Cumhuriyet Halk Partisinin boykot kararından sonra, boykot duyurusundan sonra "tweet" atıyor, diyor ki: "Boykot çağrılarıyla halkın ekran tercihlerine müdahale etmek isteyenlere en net cevabı milletimiz verdi. Tüm manipülatif söylemlere rağmen rating sonuçları futbolun ve sporun ayrıştırıcı değil birleştirici bir güç olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Dün ATV'de yayınlanan Fenerbahçe-Galatasaray Ziraat Türkiye Kupası karşılaşması açık ara farkla günün en çok izlenen yayını oldu. Yeni rekorlarla son zamanların en çok ratingini alarak ekran başındaki milyonları bir araya getirdi." "Tweet"in sonunda da diyor ki: "Unutulmamalıdır ki Türkiye'de rating ölçüm sistemi, RTÜK denetiminde, bilimsel yöntemlere dayanarak yürütülmektedir."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
SADULLAH KISACIK (Devamla) - Bakın "Zaten televizyonların ratinglerini ben denetliyorum." diyor kendi "tweet"inde ve bir özel televizyonun ratingde 1'inci olmasıyla övünüyor. Ya, böyle bir kurum başkanı olabilir mi? Kurumları getirdiğiniz hâle bir bakar mısınız? Kurum Başkanı açıkça bir siyasi partiye rest çekiyor burada, "Kardeşim, bak, 1'inci oldu bu kanal." diyor ve bunu, denetleyen kurumun Başkanı söylüyor, gurur duyuyor 1'inci olmasıyla. Böyle bir kurum olabilir mi? Bak, kurumları ne hâle getirdiniz...
Şimdi, üst kurullar böyle olduktan sonra TRT ne yapsın, başkası ne yapsın? Lütfen, şu kurumları siyasi partilerin yandaş arka bahçeleri hâline getirmekten vazgeçin. İktidara sesleniyorum buradan: Bu kurumlar hepimize lazım, bu kurumlar hepimizin kurumları, bu kurumlar hepimizin vergileriyle dönüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SADULLAH KISACIK (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)