Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 08.05.2025 |
OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biz burada günlerdir neyi tartışıyoruz? Kanunla düzenlenmesi gereken birçok hususun Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenmeye çalışılması sonucunda Anayasa Mahkemesinden dönmesi nedeniyle ortaya çıkan durumu.
32 maddeden oluşan bu torba yasa teklifinin 17'nci ve 22'nci maddeleri hariç geriye kalan 30 maddesi Anayasa Mahkemesinin iptal kararları uyarınca yapılacak düzenlemelere ilişkin. Bu, açıkça Anayasa tanımama hâlinin, hukuku bir kenara itmenin belgesidir, itirafıdır, sonucudur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, ömrünü Anayasa Mahkemesinin geri çevirdiği kanun ve kararnamelerin düzenlenmesiyle geçiriyor.
Bakın, Türkiye, hukuk dışına çıktığı ve Anayasa'sını uygulamayan bir ülke hâline dönüştüğü için ve her gün ama her gün bu kürsüden Türkiye'deki adalet açığı vurgulandığı için uluslararası kuruluşlar hiç zahmet etmeden bu durumu tespit edip raporluyorlar. En son ve en çarpıcı örnek, Avrupa Parlamentosunun 7 Mayıs tarihli yani dün kabul ettiği şu rapor, şu rapor. Bu raporda, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü ve gölge raportörler, Avrupa Parlamentosu 2023-2024 Yılları Türkiye Raporu taslağı üzerinde verilen 633 değişiklik önergesini esas alarak 7 Nisan günü yani bir ay önce 27 adet değişiklik önergesi vermişlerdi ve bunların hepsi ama hepsi 9 Nisan tarihinde Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinde oylanarak kabul edilmişti. Bu arada, Avrupa Parlamentosunun aşırı sağ sayılan "Vatanseverler" adlı grubu tarafından verilmiş olan 7 değişiklik önergesinin tümü ise -ki ülkemiz hakkında olumsuz hususlar içeren 7 değişiklik önergesi- evet, tümü ise reddedilmiştir. Yani, Avrupa Parlamentosu Türkiye aleyhine çalışan bir kurul değildir, bu takıntıdan kendimizi çıkaralım.
Avrupa Parlamentosunun Türkiye Raporu'nda Türkiye'nin jeopolitik ve stratejik öneminin, Hükûmetin demokrasiden uzaklaşmasının üzerini örtemeyeceği belirtiliyor. Bunun anlamı, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda ilerleme olmadığı ve bu hâliyle devam ederse olmayacağıdır. Ayrıca, raporda, 2018'den bu yana hukukun üstünlüğü ve demokrasinin kötüleştiği vurgulanıyor. Arkadaşlar, şimdi, bunlar yalan mı? Avrupa Birliği Parlamentosunun şu raporunda yer alan bu tespitler yalan mı, yanlış mı? Ama bizim Dışişleri Bakanlığının açıklamasına bakıyoruz, dün -7 Mayıs tarihinde- yayınlandı, diyor ki: "Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu tarafından bugün -7 Mayısta- kabul edilen 2023-2024 Türkiye Raporu, ülkemiz aleyhine çarpıtılmış, ön yargılı ve gerçek dışı iddialar içermektedir. Terör örgütlerine ve Türkiye karşıtlığını varoluş nedeni hâline getirmiş bazı çevrelere propaganda zeminini sağlayan bir kurumun -Avrupa Parlamentosunun- mesnetsiz değerlendirmelerini reddediyoruz." Şimdi, ben de diyorum ki tam tersine, biz de yasama organımızın, hukuk devleti ve adaletten yana mensupları olarak Dışişlerinin bu açıklamasını reddediyoruz ve mesnetsiz buluyoruz. Bu arada şunu da belirtmekte yarar var: Sonuç olarak Türkiye'de hukukun bulunmaması ve adalet açığı ülkemizi dış dünyada zayıf düşürüyor ve Dışişlerinin açıklamaları güneşin balçıkla sıvanmasına yetmiyor.
Son söz: Hukuka saygı ve adalet.
Sizlere saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)