GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:08.05.2025

MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; grubumuz adına 19'uncu madde üzerinde söz almış bulunuyorum. Öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Maddenin içeriği Anayasa Mahkemesinin geri göndermesiyle beraber Kamu Başdenetçisi ve denetçilerinin özlük haklarını düzenliyor. Ben şimdi size farklı bir konuda kanaatlerimi ifade etmek istiyorum: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşanan gelişmeleri yakinen biliyorsunuz. Özellikle Türk Devletleri Teşkilatı üyesi 4 tane ve 1 tane de akraba topluluk olan ülkelerin, Güney Kıbrıs'ta "Kıbrıs cumhuriyeti" adı altında -şu anda faaliyet yürüten Avrupa Birliğine göre Kıbrıs'ta- elçilik açmasıyla birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda tanınma ihtimalinin, özellikle kendi içimizden gelen bu tanımayla beraber, bu elçilik açmayla beraber çok daha zor duruma düştüğünü görüyoruz. Tarihte hatırlar mısınız, 1913 yılının Ağustos ayında Balkanlarda bir devlet kurulmuştu. Bu devletin adı Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti, diğer bir adıyla Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'ydi. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasının nedeni Balkan ülkelerinin, özellikle Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ gibi ülkelerin Osmanlı'ya karşı birleşmesiyle birlikte o dönemde iyice mevzi kaybetmeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu'nun Enver Paşa'nın talimatıyla Trabzon'da görev yapan Süleyman Askerî Bey'in Balkanlara gidip orada bir devlet kurmasıyla; altını çizerek söylüyorum, bağımsız bir devlet kurmasıyla hayat bulan bir devletti. Adı Batı Trakya Türk Cumhuriyeti idi, elli beş gün ayakta kaldı, kendi marşını yazdı, kendi bayrağını ilan etti, pulunu bastı yani bir devlet için ne gerekiyorsa tamamını yaptı. Elli beş gün ayakta kalan bu devlet, sonra, maalesef İstanbul Hükûmetinden gelen baskılarla beraber hayatına son verdi; haritası da bu. Şu anda bu harita orada faal olsa, orada böyle bir devlet olsa Balkanlardaki, Avrupa'daki dengelerin nasıl değişebileceğinin takdirini sizlere bırakıyorum. Şimdi, burada tutunamadık, o dönemde İstanbul Hükûmeti Batı Trakya'da tutunmamıza izin vermedi, o veya bu gerekçeyle, yaşanan ekonomik sıkıntılar olabilir, diğer baskılar olabilir, diğer cephelerdeki gelişmeler olabilir. Peki, şimdi, şu haritaya ne diyeceğiz? Bu harita da şu anda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde karşı karşıya kaldığımız tehlike. En son Avrupa Birliğine Yunanistan tarafından verilen deniz yetki alanlarının belirlendiği, münhasır ekonomik bölgelerin belirlendiği bir harita. Bizim Dışişleri Bakanlığı bu haritayı tanımlarken, bu haritayla ilgili reddiyesini açıklarken dedi ki: "Avrupa Birliğinin mevzuatına göre Yunanistan bunu vermiştir." Bu bir hafifletici sebep mi? Yani Avrupa Birliği mevzuatına göre bunu vermiş olmak Yunanistan'ı masum kılar mı? Ve bu durumda şu haritaya da bir bakınız lütfen: En son "Sevilla haritası" diye bilinen bir harita bu ve bu harita, bizim Akdeniz'de en uzun kara sınırına sahip olmamıza rağmen burnumuzu dışarıya çıkarmamıza izin vermeyen bir harita. Şimdi, Batı Trakya Bağımsız Hükûmetinin başına gelenler -Allah korusun- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başına gelirse, bizim Batı Trakya'da yaşadığımız, Balkanlar'da yaşadığımız sıkıntının, problemin aynısı Akdeniz'de de bu yaşanan gelişmeler neticesinde ortaya çıkarsa bunun vebalini kim üstlenecek? Bunun hesabını kim verecek? Yani, Batı Trakya'dan geri çekilmek zorunda kalan ancak Edirne'yi kurtarabilen bir anlayışın o dönemde "Şükür ki Edirne'yi kurtardık..." Ve bugün itibarıyla aynı gelişmeler Kuzey Kıbrıs'ta olursa ne olacak?

Değerli milletvekilleri, şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti'nin sigortasıdır. Akdeniz'deki gelişmeleri yakinen takip ediyorsunuz, Gazze'deki gelişmeleri yakinen takip ediyorsunuz. Şu anda Avrupa Birliği tarafından, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler tarafından da Türkiye'nin çekilmek istediği tuzakları hep beraber görmemiz lazım. Ben şunu söylemiyorum: Türk Devletleri Teşkilatıyla köprüleri atalım; hayır ama onlara bu maliyeti hatırlatmamız lazım yani Türkiye Cumhuriyeti'nin önceliği olan bir meselede böyle bir karar almalarına sebep olan neyse, o sebepleri ortadan kaldıracak diplomatik girişimleri hep beraber atmamız lazım.

Bir başka konuyu daha dikkatlerinize sunmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Hatırlar mısınız, Güney Kıbrıs Rum kesiminden bir heyet 8 Aralıktan sonra Suriye'de işbaşına gelen yönetimi ziyaret etti. O yönetimi ziyaret ettiğinde onlara bir şart sundu ve Türkiye'de belki bunu çok az akademisyen falan bilir, neydi biliyor musunuz? O şart şu: Türkiye ile Suriye arasında deniz yan hukuku anlaşması yok. Güney Kıbrıs Rum kesiminden Suriye'ye giden heyet "Şayet bu anlaşmayı Türkiye'yle imzalarsan uluslararası alanda sana uygulanan yaptırımların kaldırılmasını veto edeceğim." dedi. Tam olarak durum budur ve nasıl bir riskle karşı karşıya olduğumuz gerçeğini ifade etmek adına bu sözü aldım.

Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin başına gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başına gelmesin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hükmi şahsiyetini korumak bütün Meclisin görevidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)