Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 84 |
Tarih: | 07.05.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin nüfusunun azalması üzerine bunun sebeplerini ve sonuçlarını araştırmak üzere vermiş olduğumuz bir grup önerimiz var. Grup önerimiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, çocuk nüfus oranı son yirmi beş yılda 10 puan birden azalarak yüzde 25'e düştü. Evlilik oranları düşüyor, boşanma oranları artıyor, daha da vahim olan nedir biliyor musunuz? Bebek ve 5-6 yaş ölüm oranlarında ciddi bir artış söz konusu. Sorun sağlık sisteminde mi, beslenmede mi? Ülkeye kontrolsüz şekilde gelen milyonlarca sığınmacı ve kaçakların bu duruma etkisi nedir? Pandemi ve deprem ne kadar etkili oldu? Oranlar neden tekrar artmaya başladı? 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesi vesilesiyle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan nüfus artışıyla ilgili olarak "2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken bugün bu rakam 1.51'e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken 2023'te binde 1,1'e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10'un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır." şeklinde açıklamalar yapmıştı. Cumhurbaşkanının bu açıklamaları, nüfus ve demografik yapımızın ülkemiz açısından ciddi bir beka sorunu olduğunu gözler önüne sermektedir. Cumhurbaşkanı ve Hükûmet yetkililerinin söz konusu bu tespitleri doğru olmakla birlikte, buna neden olan gerekçelerin ortaya konulmaması ve bu konuda sorumluluk almadan sadece sonuçlarının tespitiyle yetinilmesi sorunun çözümünü de imkânsız hâle getirmektedir. Sağlık Bakanı sık sık ülkemizde doğum oranlarının düşüklüğünden şikâyet ediyor. Bakanlık üremeyi teşvik edici projeler üzerinde çalışıyormuş, bu projelerin ne olduğunu bilmiyoruz ama -tırnak içinde- çalıştıklarına göre güzel işler çıkaracaklarından eminiz. Evet, ülkemizde doğum hızı 2001 yılında binde 20,3 iken 2023 yılında binde 11,2 oldu yani AK PARTİ iktidarı döneminde yarı yarıya azaldı. Bunun yanında, Türkiye'de 5 yaş altı çocuk ölüm hızı 2022 yılında binde 11,2 iken, 2023 yılında ise binde 14,5'e yükseldi. 2022 verilerine göre, Türkiye'de 5 yaş altındaki çocukların yüzde 5'i kronik yetersiz beslenme sorunu yaşıyor yani her 20 çocuktan 1'i düzenli olarak açlık çekiyor. Bir süre önce tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir kötülük olan yenidoğan çetesi skandalıyla sarsıldık. Yine, yoksul bir annenin hurda toplayıp para kazanmak için evde yalnız bıraktığı 5 küçük çocuğunun yanarak can verdiği haberiyle kahrolduk. Örnekleri ve verileri çoğaltabiliriz, tüm bunlar bize sorunun -tırnak içinde- üremeyi teşvik etme kampanyalarıyla çözülemeyeceğini göstermektedir. Halkımız, AK PARTİ iktidarında güvensizlik, geleceksizlik, yoksulluk ve umutsuzluğun pençesinde kıvranır hâle geldi. İnsanlar, şiddetli enflasyon ve yoksullaşma karşısında çocuk sahibi olmayı bırakın, ay sonunu getirmekte bile zorlanıyorlar. Türkiye'de üreme hızının azalmasını durdurmak istiyorsanız, önce ekonomi, adalet ve refah sağlamalısınız.
Sadece, doğum azalmasıyla mı nüfusumuz azalıyor? Bakınız, son bir yılda 500 bin kişilik bir beyin göçü gerçekleşmiş ve bunun çoğu bilgisayar programcısı ve doktor. 230 bini Almanya'ya göç etmiş ve bu yaş grubu da 22 ila 30 arası maalesef yani nitelikli nüfusumuz da eriyip gidiyor. Niye? "Giderlerse gitsinler." denildiği için mi? Evet, bir yönüyle de öyle. Herkes "Ülkede hukuk ve adalet olmadığı için yabancı sermaye gelmiyor." diyor. Peki, olmayan hukuk sebebiyle giden yerli sermayeyi nereye koyacağız? Bırakın sermayeyi, doktor, mühendis, akademisyen, hatta musluk tamircisi, inşaat ustası, oto kaportacısı ülkeden gidiyor yahu.
Değerli milletvekilleri, bunun sonucu da kaybedecek bir şeyi olmayan, umutsuz, genç insanların aşırı uçlara yönelmesi ve ülkeye aidiyet duygularının örselenmesi ve elbette evlenip bir yuva kurmaması, kuranların da boşanmak zorunda kalmasıdır. Sonra birileri çıkıyor, "Doğurganlık oranımız azalıyor, düşüyor. Günden güne yaşlanıyoruz. Gençler evlenmiyor, evlenenler de çocuk yapmıyor." türünden beylik laflar ediyorlar. Yahu, insanlar keyfinden mi evlenemiyorlar ya da çocuk yapmıyorlar? Ülkemiz nüfusunun her geçen gün azalması, genç nüfus azalırken yaşlı nüfusumuzun artıyor olması, iktidarın her fırsatta en az 3 veya daha çok çocuk telkin eden açıklamaları bu sorunu çözmekten ziyade, sözde kalan, eylemsiz birtakım siyasi beyanlar olarak değerlendirilmektedir.
Uzun yıllardır "Batı Avrupa yaşlanıyor." derken ülke olarak en övündüğümüz konuların başında gelen genç nüfusumuz günden güne azalmaktadır. Sonuç olarak, ülkemiz ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıyadır ve bu, gelecekteki bir senaryo da değildir. Bizzat içinde olduğumuz beka sorunundan bahsediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Eyleme geçmeyen, yıllara sari bir strateji ürünü olmayan, ekonomik ve siyasi nedenleri göz ardı edilen söz ve beyanların bu meseleyi çözmekten ziyade, zaman zaman mizah konusu yapıldığını da üzülerek müşahede etmekteyiz. Esasen halkımız mevcut iktidarın yarattığı güvensizlik, geleceksizlik, yoksulluk ve umutsuzluğun pençesinde kıvranır hâle gelmiş, insanlar yüksek enflasyon ve yoksullaşma karşısında çocuk sahibi olmayı bırakın, ay sonunu getirmekte bile zorlanmaktadır. Türkiye'de doğurganlık hızının azalmasını durdurmanın en gerçekçi yolu önce ekonomik adaletin ve refahın sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Bunun da mevcut iktidar zihniyetiyle olmayacağı ayan beyan ortadadır. Evet, hızla azalan doğurganlık oranlarını sığınmacı ve kaçaklarla çözeceğini planlayan bir iktidar realitesiyle Anadolu coğrafyası hızla ayaklarımızın altından kayıp gitmektedir. Demografik yapımızı yabancılarla değil, bu ülkenin asli unsuru kendi halkıyla düzeltmek ve doğurganlık oranlarımızı artırmak için en başta yapılması gereken şeyi söylüyorum: Bu iktidar mutlaka gitmeli ve parlamenter sistem Türkiye'ye gelmelidir.
İnşallah grup önerimize destek verir iktidar da.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)