GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:82
Tarih:30.04.2025

CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken yarın kutlanacak olan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyorum.

1 Ekimden bu yana Sayın Devlet Bahçeli tarafından başlatılan "terörsüz Türkiye" süreci siyasetin ezberlerini bozdu. Kırk yılı aşkın süredir çatışmalı süreç şehirlerimizde, sokaklarımızda, her birimizin hayallerinde ve hafızalarında çeşitli izler bıraktı. Bu mesele ortak geleceğimizin meselesidir, hep birlikte yaşayacağımız huzur içinde bir ülkenin temelidir. Bu süreci sadece bir Hükûmet projesi değil tüm toplumun hak ettiği barışı sağlama çabası olarak görmek zorundayız. Evet, geçmişte denendi; evet, eksiklikler oldu, süreç doğru yönetilmedi, güven sarsıldı ama geçmişin hataları üzerine bir gelecek inşa edemeyiz; aksine, o hatalardan öğrenerek daha sahici, sonuç alıcı bir süreç yürütmeliyiz.

Değerli milletvekilleri, biz bu ülkede yaşayan herkesin eşit yurttaşlar olarak tanındığı, haklarının güvence altına alındığı, kendini dışlanmış ya da tehdit altında hissetmediği bir düzeni savunuyoruz. Türk'üyle Kürt'üyle, Alevi'siyle Sünni'siyle, herkesin kendi kimliğiyle onurlu yaşadığı bir Türkiye mümkündür. Bunun yolu çatışmayı değil diyaloğu, inkârı değil tanımayı, baskıyı değil hukuk devletini tercih etmekten geçiyor. Silahların bırakılması ve örgütün feshi doğru bir siyaset zemininin önünü açacaktır. Çözüm, siyasetin güçlendirilmesinden geçer. Silahların susması siyasetin önünü açacak, her zaman antidemokratik uygulamalar için mazeret gösterilen terör ve terör örgütü devreden çıkınca ülkenin demokratikleşmesinin de önü açılacaktır. Orta Doğu'nun büyük bir istikrarsızlık içinde olduğu bu dönemde Türkiye'nin kendi halkıyla barış içinde yaşaması sadece iç barışı değil, bölgesel istikrarı da beraberinde getirecektir. Ülkede yaşayan tüm halkları eşit vatandaşlık zemininde birleştiren bir Türkiye'nin bölgesel ve küresel vizyonu birçok denklemin yeniden kurulmasına, hem de aynı zamanda Türkiye'nin lehine kurulmasına sebep olacak tarihî bir gelişmedir. Bu nedenle, "Terörsüz Türkiye" sürecinin başlaması hem tarihsel bir zorunluluk hem de anayasal bir sorumluluktur. Burada en büyük görev de bize, 28'inci Dönem parlamenterlere düşüyor.

Cumhuriyet tarihinin en geniş temsil yetkisini haiz dönemlerinden birinde bu sorunu çözmek ve Türkiye'yi bir hukuk devletine dönüştürmek için, el yükseltmek için ne bekliyoruz? Ekonomiden eğitime, hukuktan demokrasiye her alanı iyileştirebilecek potansiyeli barındıran bu barış girişimi için siyasi kurullarımızı harekete geçirelim, toplantılar, açıklamalar yapalım, süreci hep birlikte sahiplenelim. Biliyoruz kolay olmayacak, provokasyonlar olacak, sabrımız sınanacak ama bu Meclis eğer bir iz bırakacaksa bu iz savaşın değil barışın izi olmalıdır çünkü hepimiz geçmiş tecrübelerimizden öğrendik ki barış bu ülkenin annelerine verebileceğimiz en büyük hediyedir. Barışı başlatmak, sahiplenmek, sürdürmek ve nihayete erdirmek cesaret ve irade gerektiren bir iştir. Bu cesaretleri için süreci başlatan Sayın Devlet Bahçeli'ye, DEM PARTİ Eş Başkanları Sayın Bakırhan ve Sayın Hatımoğulları'na, İmralı heyetinden Sayın Pervin Buldan'a ve sağlığı için dua ettiğimiz sevgili Sırrı Süreyya Önder'e, Ahmet Türk'e ve sürece en başından beri katkı sunan, destekleyen Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu olmak üzere destek bildiren tüm Muhalefet Genel Başkanlarına, nihayet bu süreci sahiplenerek bir devlet meselesi hâline gelmesini sağlayan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a burada teşekkürlerimi sunuyorum. Artık bu çözümün bir tarafı yoktur, çözüm hepimize aittir. Tüm siyasi aktörler temsil ettikleri toplum kesimlerinin endişelerini dinlerken diğer tarafların da hassasiyetlerini anlamalı, kendi tabanının taleplerini dile getirirken diğer tarafların da talep sahibi olma hakkını göz ardı etmemelidir. Dinlememekten ve anlamamaktan çok çektik. Artık bu soruna "ama"sız "Dur!" demenin vakti geldi, geçiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Torun, lütfen tamamlayın.

CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Bu süreç ne silahtan medet uman, kandan beslenen şer odaklarına, ne ilkel ve arkaik ırkçı anlayışlarını sürdürmek isteyen marjinal gruplara ne de başarıya ulaşan barışın siyasi getirilerinden korkan müzmin muhaliflere feda edilmemelidir.

Sözlerimi Bakara suresi 208'inci ayetle bitirmek istiyorum: "Ey inananlar, hepiniz topluca barışa girin, şeytanın adımlarını takip etmeyin."

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, DEM PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)