Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 82 |
Tarih: | 30.04.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HALİDE TÜRKOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin en can yakıcı sorunlarından biri olan, bizlerin alanlarda, meydanlarda, atölyelerde, özel sektörde, ev içinde, kamusal alanda mücadelesini yürüttüğümüz kadın emeği üzerine konuşacağım.
Bu ülkede iş gücüne katılım verileri aynı zamanda kadın emeğinin nasıl sömürüldüğünün, yok sayıldığının, değersizleştirildiğinin de verileridir. Bu verileri bize iktidar sunmuyor, gerçekten kadın emeğinin sömürülmesine karşı mücadele eden sendikalar ve kadın örgütleri sunuyor. Bakın, araştırma önergemizin gerekçesinde de bu verileri sunduk. 2024 Aralık ayı verilerine göre Türkiye'de kadın istihdamı 10 milyon 855 bin kişiyle yüzde 32,5 iken erkek istihdamı 21 milyon 803 bin kişiyle yüzde 66,7'dir. Erkeklerin istihdama katılımı kadınların 2 katı olmakla birlikte tam zamanlı çalışan kadınların da yüzde 24,4'ü kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırılmaktadır. Her 4 kadından 1'i tam zamanlı çalışmasına karşın sigortasız çalıştırılmaktadır. Bu veri aynı zamanda bizlere şunu açık bir şekilde göstermektedir: Bu ülkede toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren politikalar cinsiyetçi iş bölümünü pekiştiriyor. Bu ülkede kadınlar istihdam alanlarının dışında tutularak evlere, içerisinde katledildikleri aile içlerine hapsedilmek isteniyor. Kadının ev içerisinde verdiği emek sanki olması gerekenmiş gibi normalleştiriliyor, değersizleştiriliyor. Sadece 2025 yılında hayata geçirilen uygulamalar kadınların emeklerinin, bedenlerinin nasıl sömürü altına alındığını göstermektedir. Bakın "Aile Yılı" diyerek atılan adım "Kadın emeği ve kadın bedeni üzerinden var olan tahakkümü nasıl güçlendirebilirim?" üzerinden olmuştur. "Kadın sağlığını nasıl koruyabilirim?" üzerinden bir politika yok, kadınların kaç çocuk doğuracağına dair politikalar var. Size ne kadınların nasıl doğum yapacağından, size ne kadınların kaç çocuk doğuracağından. Bu ülkeyi yönetenlerin işi kadın bedeni üzerinden sömürü geliştirmek değil, kadına yönelik şiddet ve katliamların önüne geçmektir; sağlığa erişimi ücretsiz hâle getirmektir; mülteci kadınların yaşadığı emek sömürüsüne, cinsiyetçi ve ırkçı saldırılara son vermektir; kadınların güvenceli işlerde istihdamının önünü açacak politikaları hayata geçirmek, ev içi emeği yok saymak değil, ev içi emeği görünür kılmaktır.
Bu ülkede kadın istihdamına yönelik hayata geçirilen her politikanın temelinde emeğin değersizleştirilmesi vardır. Kadın istihdamına dönük uzun vadeli programlar yerine esnek, yarı zamanlı işlerin proje edinilmesi kadınların tam zamanlı, güvenceli işlerde çalışmasının önünü kapatmaktadır. Somut bir örnek vermek istiyorum: Evde bakım hizmeti verdiği için sosyal yardım desteği sunulan birçok kadın var ancak şu veriyi dikkatlice dinleyin, 555 bin ev emekçisi kadın fiilen tam zamanlı bakım emekçisi olarak çalışırken insana yakışır ücret ve herhangi bir sosyal güvence hakkından yararlanmıyor. Bu ülkeyi yönetenler, "Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans." diyenler, "Kadın istihdamını artırdık." diyenler bu sorunun cevabını versinler. Ev emekçisi kadınların sosyal güvenlik haklarından faydalanamamalarındaki engel nedir? Bu hakkı tanıyınca ne oluyor, iktidar ne kaybedecek? Bizim cevabımız var, buradan defalarca söyledik, tekrar yine söylüyoruz. Çünkü bakım emeğinin kadınların omuzlarına yüklenmemesi gerektiğini, bunun kamusal bir hizmet olarak sunulması gerektiğini kabul etmektir. Kadınların tam zamanlı, sosyal güvenceli işlerde çalışması demek ücretsiz kreş hakkını tanımaktır. Kadınların ekonomik özgürlüğü elde etmesi kadına yönelik şiddetin önüne geçmektir. Kadınların istihdam alanlarının dışına itilmesinin beraberinde kadınların içinde yaşadığı şiddet sarmalını da derinleştirdiğini kabul etmektir. Bakın, kadın yoksulluğu, işsizliği beraberinde kadına yönelik şiddeti artırmaktadır. Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir kadın yaşadığı şiddet ortamından nasıl çıkacak? Bu sorunun cevabını yalnızca bu şiddeti yaşayanlar bilir yani kadınlar bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın.
HALİDE TÜRKOĞLU (Devamla) - Söyleyecek çok sözümüz var, söylemekten de vazgeçmeyeceğiz ancak son olarak şunları belirtmek istiyorum: Kadın emeğini sömürerek, derinleştirerek varlığını sürdürmeye çalışan erkek egemen iktidarlar kadınlar karşısında kaybedecektir. Çünkü bizler bulunduğumuz her yerde emeğimizi sahiplenerek "Eş değer işe eşit ücret." demekten vazgeçmeyeceğiz ve bu geleneği büyütmeye devam edeceğiz kadın mücadelesi olarak. "Barış ve demokratik toplum." diyerek demokratik, ekolojik, kadın ve özgürlükçü bir yaşamın inşacıları olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz. Biz kadınlar 1 Mayıs alanlarına da "Ne erkek egemenliğine ne sermayeye, kadın özgürlük mücadelesiyle demokratik topluma." şiarıyla akacağız. Haklarımıza ve kazanımlarımıza sonuna kadar sahip çıkacak, emeğimizi savunmaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz.
Yaşasın kadın dayanışması "..."(*) (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)