GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/2827) esas numaralı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/101) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:29.04.2025

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yedi yıldır milletvekiliyim, ilk kez 37'nci madde uyarınca bir söz alacağım. Bu Meclisteki en tipik hukuksuzluklardan biri bu şekilde kanunları görüşmek. Milletvekillerinin pek çok görevi var; denetim görevlerimiz var, seçildiğimiz bölgeleri ve bütün ülkeyi temsil etmek gibi görevlerimiz var ama birinci görevimiz yasama faaliyeti, yasa yapmak. Bakın, bu, iktidar partisine mensup olan milletvekilleri için de geçerli, muhalefet partilerine mensup olan milletvekilleri için de geçerli. Peki, muhalefet partisi milletvekillerinin verdiği hiçbir kanun teklifi Mecliste komisyonların gündemine alınıyor mu? Alınmıyor. Komisyon başkanı sanki sadece Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcisiymiş gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin komisyona sunduğu teklifleri görüşüyor. Bunun dışında, muhalefetin sunduğu önergelerin içeriği ne olursa olsun, hangi yasada değişiklik yaparsa yapsın, teorik olarak destekliyor olsalar da hiçbir tanesi komisyonun gündemine alınmıyor, hiçbir teklifimiz komisyon tarafından görüşülmüyor ve 37'nci madde uyarınca biz burada doğrudan görüşülsün diyoruz. 37'nci madde uyarınca görüşülme de şu şekilde oluyor: İçerisinde o kadar çok sınırlama var ki bir milletvekili bir yasama döneminde bu biçimde sadece bir tane teklifi görüşebiliyor. Yani bir milletvekili 100 tane farklı konuda değişiklik teklifi verse bile o yasama döneminde sadece 1 tanesi hakkında burada beş dakikalık görüşme yapabiliyor.

Ben, size daha dramatiğini söyleyeyim. Muhalefet milletvekilleri ile iktidar partisi milletvekilleri aynı konuda yasa teklifinde bulunmuş olsunlar, bakın, komisyonlarda "Yok, cümlesi aynı değil." "Yok, virgülü aynı değil." "Yok, noktası aynı değil." diye muhalefet partisi milletvekillerinin teklifleriyle birleştirilmiyor bile. Sadece Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin sunduğu teklifi görüşüyoruz, burada da onun üzerine tartışma yapıyoruz. Dolayısıyla bu biçimde bir yasayı görüşmek çok büyük bir talihsizlik, bu Meclisin saygınlığına büyük bir saygısızlık. Muhalefet milletvekillerinin, sadece AKP milletvekillerinin değil muhalefet milletvekillerinin yasa yapma faaliyetinin de reddedilmesi anlamına geliyor.

Şimdi, bizim teklifimize gelince, 20 milletvekiliyle birlikte sunduğumuz teklif şu: Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin ücretlerinin eşitlenmesi. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi pek çok konudaki günahı kendisinden önceki siyasi partilere atabilir, kendisinden önceki iktidarlara atabilir "Bizden önce de böyleydi." diyebilir "Bizden önce de bu konuda hukuksuzluk vardı." diyebilir ve "Bunun sorumlusu biz değiliz." diyebilir ama Türkiye'de özel öğretim kurumları öğretmenleri ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı öğretmenler arasındaki ücret adaletsizliğinin tek sorumlusu var, o da Adalet ve Kalkınma Partisidir. Adalet ve Kalkınma Partisinden önce 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası'na göre taban ücretlerinde bir eşitlik söz konusuydu, özel öğretim kurumlarında çalışan bir öğretmen Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir eğitim kurumunda çalışan öğretmenden daha az ücret alamazdı. Sizin demokrasi havarisi olarak kendinizi anlattığınız ve bazı konularda iyi şeyler yaptığınızı kabul ettiğimiz dönemde yaptığınız bir değişiklik; 2014, şu anda 2025 yılındayız. On bir yıldır özel öğretim kurumları öğretmenliğini, öğretmenlerini açlık ve sefalet ücretine, asgari ücrete mahkûm ediyorsunuz. Burada niye böyle bir tercihiniz var, onu da anlatayım size. Bakın, Türkiye'de, yaklaşık olarak söylüyorum, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen sayısı -2024-2025 eğitim öğretim yılı istatistikleri açıklanmadığı için- 1 milyon 168 bin civarında, özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmen sayısı da 178 bin. Bu havuzda, özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler havuzunda 1 milyon öğretmen var, 1 milyon öğretmen adayı. Bunun sorumlusu da sizsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, lütfen tamamlayın.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Devamla) - Sizden önce, Adalet ve Kalkınma Partisinden önce eğitim fakültesi mezunları neredeyse otomatikman öğretmen oluyorlardı ama sizin döneminizde, eğitim fakültesini dereceyle bitirseniz, Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi'nde, KPSS sınavında Türkiye 1'incisi bile olsanız öğretmen olamayacağınız günleri yaşattınız ve sokağa 1 milyon öğretmen bıraktınız. Özel öğretim kurumlarının sayısını artıran da yine sizin iktidarınız. Sizden önce bugünkünün onda 1'i kadar özel öğretim kurumu yoktu. Her köşebaşında okul açılmasını sağladınız, 1 milyon öğretmeni sokağa bıraktınız. Şimdi, o öğretmenlerin özel öğretim kurumlarında, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında çalışan öğretmen kadar ücret almasına bile izin vermiyorsunuz.

Sefalette yarıştırıyorsunuz, sefalette birleştiriyorsunuz diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)