GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 18 Mart Şehitler Günü'yle ilgili verdikleri kanun teklifine, Kutülamare Zaferi'nin 109'uncu yıl dönümüne, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine, yaşanan zirai don felaketine ve TARSİM'e, onuncu yargı paketinin kapsamına ve GSM operatörlerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:29.04.2025

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, Birinci Cihan Harbi'ne katıldı Osmanlı ve Birinci Cihan Harbi 1914-1918 yılları arasında sürdü ve mağlup oldu, Sevr Antlaşması'yla bir noktada Osmanlı teslim olmuştu. Fakat bu savaş esnasında 3 cephede çok ciddi bir kahramanlık gösterdik; birinci olarak Çanakkale, Çanakkale Zaferi. Çanakkale Zaferi'nde bir yandan Enver Paşa, Cevat Paşa, Esat Paşa, bir yandan da Mustafa Kemal Paşa orada liderlik kumaşını gösteren bir kahramanlık sergilediler ve İstanbul'un işgaline de engel olmuşlardı.

Burada bir kanun teklifi verdim ben ve Çanakkale Zaferi olarak kutlanan o günü "Şehitleri Anma Günü" hâline dönüştürmüşler, bunun tekrar yeniden "Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü" olarak düzeltilmesini yüce Meclisin de takdirine sunuyorum.

Bir diğer taraftan ise biz Kop Geçidi'nde direndik; Mareşal Fevzi Çakmak Ruslara karşı çok önemli bir direnç gösterdi, Ruslar orayı işgal edemediler.

Bir diğer tarafta ise bugün 100'üncü yılını kutlamış olduğumuz, andığımız Kutülamare Zaferi'dir ve Halil Kut Paşa'yı da rahmetle anıyorum, İngilizlere de çok ciddi bir ders vermiştik. Bu yenilgiden sonra da tekrar yeniden Sakarya önlerinde Türkiye'nin talih ve tarih sarkacını yükseltmek adına bir Türkiye Cumhuriyeti devletini kurduk ki "İlelebet payidar olsun." diyerek.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi -2017 yılında- 2018 yılından itibaren de ete kemiğe büründü ve Türkiye'de çok büyük işler yapacaklarını söylediler. Bugüne kadar enflasyonun geldiği nokta, bugüne kadar faizlerin geldiği nokta, işsizliğin geldiği nokta, dış politikadaki itibarsızlığımızın geldiği nokta ve aynı zamanda, hukuksuzluğumuz, keyfîlik Türkiye'nin sınıfta kaldığı bir nokta olarak tecelli etmeye başladı. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi, tam demokrasi için bu parlamenter sistemi tekrar, yeniden düşünmeye davet ediyorum Türkiye Büyük Millet Meclisini çünkü geldiğimiz nokta -tabirimi mazur görün- kem aletle kemalat olmadığını görmüş olduk. O nedenle, bir kez daha parlamenter sistemi düşünmeye, parlamenter sistemi hayata geçirmek için hareket etmeye bütün Meclisi davet ediyorum.

Bir diğer taraftan, değerli milletvekilleri, bir don felaketi oldu biliyorsunuz 65 şehirde ama 35 şehrimizde ise kendisini çok fazla hissettirdi. Burada TARSİM devreye girdi. TARSİM nedir? TARSİM, tarım sigortasıdır. Peki, tarım sigortasında bir rekabet var mıdır? Tarım sigortasında rekabet yoktur, derhâl bir rekabetin oluşması gerekmektedir. Aynı zamanda, fiyatlar çok mu caziptir? Hayır, cazip değildir, çok fahiş fiyatlarla insanlar tarım sigortasına girmek istemiyorlar. Peki, şimdi ne oldu? Bizim bademimizi, yaklaşık 27'ye yakın bizim sebzemizi, meyvemizi bu sene elde edemeyeceğiz. Sayın Bakan çok hafife alıyor meseleyi; Türkiye tarım ülkesi olmasına rağmen, biz, almış olduğumuz sebzeleri ve meyveleri veya gıda ürünlerini sanki yurt dışından ithal etmiyormuşuz gibi konuşuyor. Ya, ithal etmeyeceksin, sen ihraç edeceksin, bunu yapacaksın ama don felaketini de hafife alıyor; "Her şeyi yerine getireceğiz." dedi, "TARSİM sigortasına bağlı olanlara TARSİM sigortası hemen paralarını ödeyecek." dedi. Ben Manisa'dan örnek vereceğim, Manisalıyım. Manisa'da üzüm bağlarımız tamamen bitmiş vaziyette -oraları gezerek geldim şimdi- yaklaşık 700 milyon dolar zararımız var, genel hatlarıyla 1 milyar dolar zararımız var. Bu 1 milyar dolar Türkiye'nin çok ciddi bir zararı. Peki, TARSİM şu ana kadar geldi mi? Gelmedi arkadaşlar, gelmedi. Nedir, sözleşmede ne diyorduk biz? "Bir hafta içerisinde TARSİM'in yetkilileri gelecekler." diyorduk yani "Eksperler gelecek, ekspertiz..." Geldiler mi? Hayır, gelmediler. Aradığımız zaman ne diyorlar biliyor musunuz, il tarım müdürlüğünden, tarım orman müdürlüğünden veyahut da bakanlıklardan ne söylüyorlar biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Efendim, başka şehirlere gitmişler, orada fındıkla ilgili olarak don felaketini incelemek üzere gitmişler. Ya, yapmayın kardeşim ya, doğru işler yapın. Türkiye'de her yıl don felaketi, dolu felaketi veyahut da çok aşırı yağmurlar oluyor mu? Oluyor. TARSİM sigortasını bunun için de yapmışsınız. Peki, bunun için niye gerekli insanları almadınız buraya? Şimdi ne yapacak bu insanlar? Şimdi, bizim üzümlerimiz heder oldu, bizim aynı zamanda karpuzlarımız heder oldu. Yüzde 80 para ödedik biz buraya şimdiye kadar, yüzde 20'lik parayı da ürün alacağımız zaman ödeyecektik yani üç ay içerisinde, dört ay içerisinde ödeyecektik. Peki, bu insanlar ne yiyecekler, ne içecekler? Bu üzümleri tekrar, yeniden hayata geçirmek için... Gelecek sene de üzüm yiyemeyeceğiz veya ihraç edemeyeceğiz. Sebzemiz de aynı şekilde, karpuzumuz da aynı şekilde. Hadi karpuzu yeniden telafi edebiliriz, meyvelerimizi telafi edebiliriz ama üzümü telafi etmemiz mümkün değil. O nedenle, bir an önce TARSİM'deki bu TARSİM sigortasını yapanların devreye girmesi gerekiyor.

Diğer taraftan da ben buradan Tarım Bakanına sesleniyorum: Ziraat Bankasına borçlarımız var, Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarımız var, özel bankalara borçlarımız var; lütfen, bunların çok hızlı bir şekilde ötelenmesi lazım. Aynı zamanda ilaç konusunda ve de diğer konularda, gübre konusunda da sübvanse edilmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Diğer bir konu da -31 Temmuz- "Covid yasası" dediğimiz bir infaz yasası, bir kanun çıkarıldı burada. Biz, burada bu kanunla beraber bakıyoruz... 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu'nun geçici 10'uncu maddesi, aynı tarihte, aynı suçu işlemiş ve aynı cezayı almış iki farklı kişinin ceza infazında farklı uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yani, bunun müsebbibi niye o suçu işleyen vatandaşımız olsun ki? Bunun müsebbibi, yargıyı hızlandırmayan, o dosyaları zamanında görmeyen yargı mensupları. Zaten 16,5 milyon dosya yargıda bulunuyor yani normal mahkemelerde, mahallî mahkemelerde, istinaflarda, Yargıtayda, AYM'de 16,5 milyon. Kim söyledi bunu? Adalet Bakanı söyledi. Adalet Bakanı aynı zamanda ne dedi? Bu haksızlığa atıfta bulundu "Evet, bu yanlış." dedi. O zaman, şimdi, bir torba yasa geliyor buraya, aynı zamanda "onuncu yargı paketi" diyorsunuz; bunu telafi etmelisiniz çünkü ekmek bulmak, aş bulmak gecikebilir; adalet gecikmez, tez verilmelidir efendim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, bir diğer husus ise bu zirai don felaketi ve dörtte 4 meselesi var biliyorsunuz. Bir kişi suç işliyor, tekrar bir daha işlerse 2'nci kez bir ceza alıyor, biraz artırmalı ceza alıyor, 3'üncü kez işlerse bu sefer infazdan faydalanamıyor, dörtte 4 ceza almış oluyor. Bunu da Adalet Bakanı gündemine aldı, televizyonlarda konuştu "İyi hâl uygulaması var, burada iyi hâl uygulaması yapamıyoruz." diye söyledi. O zaman ne yapmamız lazım? Haksızlık yapılıyor, iyi hâl uygulamasını burada da yapmamız gerekiyor. O nedenle, hiç olmazsa dörtte 3'ünü yapmalı; diğer kısmı da iyi hâlden faydalanma noktasına getirebiliriz diyerek gündeme getirmişti ama şu ana kadar bunu da yapamadılar, yapmadınız. Tekrar yeniden yasa geliyor, gündeme getirebilirsiniz.

Bir diğer husus ise GSM operatörleri. Bir deprem oldu biliyorsunuz, 11 ilimizde deprem olmuştu; 60 bin kişi öldü arkadaşlar, 100 bin kişi yaralandı ve 104 milyar dolara mal oldu Türkiye'ye, bilinen rakamlar bunlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, sürenizi son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ve bu GSM operatörleri orada kaldılar. Hatta o zaman bant daraltması nedeniyle ulaşabileceğimiz insanlara da ulaşamadık ve bu insanlar yaşaması gerekirken orada can çekişe çekişe öldüler.

Şimdi de yine bir deprem oldu 6,2 şiddetinde İstanbul'da. GSM operatörü 3 tane firma var. Bunlar güya rakip firmalar, rekabet etmiyorlar, anlaşıyorlar, aynı paketleri bize dayatıyorlar. Birinin 200 liraya yapmış olduğu bir uygulamayı biri 600 liraya yapıyor. Burada bir denetim mekanizması yok. Bu GSM operatörleri âdeta korunuyorlar. Sayın Ulaştırma ve Altyapı Bakanına ben buradan diyorum ki... Ne diyor kendisi? "On beş dakika kadar çalışmadı." Ya, her şey on beş dakikada olup bitiyor zaten, bunlar başımıza yıkıldıktan sonra... Her zaman söylediğim gibi, siz önce depreme hazırlıklı olacaksınız, sonra, ardından diyeceksiniz ki: "En az zararla atlattık biz bunu; insan kayıplarımızı, maddi kayıplarımızı atlattık." Ama bunu yapamıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Özdağ, sadece teşekkür için açıyorum.

Buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Teşekkür ederim.

GSM operatörleriyle ilgili olarak da çok hızlı olarak rekabete aykırı yapılanma, afet anlarında hizmet veremeyen sistemler, fiber altyapı tekeli, yurt dışına göre fahiş fiyatlar ve suni GB tüketimi... Yeni teknolojilerin gelişi engelleniyor, "Starlink" örneği gibi. Taahhüt sistemiyle vatandaşa dayatılan tuzaklar var. Bugün GSM operatörleri tüketicilere uzun vadeli taahhütler imzalatıyor, on iki ay ila yirmi dört ay boyunca çıkamıyorsunuz. Fiyatlar kişiye özel, pazarlık usulü, hiçbir şeffaflık yok. Vatandaşa aynı hizmet için farklı fiyatlar uygulanıyor, bu keyfîlik, tüketici hakkı ihlalidir. Bu sistemin adı da "dijital esaret"tir diyorum.

İnşallah, bu hafta güzel bir hafta geçiririz hep beraber, milletimizin lehine olan işlemleri yaparız ve de vicdan azabı çekmeden de evlerimize gideriz diyor, teşekkür ediyorum efendim.